Enam suresinin ilk ayetinde Allah’ın gökleri ve yeri yaratması için haleka karanlıklarla ışığı meydana getirmesi için ce’ale fiilinin kullanılması bu iki kelimenin aynı semantik alana dahil olduğunu gösterir. Haleka ile ce’ale arasındaki mana müşterekliği, Allah’ın insanları ve diğer canlıları çift yaratmasıyla ilgili olarak bu iki fiilden bazen birinin, bazen diğerinin kullanıldığı ayetlerde de görülür (zariyat suresi 49. Ayet; Necm suresi 45. Ayet; Rad Suresi 3. Ayet; Kıyame suresi 39. Ayet) Mesela Allah’ın her şeyi bir ölçüye göre yaratması bir yerde haleka (Kamer süresi 49. Ayet başka bir yerde ce’ale (Talak suresi 3. Ayet) fiiliyle ifade edilir.
Neticede bir bilim var ise bu bilim de Allah (cc)’ın bilimidir ve bilimsel hikâyenin sorumluluğu ona aittir. Başlangıçta yarattığı maddeye kendini yaratma ve dönüştürme kuvvetini de vermiştir. Âlem şahane bir düzen, uyum ve büyüleyici karmaşıklık gösterse de ilk elden Allah (cc)’ın fiilinin yansımasıdır. Evrendeki ve canlılardaki büyüleyici karmaşıklığın altında kanunlar ve mekanizmalar vardır. Allah (cc) fail olarak oluşa neden olur ve kurallarını işleterek canlıların ortaya çıkması ve farklılaşmasını sağlar. Bu evrende ve gezegende hayata izin vermek için tüm başlangıç şartlarını ve hassas dengeyi temin etmiştir.
Erzurumlu İbrahim Hakkı da Marifetname adlı eserinde şunları kaydetmiştir: ‘’Varın yok olması yokun var olması mümkün değildir. Var daima var yok daima yoktur. Fakat var, bir mertebeden diğer mertebeye bir halden diğer hale geçebilir. Allah’ın emriyle felekler ve yıldızlar hareket edip dört unsur istihale ile birbirine karışması unsurların izdivacından önce madenler, ondan bitkiler ondan hayvanlar vücuda gelmiş sonra insan meydana gelmiştir. ‘’
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|