Alıntı:
sekine19 Nickli Üyeden Alıntı
Bazı dua ve zikirlere devam edildiğinde sırların açılacağı yazılıyor kitaplarda. Bu sırlardan kasıt nedir keşif midir ilm midir ?
|
Sûfîler, yaptıkları mücahede ve zikir sayesinde çoğu zaman his perdeleri kalkarak, ilâhî âlemlere ait nice gayb âlemlerine muttalî olurlar ki, duyularla kayıtlı bulunan kimseler (ehl-i his) bu âlemler hakkında hiçbir şey idrak edemezler. İşte ruh da bu gayb âlemlerindendir. Bu keşfin sebebi şudur: Ruh, zahirî duygulardan sıyrılarak içe yönelirse, duyu organlarının his ve idrakleri zayıflar, buna karşılık ruh kuvvet kazanır, saltanatı artar ve yeni gelişmeler kaydeder. Zikir de buna yardımcı olur. Çünkü zikir ruhun inkişâf etmesinde gıda gibidir. Bu suretle ruh daima gelişerek “ilim” mertebesinden “şuhûd” mertebesine yükselir, his perdeleri tamamen ortadan kalkar ve nefsin zatî vücudu tamamlanır ki, bu, idrâkin ta kendisidir.
Nefis ve ruh bu mertebeye yükselince bir takım ilâhî bağışlara, ledünnî ilimlere, gayb âlemine ait sırlara vs. mazhar olur. Nefisleriyle mücahedeye devam edenlerin çoğunda bu hal bulunur. Bu keşf ehli kimseler, varlığın hakikati hakkında başkalarının idrak edemediği nice sırlara vâkıf olurlar ve çoğu zaman gelecekteki halleri vuku bulmadan önce idrak ederler. Ayrıca, kalbî himmet ve nefsanî kuvvetleri ile maddiyât âleminde tasarruf sahibi olurlar. Fakat büyük mutasavvıflar bu keşiflere itibar etmezler, tasarrufta bulunma yollarına gitmezler ve memur olmadıkları şeyin hakikatinden haber vermezler. Bilâkis, kendilerinde vaki olan keşfi bir imtihan kabul ederler ve keşf hali vaki olduğunda ondan Hakk’a sığınırlar. İşte, Ashâb-ı Kirâm bu şekilde mücadele üzere lup, bu tür kerametlere herkesten çok onlar sahip idiler. Fakat bu kerametlere ve keşiflere itibar etmezlerdi.