Bilindiği gibi peygamberimizden evvelki peygamber risaleti umumi değildi. Bunun için kendilerine peygamber gönderilmemiş olan bir kavim ehli fetret olduğu gibi risaleti umumi olan peygamberin gönderilmesinden sonra da tebellüğ etmemiş olan bir kavim veya bir kimse de ehli fetrettir. Ehl-i fetret ’in ibadet ve itaatle mükellef olmadığında ittifak vardır. Çünkü ibadetten haberi olmayan ve nasıl ifa edileceğini bilmeyen bir kimse, nasıl onunla mükellef kılınacaktır.
Ama Allah’a iman etmek ile mükellef olup olmayacağı hususunda ihtilaf vardır. Maturidilere göre kainatta olan her şey Allah’ın varlığına ve birliğine delalet ettiği ve aklen bunu idrak etmek mümkün olduğu için herkes her yerde ve her zamanda Allah’a iman etmekle mükelleftir. Cenab-ı Allah şöyle buyurur: ‘’Göklerin ve yerin yaratılışında gecenin ve gündüzün gidip gelişinde elbette aklı selim sahipleri için ibret verici deliller vardır’’ (Al-i İmran suresi Ayet 189) buna göre cahiliyye devrinde yaşamış peygamberin annesi ile babası dahili ve ölmüş veya peygamberin bi ’setine yetişmiş fakat iman etmemiş olan kimseler ehli necat sayılmazlar.
Eşarilere göre ise, bunlar ibadet ve itaatle mükellef olmadıkları gibi Allah’a iman etmekle de mükellef değillerdir. Çünkü Kur’an-ı Kerim şöyle buyurur:
‘’Biz peygamber göndermedikçe azap edecek değiliz.’’ (İsra suresi Ayet 15)
Buna göre ister müşrik olsun ister muattıl yani hiçbir ilaha inanmayan olsun. Bir peygamber gönderilmemiş olan bir kavim, Allah’a iman etmekle mükellef değiller ve ehl-i necattırlar. Tabii olarak peygamberin anne ve babası da ehl-i saadettirler.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|