Bahâîliğin tarihi, İsnâaşeriyye fırkası içinde doğan ve Şeyhiyye diye adlandırılan tasavvufî hareketin mahsulü sayılan Bâbîlik ile başlar. Bâbîliğin kurucusu Mirza Ali Muhammed, 1 Muharrem 1235 (20 Ekim 1819) tarihinde Şîraz’da doğdu. Küçük yaşta babasının ölümü üzerine tüccar olan dayısı tarafından yetiştirildi. Gençliğinde dayısının kendisini gönderdiği Bûşehr’de ticaret yapacağı yerde, küçük yaştan beri merak duyduğu Hurûfîliğin tesiriyle kızgın güneş altında saatlerce güneşe bakarak oturmak ve bununla zikir gücüne kavuştuğunu ileri sürmek gibi gayri tabii davranışlara ve iddialara girişti. Bunun üzerine dayısı tarafından şifa bulması için gönderildiği Kerbelâ’da, on ikinci imamın kaybolmasından sonra başlayan gaybet-i suğrâyı (260-329/873-941) takip eden gaybet-i kübrâ döneminde imamların nurunu ve Hz. Muhammed’in hakikatini aksettirecek bir “kâmil Şiî”nin var olması gerektiği ve kâmil Şiî olarak bu nurun en mükemmel şekilde kendilerinde tecelli ettiği inanışını savunan Şeyhîliğin kurucusu Şeyh Ahmed el-Ahsâî’nin önde gelen müridi Seyyid Kâzım Reştî (ö. 1259/1843) ile tanıştı ve onun tesirinde kaldı. Seyyid Kâzım ayrıca beklenen mehdînin pek yakında, fakat kendisinin ölümünden sonra zuhur edeceğini, dolayısıyla onu mutlaka arayıp bulmaları gerektiğini taraftarlarına tavsiye etti. Bu durumu değerlendiren Mirza Ali Muhammed 23 Mayıs 1844 tarihinde, önce kendisinin beklenen mehdîye açılan bab, hemen arkasından, aynı senenin sonbaharında hac için gittiği Mekke’de veya Maskat’ta sadece bab değil bizzat “beklenen mehdî” (el-mehdiyyü’l-muntazar) olduğunu ilân etti. Onun bu iddiası ilk anda Şeyhîler’den on sekiz kişi tarafından kabul edilmiş ve bunlara, ebced hesabından hareketle, “hurûfâtü’l-hay” (حي = 10 + 8) denilmiştir.
|