Bir toplum, bilimsel düşünceden ne kadar uzaklaşırsa, o toplum, kendine yaşam alanı olan doğayı da o kadar çok katleder.
Bir toplum, sorgulama ve akla başvurma yönteminden ne kadar uzaklaşırsa, onu çevreleyen doğa ve evreni de o kadar çok gizemli hale getirerek masal ve efsanelere sığınır.
Peki, toplumlar neden böyle davranır?
Toplumsal kriz dönemlerinde insanlar, çok ciddi bir aidiyet sorunu yaşarlar. Her insan, toplumsal yaşamında zorunlu olarak bir aidiyet kültürü üzerinden kendine benlik bulur.
Derin kültürel krizler, aynı zamanda derin aidiyet krizine yol açar. Bu yüzden insan ileriye veya geriye bakarak kendine yeni bir aidiyet arar.
Efsaneler, toplumsallaşan insana, ilk aidiyet kazandıran unsurlar oldukları için hem tanıdık hem de kolay sığınaklardır. Bilimsel düşünmeyen, sorgulamayan ve ileriye bakamayan, geriye bakar.
.
|