Kürtçe, Arapça ya da insanca!
Kürtçe, Arapça ya da İnsanca!
Toplumsal hafızamızın sınırlarını hep nefretle çizdiler. Ne Kürt kardeşimizi sevmemize izin verdiler ne de Arap kardeşimizi.
Kürtçe konuşan iki insan görsek içimizde bir çekince bir ürkme, Araplar zaten bizi hep arkamızdan vurdu! Öyle anlattılar, inandık.
Suriye ile 900 km sınırımız bin yıllık tarihimiz var ama arapça tek kelime bilmiyoruz. Ülkemin büyük bölümü kürtçe konuşuyor ama biz kürtten kürtçeden irkilerek büyüdük. Araplaşmaktan bahsedeblerin, ne yaparsak Türkleşeceğimiz konusunda kafaları oldukça karışık.
Öyle bir fanusa hapsettiler ki bizi kendi öz kültürümüzden ve inancımızdan utanarak sıkılarak büyüdük. Kamusal alanda Loreena McKennitt dinleyince sorun olmuyordu ama şol cennetin ırmakları ilahisini dinlemek çekinilecek birşeydi.
Sonra sınırlar kirli bir savaşla aradan kalkınca, nefret ettirdikleri insanlar şehirlerimize gelince, arapça konuşan çocukları insan gibi bile göremedik.
Vahşice işkence edilen bir köpekciğe yapılana verdiğimiz tepkiyi ruhumuza işlenen nefret kodları yüzünden arap bir çocuk için kürt bir çocuk için bile gösteremedik, birlik olamadık.
Keşke ingilizce konuşuyor olsaydı ülkemizdeki milyonlarca suriyeli! İngilizce ne hoş geliyor kulağımıza, halbuki ingilizin yaptığı zulmü kimse yapmadı bize.
İstanbulu onlar işgal etmemiş miydi! Sahi Maraşı kimler işgal etmiş ırzımızı çiğnemişti! Çukurovayı kimler çiğnemişti! Çanakkaleye kim musallat olmuştu! Çok değil 100 yıl önce. Hal böyleyken İngilizce tabelalardan, ingilizce, fransızca eğitimden hiç rahatsız olmadık. Ama hınçla ve nefretle arapçaya kürtçeye ve bu dillerdeki herşeye hatta tabelalara bilendik.
Tabelaları indirince vatan kurtarmış gibi sevindik. Nefretimizi katladık.
Bir insan diline bunca nefret garip gelmedi hiç. İspanyolca olsa sorun olmazdı, İtalyanca olsa mesela hiç sorun değildi. Arapça Kürtçe olmasın da hangi dil olursa kabulümüzdü.
Anadolunun köklerinden ve kadim kültürümüzden kopuk vaziyette rüzgarla savrulan bir yaprak gibi savrulmaya devam ediyoruz.
Ne güzel diyor Nuri Pakdil Üstad; 'Birbirimize tutundukça bıçakların ağzı kapanacak'
Birbirimize tutunalım, tam zamanı!
|