Kesinlikle yukarıda çok güzel açıklamalar yapmışlar. Benim şahsi fikrim. Şairane bir dille yazılmış ve her türlü bildiğimiz ve bilmediğimiz snatlarla dantel dantel işlenmiş ve üstüne söylene bilecek bir sözün kalmadığı, Allahın kelamından bahsediyoruz. Aciz kullarında M. Akif Ersoy bile "Benzetmekten Allaha sığınırım" ( Korkma! sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak ) derken kaç edebi sanatı iç içe geçirip herkesin farklı hayal edebileceği ve kelimeleri deşeledikçe farklı anlamlara gelen ve üstelik bu anlamların hiç birinden kötü sonuç çıkarılamayan şairane bir dille ve bir kaç kelimeye kitap yazılacak kadar çok anlam yükleyerek yazılmış bir milli marşımızı dile getiren M. A. Ersoy bu marşı kendi mi yazmıştır ve dahi yarattığı insanların yazdığından daha güzel kelimeler ile Kuranı yazmaktan aciz olabir mi yüce yaradan ( haşa). Keşke Siyer'e hakim, Tarihe hakim, edebiyata hakim, Arap kültürüne hakim, Dinler tarihini bilen ve dahi Kur an ı kerimi kendi dilinde ve anlamına vakıf okuyup o ahengi yaşayarak anlaya bilsek, o kutsi şiiri kafiye, uyak, vezin ve diğer şiir sanatları nı bilerek ve anlayarak okuyup dinleye bilseydik. Bazı kabe imamları gibi Kuranın yazıları göz yaşlarımızla ıslanarak okumazmıydık. Oysa ki meali yapanın, okurken yaşadıklarını kağıda aktara bildiği kadarını yaşayabiliyoruz. Yani kopyanın silikliği olgusu diyebiliriz.
|