Saîd ibnu’l Müseyyeb (Radiyallahu Anh) da şöyle anlatıyor: Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) ağırlaşınca, bazı kimseler yanına girerek: –“Bize bir şeyler ver, tavsiyelerde bulun. Zira biz senden endişe ediyoruz dediler.”
Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) da:
–“Ölmeden önce şu anlatacaklarımı okuyanların ruhu Ufuk-i Mubîn'e yükselir” dedi. Onların:
–“Ufuk-i Mubîn nedir?” diye sormaları üzerine, Hazreti Ebu Bekir (Radiyallahu Anh):
“O, arşın önünde geniş bir ovadır. Akarsuları, bahçeleri ve bol meyveleri vardır. Buraya her gün yüz rahmet iner. Şu duaya devam edenin, ölünce ruhu bu makama yükselir.”
“Allah’ım! Hiçbir ihtiyacın olmadan ve karşılıksız olarak mahlukatı yarattın. Sonra da birini cehennemlik diğerini de cennetlik olarak ikiye ayırdın. Sen beni cehennemliklerden değil cennetliklerden kıl. Allah’ım! İnsanları yaratmadan önce fırkalara ayırdın. Kimini şâkî (cehennemlik), kimini said (cennetlik), bir kısmını azgın ve sapık, bir kısmını da doğru yolda kıldın. Sana isyan ile beni azdırma. Allah’ım! Herkesin ne yapacağını onları yaratmadan önce de bilirdin. Senin bilginde değişiklik olmaz ve ilminin dışına çıkılmaz. Sen beni ibadetinde dâim kullarından eyle. Allah’ım! Sen dilemedikten sonra kimse dileyemez. O halde benim sana yaklaşmamı dilememi dile. Allah’ım! Kullarının bütün hareketlerini sen takdir ettin. Senin iznin olmadan bir şey kımıldayıp hareket edemez. Bütün hareketlerimi senin rızana uygun kıl. Allah’ım! Hayrı ve şerri ve her birini işleyecekleri sen yarattın. Beni bu iki kısmın iylerinden, hayır işleyenlerinden kıl. Allah’ım! Cennet ve cehennemi sen yarattın. Her birinin adamlarını da yarattın. Beni cehennem halkından değil, cennet ehlinden eyle. Allah’ım! Bazı kimseler hakkında sapıklığı îrâd ettin (istedin) ve onların göğüslerini daralttın. Sen benim göğsümü iman nuru ile genişlet. Ve kalbimi iman nuru ile süsle. Allah’ım! Bütün işleri sen sevk-u idâre edersin ve bütün işler sana döner. Öldükten sonra beni temiz bir hayata ulaştır ve beni sana yaklaşanlardan kıl. Allah’ım! Başkalarına güvenerek sabahlayıp akşamlayanlar varsa da, benim itimadım her an sanadır. Ümidim sendedir. Kuvvet ve kudret senindir. Sana güveniyorum Allah’ım!” de, buyurdu.
[Ali el-Müttaki, Kenzu-l’Ummal: 12/539; İmam-ı Gazali, İhya-u Ulumi-d’Din: 4/477; Suyuti, Camiul Ehadis: 25/200; İbni Hirat, el-Âkibetu fi Zikril Mevt: 1/123