Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Sessizlik Beyinlerimiz için Hayati Öneme Sahiptir
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 26.01.24, 15:28
BeyazMor BeyazMor isimli Üye şimdilik offline konumundadır
 
Üyelik tarihi: 14.06.19
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 165
Etiketlendiği Mesaj: 4 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Sessizlik Beyinlerimiz için Hayati Öneme Sahiptir

BİLİM DİYOR Kİ SESSİZLİK BEYİNLERİMİZ İÇİN HAYATİ ÖNEME SAHİPTİR

Gürültünün Istırap Verdiğinin ve Sessizliğin İyileştirdiğinin Kanıtı

Sessizliğin değeri herkes tarafından yaşamlarının bir noktasında hissedilmiştir. Sessizlik rahatlatıcı ve besleyicidir. Aynı zamanda kişiyi ilhama açar ve zihni, bedeni ve ruhu besler. Bu arada, gürültülü dünyanın çılgınlığı yaratıcılığımızı, içsel bağlantımızı boğmakta ve iyileşme gücümüzü engellemektedir. Bilim şu anda bize, sessizliğin yorgun beyinlerimiz ve bedenlerimizi yeniden yaratmak için ihtiyacımız olan tek şey olduğunu gösteriyor.
Çalışmalar gürültünün beyinlerimiz üzerinde güçlü bir fiziksel etkiye sahip olduğunu, ve yükselen stres hormonu seviyelerine neden olduğunu gösteriyor. Ses, beyne kulak vasıtasıyla elektrik sinyalleri şeklinde taşınıyor. Uyuduğumuzda bile bu ses dalgaları bedenin reaksiyon vermesine ve amigdalanın aktive olmasına neden oluyor. Amigdala beynin hafızayla ve duygularla ilişkili olan bölümü ve stres hormonlarının salınmasına neden oluyor. Dolayısıyla, sürekli gürültülü bir ortamda yaşamak bu zararlı hormonları çok yüksek seviyede deneyimlemenize neden olacaktır.
İlginç bir şekilde, gürültü kelimesi Latince bir sözcük olan nausia’dan (mide bulantısı) ya da yine Latince olan noxia kelimesinden gelmektedir ki o da incinmek, hasar veya yaralanma anlamlarına gelmektedir. Gürültü yüksek kan basıncına, kalp hastalığına, tinnitus (kulak çınlaması) ve uyku kaybına neden olmaktadır. Hepimiz gürültü kirliliğinin bozucu etkilerini deneyimlemişizdir. Aşırı gürültü fiziksel duyulara hor davranmak anlamına gelebilir ve bugün giderek daha da fazla insan yüksek hassasiyete sahip olup kalabalık ve gürültülü ortamlarda fonksiyon göremez duruma gelmektedir. Ama günümüzde bilim sadece gürültünün acı verdiğini değil, sessizliğin de iyileştirdiğini kanıtlamış durumdadır.

Sessizliğin Etkileri
2011 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa’daki sağlık yükünü inceledi ve sayıya döktü. Sonuçlara göre Batı Avrupa’da yaşayan 340 milyon kişi (Yaklaşık olarak Birleşmiş Milletler’in nüfusu) her yıl, bir milyon sağlıklı yaşamı kaybediyordu ve bunların ölüm nedeni gürültüydü. Cornell Üniversitesi’nden Prof. Gary W. Evans’ın Psychological Science’ta yayınlanan bir çalışması Münih havalimanı yakınındaki okul çağı çocukları üzerinde havalimanı gürültüsünün etkilerini grafiğe dönüştürdü. Çalışmada, gürültüye maruz kalan çocuklar, bir stres reaksiyonu geliştirdiler ve bu reaksiyon da onların gürültüyü görmezden gelmelerine neden oluyordu. Çocuklar bu durumda havalimanının zararlı seslerini duymaz oluyor, ama konuşmalar gibi diğer günlük sesleri de duymaz oluyordu.
“Bu çalışma, gürültünün hiçbir duyma hasarı yaratmasa bile stres yarattığının ve insanlar için zararlı olduğunun kanıtıdır”. Prof. Gary Evans
Bilim insanları aktif bir şekilde sessizliğin etkilerini çalışmaya başlamadılar ama sessizliğin faydalarını kaza eseri keşfettiler. Sessizlik ilk olarak, gürültünün veya müziğin etkilerini kıyaslamak amaçlı bilimsel bir araştırmada bir kontrol unsuru ya da temel ortam olarak ortaya çıktı. Dr. Luciano Bernardi 2006’da gürültünün ve müziğin fizyolojik etkilerini araştırdı ve çalışması esnasında şaşırtıcı bir keşifte bulundu. Çalışmasının süjesi gürültü ve ses arasında rastgele sessizlik süreçlerine tabi tutulduğunda güçlü bir etki deneyimlediler. İki dakikalık bir ara, beyin için deney başlamadan önce maruz kaldıkları rahatlatıcı müzikten veya daha uzun bir sessizlikten çok daha rahatlatıcıydı. Aslında, Bernardi’nin konu dışı ara vermeleri çalışmanın en önemli yönüne dönüştü. Anahtar bulgularından birisi sessizliğin gürültülü süreçlerde daha yoğun yaşandığıydı.
Pekçok meditasyon öğretmeni ve uygulamacı bunu doğrulayacaktır ve ruhsal öğretmenler öğrencilerine sık sık meditatif aralar vermelerini tavsiye ederler. Her ne kadar sessizliği girdi eksikliği olarak düşünsek de, bilim öyle söylemiyor. Beyin sessizliği hissediyor ve güçlü bir şekilde yanıt veriyor. Daha sonra, Duke Üniversitesi’nden bir yenileyici biyolog olan Imke Kirste; yaptığı bir araştırmada, günde iki saatlik bir sessizliğin beynin hipokampüs bölgesinde hücre gelişimini harekete geçirdiğini keşfetti. Beyin bölgesi, duyular da dahil olmak üzere hafıza gelişimiyle ilişkiliydi.

Kendini Kapatmak İçin Zaman Ayırmak
Dikkat Yenileme Teorisi’ne göre, duyusal veri girdisinin düştüğü bir ortamdaysanız, beyin bilişsel yeteneklerinin bazılarını yenileyebilir. Dijital dünyamızda beyinlerimiz kendini dinlendirmek adına daha az zamana sahip. Sürekli olarak inanılmaz boyutta bilgi işleyişi içindeyiz. Araştırmalar modern hayatın sürekli dikkat beklentisinin, beynin prefrontal korteks kısmında çok fazla stres birikmesine neden olduğunu gösteriyor, beynin bu bölgesi kararlar almaktan, sorun çözmekten ve bunun gibi pekçok şeyden sorumlu. Sessizlikte yalnız zaman geçirdiğimizde beyinlerimiz dinlenebiliyor ve bu sürekli odaklanma halini bırakabiliyor.
Araştırmacılar sessizliğin yeni hücrelerin nöronlara dönüşmelerine ve sisteme entegre olmalarına yardım ettiğini buldular. Sessizliği deneyimlediğimizde beyinlerimiz içsel ve dışsal çevreleri daha iyi bir algılayabilme seviyesinde çalışıyor.
Gürültü stres yarattığında sessizlik bedendeki ve beyindeki stres ve tansiyonu rahatlatır. Sessizlik bilişsel kaynaklarımızı besler ve yeniler. Gürültü konsantrasyonumuzu, bilişsel güçlerimizi kaybetmemize neden olarak motivasyonda ve beyin fonksiyonlarında azalmaya neden olur (Bu bilgi gürültünün etkileri üzerine yapılan bir araştırmayla desteklenmiştir) ama çalışmaların gösterdiğine göre sessizlikte biraz zaman geçirmek aşırı gürültüye maruz kalındığında kaybedilenleri şaşırtıcı ölçüde yenileyebildiğini gösteriyor. Kadim ruhsal öğretmenler bu her zaman biliyorlardı; sessizlik iyileştirir, sessizlik bizi derinlerimize çeker ve sessizlik bedeni ve zihni dengeler. Günümüzde ise bunları bilim söylüyor.
Doğanın ve sessizliğin iyileştirmeye olan faydaları yeterince belgelenmiştir ama şu anda bu arayışa beyinlerimizin beslenmesini de ekleyebiliriz. Ancak sessizliğin sade ama kadim bir deneyimi, çılgın modern yaşam biçimimize bastırabileceğimiz şifalı bir merhem olabilir.
Sessizlik boş bir alandır. Uzay uyanmış zihnin evidir.

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147