HAZKİL ALEYHİSSELAM
İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden veya Allahü tealanın veli kullarından. Yakub aleyhisselamın oğullarından Lavi’nin neslindendir. Babası Bura veya Buri veya Nuri’dir. Musa aleyhisselamın vefatından sonra gönderilen üçüncü peygamberdir. Birçok müfessirler (tefsir alimleri) Mü’min (Gafir) suresi 2845. ayetlerinde bildirilen Firavun’un sarayındaki vazifelilerden olup, Musa aleyhisselamı ve ona inananları müdafaa eden ve Firavun’un kızının saç tarayıcısı Maşita Hatun’un kocası olan kimsenin Hazkil aleyhisselam olduğunu bildirmişlerdir. Allahü teala onun duası bereketiyle ölen binlerce kişiyi diriltti. Çocukluğu ve gençliği Mısır’da geçen Hazkil aleyhisselam, Firavun’un sarayında hazinedarlık (maliye bakanlığı) yaptı.
Musa aleyhisselama inanmış olup, imanını gizlemişti. Sarayda olduğu ve Firavun’un herkese kendini ilah tanıtıp secde ettirdiği halde o, bir olan Allahü tealaya kalpten inanıyor, ibadetlerini gizli gizli yapıyordu. Firavun ve adamlarının Musa aleyhisselam ve ona inananların hepsini yok etmeye karar verdikleri sırada, çeşitli ikna edici sözler söyleyerek Firavun’u bu fikrinden vazgeçirmeye çalıştı. Fakat daha sonra zindana atıldı. Firavun’un kızının isteği üzerine zindandan çıkarılan Hazkil aleyhisselam, Musa aleyhisselama inandığını açıkça ilan edip, ona yardımcı oldu.
Bundan sonra devamlı olarak Musa aleyhisselamın yanında kaldı. Musa aleyhisselamla birlikte Kızıldeniz’den geçip, İsrailoğullarının Tih sahrasında kaldığı kırk sene boyunca onun hizmetinde bulundu. Musa aleyhisselamın vefatından sonra, Yuşa bin Nun ve Kalib aleyhimesselam adlı peygamberlerden sonra İlya (Kudüs) bölgesine peygamber olarak gönderildi. Musa aleyhisselama gönderilen Tevrat’ın emir ve yasaklarını İsrailoğullarına bildirdi. Daha sonra Irak taraflarına gidip insanları hak dine davet etti.
Daverdan bölgesindeki müminlere zulmeden hükümdarlara karşı harbe gitmek üzere o bölge ahalisini çağırdı. Fakat onlar ölümden korktukları için harbe gitmediler. Allahü teala onlara isyanlarının cezası olarak taun (salgın veba) hastalığı gönderdi.
Vebadan kaçmak üzere bulundukları şehirden çıkan bu insanların hepsi, işittikleri bir korkunç sesle öldüler. Hazkil aleyhisselam kavminin başına gelenleri görünce, acıyıp, onları tekrar diriltmesi için Allahü tealaya dua etti. Allahü teala Hazkil aleyhisselamın duası sebebiyle onları diriltti. O insanlar kendi şehirlerine dönüp, Musa aleyhisselamın dini üzere yaşadılar ve ecelleri gelince vefat ettiler.
Hazkil aleyhisselam onların evladlarına Allahü tealanın emir ve yasaklarını anlattı. Daha sonra Babil diyarına gitti ve orada vefat etti.
KALİB ALEYHİSSELAM
İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden. Yakub aleyhisselamın on iki oğlundan şem’un’un neslindendir. Babasının ismi Yukna’dır. Tam ismi, Kalib bin Yükna bin Bariz bin Yehuda bin Yakub’dur. Kendisine Yuşa aleyhisselamdan sonra peygamberlik verildi. Musa aleyhisselama bildirilen dinin emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etti (bildirdi.) Musa aleyhisselama gençliğinden itibaren yardım etti. Musa aleyhisselam Allahü tealanın emriyle İsrailoğullarını Arz-ı mev’ud (Filistin ve Suriye) denilen yere götürmek üzere yola çıkınca, İsrailoğullarının her kolundan birer temsilci seçerek, Filistin bölgesinde yaşayan cebbarların (zalim hükümdarların) ve ahalisinin durumu hakkında haber getirmeye gönderdi.
Bu temsilciler arasında Kalib aleyhisselam da vardı. Gidenler, cebbarların ve ahalinin iri cüsseli ve kuvvetli olduklarını görerek korktular. Gördüklerini israiloğullarına anlatıp, onları harbe gitmekten vazgeçirdiler. Temsilciler arasında bulunan Yuşa bin Nun ve Kalib bin Yukna aleyhimesselam gidip gördükleri kimselerin, görüldüğü gibi kuvvetli olmadıklarını, zahirde öyle olsa bile korkak ve kalplerinin zayıf olduğunu söylediler.
İsrailoğullarının, Allahü tealanın yardımıyla o beldeleri fethedebileceklerini anlattılar. İsrailoğoğulları Yuşa ve Kalib aleyhimesselama karşı çıkarak taşa tuttular. Fakat Musa aleyhisselamın diğer yardımcıları gibi Kalib aleyhisselam da azan ve yoldan çıkan İsrailoğulları karşısında onu yalnız bırakmayıp, yardım ettiler. Allahü teala Kur’an-ı kerimin Maide suresi 23. ayetinde mealen buyurdu ki:
Allahü tealaya iman edip, O’ndan korkanlardan (Yuşa bin Nun ve Kalib bin Yukna adındaki) iki kimse, İsrailoğullarına dediler ki: “Ey İsrailoğulları! Cebbarların (zalimlerin) şehrinin kapısından hemen girin (onların iri cüsseli olmalarından korkmayın). Bir defa kapıdan girdiniz mi (Allahü tealanın yardımıyla) elbette siz galiplerden olursunuz. Siz gerçekten mümin kimseler iseniz, Allahü tealaya tevekkül ediniz.” İsrailoğullarının Tih Çölünde kaldığı kırk sene içinde, Musa aleyhisselamın yanından ayrılmayan Kalib aleyhisselam, onun vefatından sonra, Yuşa aleyhisselama yardım etti.
Yuşa aleyhisselam vefat etmeden önce Kalib aleyhisselamı yerine halife bıraktı. Yuşa aleyhisselamın vefatından sonra İsrailoğoğullarından ordu hazırlayıp, zalim hükümdarlarla savaştı ve onları mağlub etti. Sonra Mısır’a gitti. Hazkil aleyhisselamla birlikte İsrailoğullarının Allahü tealaya iman ve ibadet edip, Musa aleyhisselamın dini üzere kalmaları için çalıştı ve Mısır’da vefat etti.
İLYAS ALEYHİSSELAM
İlyas aleyhisselam, İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerdendir. Babası Yasin olup, Harun aleyhisselamın neslindendir. Nesebi İlyas bin Yasin bin Finhas bin Ayzar bin Harun’dur. Musa aleyhisselamın vefatından sonra, onun dinini devam ettirmek üzere Yuşa aleyhisselam, İsrailoğullarına peygamber olarak gönderildi. Yuşa aleyhisselam, Eriha şehrini ve diğer Filistin topraklarını fethedip, buraları, İsrailoğulları kabileleri arasında paylaştırdı. Bundan sonra, İsrailoğullarından her kabile, kendi başına hareket etmeye başladı. Bu arada ismi Kur’an-ı kerimde bildirilmeyen birçok peygamber, İsrailoğullarına gönderildi.
Bu peygamberler, Tevrat’ın hükümlerini unutan ve bunlara uymayan İsrailoğullarını uyarmak ve onları Tevrat’ın hükümlerine tabi kılmak için tebliğde bulundu. Bunlardan biri de İlyas aleyhisselamdır. İsrailoğulları, Filistin topraklarını elde edince, kabilelerden biri de Balbek’te yerleşti. İlyas aleyhisselam Balbek’te yerleşen Beni İsrail kabilesine peygamber olarak gönderildi. O zamanda Balbek’te hüküm süren zalim bir hükümdar vardı. Bal adını verdiği altından bir put yapmıştı. Halkı bu puta tapmaya zorlardı. Bulundukları beldenin ismi “Bek” iken, bu putun ismi ile birleştirilerek Balbek demişlerdir. Balbek’te yaşayanlar, altından yaptıkları büyük bir puta tapıyorlardı. İlyas aleyhisselam, bunlara, “Allahü tealanın azabından korkmaz mısınız? O en güzel yaratanı bırakıp da Bal putuna mı tapıyorsunuz? Allah sizin ve atalarınızın Rabbidir.” diyerek nasihat etti. Fakat insanlar, onun nasihatlerine uymadılar.
Onları Allahü tealanın azabı ile korkuttu ise de, dinlemeyip, İlyas aleyhisselamı beldelerinden çıkardılar. İsyanları sebebiyle Allahü teala, memleketlerinden bereketi kaldırdı. Yağmurlar yağmaz oldu ve kıtlık başladı. Hayvanları susuzluktan kırıldı. Başlarına çeşitli musibet ve belalar geldi. İlyas aleyhisselam ise, onlar böyle sıkıntı içinde iken, gittiği her yerde imanı yayıyor, halka anlatıyordu. Bütün evlerde kıtlık varken, iman edenlerin evlerine İlyas aleyhisselamın mucizesi ile bereket gelmişti. Herkes kokmuş leş yemek mecburiyetinde kalırken, iman edenlerin evi yiyeceklerle dolup taşıyordu. Hükümdarların hazineleri para ile dolu olmasına rağmen, satın alacak yiyecek bulamıyorlardı. Nihayet bu bela ve musibetlere; İlyas aleyhisselamı dinlemedikleri, iman etmedikleri için düştüklerini anladılar. İlyas aleyhisselamı Balbek’ten çıkardıklarına pişman oldular.
Onu; köylerde, kasabalarda, dağlarda, ovalarda ve her yerde aramaya başladılar. Bulunca, kendisinden af dilediler. Yaptıklarına pişman olduklarını söyleyip, ısrarla Balbek’e dönmesini istediler. İlyas aleyhisselam da Balbek’e döndü. Balbek ahalisini toplayıp, onlara dedi ki: - Size yazıklar olsun! İsyanınız sebebiyle yağmur yağmadı; kıtlıktan perişan oldunuz. Bu yüzden hayvanlarınız susuzluktan kırıldı, ağaçlar ve bitkiler kurudu. Batıl, boş bir gurur ve kibir içindesiniz. Taptığınız putlar, size hiçbir fayda veremez. Haydi putlarınızı çıkarın, size yardımcı olsunlar! Onlar size yardımcı olamaz. Biliniz ki, siz batıl bir yoldasınız. Putlara tapmaktan vazgeçip, vakit kaybetmeden, derhal iman ediniz! İsrailoğulları, putu terketmek hususunda tereddüt gösteriyorlardı. İlyas aleyhisselam, onların tereddütlerinin boş ve manasız olduğunu bildirerek dedi ki: - Söyleyin Bal putunuza, size yağmur yağdırsın! İsrailoğulları, kendi elleriyle yaptıkları putun, bunu yapamayacağını pekala biliyorlardı. İlyas aleyhisselamın bu ikazı üzerine, iman ettiler ve ona tabi olacaklarına dair söz verdiler.
Bunun üzerine, İlyas aleyhisselam dua etti. Bela ve musibetlerin kalkıp, ferahlığın gelmesi için yalvardı. Allahü teala duasını kabul buyurup, bolluk ve bereket ihsan eyledi. Bol yağmur yağdı. Her taraf yemyeşil oldu. Balbek halkı, ekip biçmeye başladı ve ferahlığa kavuştu. İsrailoğulları, bu halde, bir müddet İlyas aleyhisselama tabi oldular. Fakat imandaki sebatları fazla sürmedi. Yine isyan ederek, eski sapıklıklarına döndüler.
İlyas aleyhisselam, tekrar nasihat edip ikaz etti ise de dinlemediler. Bunun üzerine, onların dinlerinden döndüklerine ve doğru yola gelmeyeceklerine iyice kanaat getirdi. Bu hale pek ziyade üzüldü ve kendisini, bu azgın insanlardan ayırması için, Allahü tealaya dua etti. Allahü teala, İlyas aleyhisselamın duasını kabul buyurup, onların arasından ayrılarak başka bir yere gitmesine müsaade etti. Böylece İlyas aleyhisselam bulunduğu yeri terk etti. İsrailoğulları, İlyas aleyhisselamın gitmesinden sonra, isyanları sebebiyle perişan bir hale düştüler. İman ve itaat etmemenin dünyadaki cezasını çektiler. İlyas aleyhisselam Balbek’ten ayrıldıktan sonra, Allahü tealanın emirlerini insanlara bildirmek ve imanı yaymak için dolaşırken, yolu bir köye düşmüştü.
Bu köydeki insanlara nasihatte bulunup, iman etmeye davet etti. Bunun üzerine halk, onu sevip köylerinde bir müddet kalmasını istediler. Kabul etti ve İsrailoğullarından ihtiyar bir kadının evine misafir oldu. Bu kadının hasta bir oğlu vardı. Kadın, oğlunun hastalıktan kurtulması için İlyas aleyhisselamdan, Allahü tealaya dua etmesini istedi. İlyas aleyhisselam abdest aldı ve iki rekat namaz kıldıktan sonra, çocuğun şifa bulması için dua etti. Allahü teala duasını kabul buyurup, hastaya şifa ihsan eyledi. Bu çocuğun ismi Elyesa idi. İyileştikten sonra, İlyas aleyhisselamın yanından hiç ayrılmadı. Ondan Tevrat’ı öğrendi. Elyesa, İlyas aleyhisselamdan sonra İsrailoğullarına peygamber olarak gönderildi.
İlyas aleyhisselamın peygamberliği, Kur’an-ı kerimde bildirilmiş olup, bu husustaki ayet-i kerime mealen şöyledir: (İlyas da, şüphe yok ki, gönderilmiş peygamberlerden idi.) [Saffat 123] İlyas aleyhisselamın Hızır aleyhisselam ile buluştukları rivayet edilmiştir. Bu sebeple, bilhassa Anadolu’da halk, Hıdrellez denilen bir günde kırlara çıkarak, gezip eğlenmeyi adet haline getirmiştir. (Bu günün dini bir hüviyeti ve kudsiyeti yoktur.) Soğuk ve bahar mevsiminde insanların açık havaya ve yeşilliğe çıkma arzuları, Hızır ile İlyas’a (aleyhimesselam) duyulan sevgi ve saygı ile birleştirilerek böyle bir adet ortaya çıkmıştır. İslamiyet, Hızır ve İlyas’ın Allahü tealanın sevdiği kullarından olduğunu haber veriyor.
Fakat onlar adına mukaddes bir gün tayin edildiğini bildirmiyor. Adet olarak yapılan şeyler dine ters düşmezse, yani dinin emirlerinin yapılmasına engel değilse ve dinin yasak ettiği şeylerin yapılmasına sebep olmazsa, bir zararı yoktur.
.
|