Gönülleri rahatlatıp eğlendiren ve kulaklara hoş gelen eğlencelerin başında müzik gelir. Haramları işlemeyi teşvik etmediği ve icrasında İslâm âdâbına uygun olmayan sözler ve ifadeler kullanılmadığı sürece şarkı söylemeyi ve hatta onunla birlikte âdâba uygun müziğin eşlik etmesini İslâm dini helâl görmüştür. Hatta bayram ve düğün günleri ile uzaktan gelen bir yakının karşılanması, bir çocuğun doğması ya da ziyafet ve dâvet gibi sevinçli özel gün ve münasebetlerde, ortak sevinci ilân etmek için uygun bir müzikle şarkı söylemeyi İslâm dini daha uygun saymıştır. Hz. Âişe’nin (r.anhâ)anlattığına göre, bir gün kendisinin de hazır olduğu bir zamanda bir kadını Ensârdan birine gelin olarak gönderip eve geldiğinde Hz. Peygamber (s.a.s) kendine; “Ey Âişe, gelini gönderirken eğlence olarak bir şeyler yok muydu? Çünkü Ensâr, düğünlerde eğlenmeyi severler”[ Buhârî; Nikâh, 63.] buyurmuştur.Büyük sahâbî İbn-i Abbas (r.a) da şu olayı anlatıyor: Hz. Âişe (r.anhâ), bir gün akrabalarından bir kadını Ensârdan birine gelin olarak vermişti. Hz. Peygamber (s.a.s) ona gelerek;- “Gelini gönderdiniz mi?” Dedi.- Evet, dediler.- “Onunla beraber şarkı söyleyebilecek birini gönderdiniz mi?”- Hayır, cevabını alınca Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdu: “Ensâr (Medineli Müslümanlar), bu gibi münasebetlerde eğlenmeyi severler, keşke siz de gelinin yanında ona şarkı söyleyecek birisini gönderseydiniz!”[ İbn-i Mâce; Nikâh, 21. Ahmed b. Hambel; Müsned, III/ 291.]Yine Hz. Âişe’nin (r.anhâ)anlattığına göre bir gün, Kurban bayramı günlerinde babası Hz. Ebû Bekir (r.a), kendisinin evine geldiğinde onun yanında çalgı çalıp şarkı söyleyen iki arkadaşını gördü. Hz. Peygamber (s.a.s) de evin bir kenarında elbisesiyle örtünmüştü. Hz. Ebû Bekir (r.a) bu durumu görünce azarlayarak onları engellemek istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s), başının üzerindeki örtüyü açarak; “Onlara karışma ey Ebû Bekir, bugünler bayram günleridir, bu da bir sevinç gösterisidir”[ Buhârî; Îdeyn, 25, Menâkıb,15]buyurdu.İmam Gazâlî, “İhyâu Ulûmi’d-Dîn” adlı kitabında, Hz. Âişe’nin (r. anhâ) yanındaki iki arkadaşının şarkı söylemesini, Habeşlilerin mescitteki oyun gösterilerini ve Hz. Peygamber’in (s.a.s); “Hadi, Erfede oğulları, sizi göreyim” diyerek onları coşturmasını, Hz. Peygamber’in (s.a.s) Hz. Âişe’ye (r.anhâ) “seyretmek ister misin?” diyerek usanıncaya kadar onunla beraber kalışını ve Hz. Âişe’nin (r.anhâ) arkadaşlarıyla birlikte bebeklerle oynamasını ifade eden hadisleri naklettikten sonra şu yorumunu yapmıştır: “Bütün bu hadisler, Buhârî ve Müslim kaynaklarında bulunan ve müziğin, şarkı söylemenin ve oyun oynamanın haram davranışlardan olmadığını açıkça ifade eden sağlam hadislerdir. Bu hadisler, alışıla gelenin dışında bu konudaki bazı helâlleri de kapsamaktadır. Meselâ;a. Oyunun helâl sayılması. Habeşlilerin şarkı söyleme şekilleri ve oyunları bilinmektedir.b. Bu oyunların mescit gibi bir yerde icra edilmesi. c. Hz. Peygamber’in (s.a.s) onlara “Hadi, Erfede oğulları, sizi göreyim” deyip onları coşturması. Bu, Hz. Peygamber’in (s.a.s) oyun konusundaki onayını ifade eder.d. Hz. Peygamber’in (s.a.s), Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer’in (r.anhumâ) oyun oynayıp şarkı söyleyen çocuklara engel olma çabalarına karşı koyarak “bugünler bayram ve sevinç günleridir, bu da bir sevinç gösterisidir ” demesi.e. Hz. Âişe (r.anhâ)istediği için Hz. Peygamber’in (s.a.s) uzunca bir süre o şarkıları dinlemesi. Bunda şüphesiz, çocukların ve kadınların bu gibi oyunları seyretmesine ya da şarkıları dinlemesine izin vererek onların gönlünü hoş tutmanın, katılık göstererek ve hatta gönül kırarak onları bu davranışlardan alıkoymaktan daha güzel bir huy olduğu görüşü ortaya çıkmaktadır.f. Hz. Peygamber’in (s.a.s), Hz. Âişe’ye (r.anhâ) “Seyretmek ister misin?” demesi.g. Şarkı söylemenin ve iki kız çocuğunun yaptığı gibi def çalmanın helâl oluşu görüşü…” gibi şarkı ve müzik ile ilgili olarak İmam Gazâlî’nin ileri sürdüğü görüşler vardır.[ İmam Gazâlî; İhyâu Ulûmi’d-Dîn; c. VI, s. 153-155]Bununla beraber sahâbî ve Tâbiînden pek çok kişinin şarkı dinlediklerini ve bunda bir sakınca görmediklerini ifade eden haberler vardır. Fakat bu konuda Hz. Peygamber’den (s.a.s) rivâyet edilerek ileri sürülen hadis-i şeriflerin hemen tamamı, hadis bilginleri tarafından eleştirilmiş ve bu eleştiriden hemen hiçbir hadis kurtulamamıştır. Nitekim Büyük hadis bilgini Kâdî Ebû Bekr b. Arabî; “şarkı söylemenin haram olduğu konusunda ileri sürülen hiçbir hadis sağlam değildir” derken, İbn-i Hazm da; “Bu konuda rivâyet edilen tüm hadisler, mevzudur, uydurmadır, doğru değildir” demiştir.Şurası bir gerçektir ki; çoğu zaman şarkı ve müzik, hep israfı, içki âlemlerini ve haram olan zevk ve sefâhât toplantılarını çağrıştırdığı için, pek çok İslâm bilgininin onu haram görmesine ve hatta ondan nefret etmesine sebep olmuştur. Bunun için bazıları şarkı ve müzik ile ilgili görüşlerini söylerken; onun, Kur’an-ı Kerim’de yasaklanan “boş söz” olduğunu ifade etmişlerdir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “İnsanlardan öylesi vardır ki; her hangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş sözü satın alırlar. İşte bu gibiler için alçaltıcı bir azap hazırlanmıştır.”[ Lokman Sûresi; 6.]Bu âyeti, şarkı ve müziğin haram olduğuna delil olarak getirenlere karşı İbn-i Hazm da şöyle der: Âyet-i kerime, Allah yolunu alay konusu yapan ve hatta Allah yolundan saptırmak için bir Mushaf satın alıp onunla insanları Allah yolundan caydırmaya çalışan kimselerin Kâfir olacaklarını ifade etmiştir. İşte yüce Allah’ın yasakladığı konu budur. Yoksa yüce Allah, kendi yolundan insanları saptırma düşüncesi olmadığı halde, sadece hoş vakit geçirmek için boş söz satın almayı kesinlikle yasaklamamıştır.Ayrıca İbn-i Hazm, “Haktan ayrıldıktan sonra, sapıklıktan başka ne kalır?”[ Yunus Sûresi; 32.] âyetini delil göstererek şarkı söylemenin hak değil, batıl ya da sapıklık olduğunu ileri sürenlere, Hz. Peygamber’in (s.a.s) “Bütün işler niyetlere göre değerlendirilir. Kişi neye niyet ederse; sonuç olarak işinde de onu bulur.”[ Buhârî; Bed’ulvahy, 1, Îmân, 41, Nikâh, 5, Talâk, 11, Menâkıbu’l-Ensâr, 45, İtk, 6, Eymân, 23, Hiyel, 1. Müslim; İmâra, 155. Ebû Dâvûd; Talâk, 11. Tirmizî; Fedâilü’l-Cihâd, 16. Nesâî; Tahâra, 59, Talâk, 24, Eymân, 19. İbni M3ace; Zühd, 26. Ahmed b. Hambel; Müsned, I/ 25.] hadis-i şerifini hatırlatarak şöyle devam etmiştir: Allah’ın haram kıldığı şeyleri işlemek niyetiyle şarkı dinleyen ya da benzeri her hangi bir işi yapan kimse, Fâsık ve günahkâr sayılır. Ancak yüce Allah’a daha iyi ve daha zinde bir şekilde ibadet etmek için psikolojik sıkıntısını giderip ferahlamak niyetiyle şarkı ve müzik dinleyen kimse ise; haram değil, iyi bir iş yapmış olur. Yaptığı bu iş de haktır, doğrudur. Fakat şarkı ve müzik konusunda müspet ya da menfi her hangi bir niyeti olmadan sadece dinlenmek için müzik dinleyen kimse; tıpkı sırf dinlenmek için bahçesine gezmeye çıkan ya da gelip geçenleri seyretmek için kapısının önünde oturan veya elbisesini beğendiği her hangi bir renge boyayan kimse gibi bağışlanabilecek bir eğlenceye dalmış olur. Buna haram demek mümkün değildir
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|