Alıntı:
La Tahzen12 Nickli Üyeden Alıntı
peygamberimizin mucesi ile bi kaç kitap var inşallah okuyup belki paylaşırım inşallah
peki abi zaman kavramı paylaşımdaki
|
Bir günde alınan 50 bin yıllık mesafeyi bazı müfessirler, evrenin en alt noktasından 7. göğün en üst noktası arasındaki mesafe olarak görürlerken bazıları en üst noktayı arştaki bir merkeze kadar götürmüşlerdir. Fakat her nedense Kur’ân müfessirleri, altı günlük yaratılış devrelerine bu süreyi uygulamadılar. Oysa, göklerin ortaya çıkışında geçen bir gün, 50 bin yıldan çok daha fazla bir zaman sürecine tekabül etmelidir ve burada da en azından bu denklem esas alınmalıdır. Tabii ki bu dahi yeterli değildir. Şöyle ki; Arş, yer ve gökler yaratılmadan önce yaratılmıştır. Eğer Allah, yer ve göklerin yaratılış öncesine ait “gün: ” diye bir zaman süresi veriyorsa bu, o anda mevcut olan arştaki bir gün olmalıdır. Arşta ise zaman 1 gün = 50 bin yıl süresinden çok daha hızlı olmalıdır ve bu denklem ancak uzayın derinlikleri veya göklerin üst tabakaları için söz konusu olmalı ve “Sidretü’l-müntehâ” denilen son durakta bunun hükmü bitmelidir. Ondan sonra artık en mükemmel âlem arş vardır ve orada zaman-mesafe ölçümleri çok daha değişik olmalıdır. Cennet âleminin Kur’ân’da yer ve gökler genişliğinde olduğu bildirilmektedir.[Ali İmran suresi 133. Ayet ve Hadid suresi 21. ayet] Eğer orada zamanın akışı çok süratli olmazsa şanslı kişilerin onun tümünden faydalanması nasıl mümkün olur? Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, yer ve gökler altı günde yaratıldılar. Bu süre dünyaya göre milyonlarca ve milyarlarca yılı kapsamış olabilir. Eğer biz en az süre 1 gün = 1000 yılı esas alırsak yer ve göklerin 6000 yılda ve eğer 1 gün = 50 bin yıl denklemini esas alırsak o takdirde de 300 bin yılda yaratılıp ortaya çıktıklarını kabul etmek durumunda oluruz. Bizim yorumlarımız ne türlü olursa olsunlar Kur’ân-ı Kerîm’de, yer ve göklerin, uzun devirler içerisinde altı oluşum ve değişim merhalesinden geçerek bugüne geldikleri ortaya konulmuş bulunmaktadır.