Bugüne kadar öğrendiğiniz her şeyi bir kenara bırakın!
Çünkü 'Mahabharata' sizlere, başka bir insanlık öyküsü anlatacak...
“Bu günümüz, dünün düşünceleridir; şimdiki düşüncelerimiz yarınımızı inşa edecektir; yaşamımızı düşüncelerimiz yaratır.” Dhammapada (Gerçeğe giden yol)
Mahabharata nedir?
Hindistan’ın ulusal destanı Mahabharata “İnsanlığın Öyküsü” anlamına gelir. Destanda; uzak geçmişte kaybolan bir uygarlık ve çok büyük bir savaş anlatılır. Savaş, ilk bakışta klanlar arası basit bir çatışma gibi görünse de, aslında tüm gezegenin egemenliği yolunda bir kavgadır. Ve sonunda öyle bir savaş başlar ki; tüm evren yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Kullanılan silahların bazıları (ok, balta, kılıç, mızrak gibi) dünyasal, bazıları ise (ışınlar, atomik silahlar, uçan araçlar gibi) tanrısaldır. Mahabharata zeki canlılar arasında çıkan bir anlaşmazlığın, savaşa dönüşmesini ve o savaşta günümüz teknolojisinin çok ötesinde silahların kullanılmasını anlatır.
Hindistan´ın ulusal destanı Mahabharata, aslında bir şiirdir. Sözcük sayısı “Mesnevi”den çok daha ötededir ama büyük olasılıkla tek bir kişi tarafından yazılmamıştır. Sankritçe yazılmış olan Mahabharata şimdiye kadar yazılan en uzun şiirdir, “stanza” denen 100 bin kıtadan oluşur. Yani İncil´in 16 misli, Ansiklopedi Britannica´nın da tamamı kadardır.
Bazılarına göre MÖ 3.-5. Yüzyıl aralarında yazılmıştır, bazılarına göre MS. 4. Yüzyıl´da derlenmiş, bazılarına göre ise çok daha eskilerde 19-20.000 yıl evvel yazılmıştır. Hintliler'e göre Mahabharata´da olmayan bir şey, zaten hiç olmamıştır.
Batı dünyası bu inanılmaz dev destanı ancak, 18. Yüzyıl´dan sonra tanımıştır; o da destanın sadece küçük bir bölümü olan 1785´de Londra´da Charles Wilkins çevirisiyle yayınlanan “Bhagavad-Gita” dır.
19. Yüzyıl´da doğu bilimci Hippolyte Fauche, 200 kişilik bir ekiple tüm destanı Fransızca´ya çevirmeye başlar ama ömrü yetmez. Nihayetinde, eksiksiz İngilizce çeviri; ancak 20. Yüzyıl´ın başında ve yine Hintliler tarafından Bombay´da gerçekleştirilir.
Dünyalılar, Uzaylılarla mı Savaştı?
Bir bakışa göre, Mahabharata en eski bilim kurgu örneğidir. Zeki canlılar arasında çıkan bir anlaşmazlığın, savaşa dönüşmesini ve o savaşta günümüz teknolojisinin çok ötesinde silahların kullanılmasını anlatır.
Örneğin bir bölümde; içinde destanın kahramanlarından Krisnha´nın da bulunduğu Vrishni´ler(antik bir klan), Salva adlı bir lideri kuşatırlar. Bunun üzerine zalim Salva; her yere gidebildiği Saubha adlı arabasına binerek “yükselir” ve sayısız cesur Vrishni genciyle beraber tüm bir kenti harabeye çevirir.
Saubha adlı araç daha önceki bölümlerde anlatıldığına göre; savaşın yönetildiği bayrak gemisidir. Ve Salva´nın yaşadığı başka bir kentte bulunmaktadır. Yani oradan kalkıp, savaş alanına getirilmiştir.
Buna karşın Vrishni savaşçılarının da benzer silahları vardır. Pradyumna adlı kahraman özel bir silah kullanır, bu silah en yüksekteki tanrıları dahi durdurmaktadır. Silah için “savaş alanındaki hiçbir insan onun oklarından kurtulamaz” tanımı yapılır. Ve Salva, Krisnha´ya doğru düşer,
Krisnha; Salva´nin düşüşünü izlemeye başlar. Fakat Saubha adlı araç göklere, özgün tanımla adeta yapışmıştır. Krisnha tüm silahlarını durmaksızın ona doğru fırlatır. Gökte yüzlerce güneş ve ay belirir, yüzlerce yıldız doğar. Ne gece ne de gündüz vardır, zaman anlaşılamaz.
Fikir vermesi açısından yazdım.
Kaynak:
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]