Bir şeyh efendi şöyle demiştir, “25 watt’lık bir ampule haddinden fazla yükleme yaparsanız yanar. Ama 25 watt’lık ampulü patlatan enerjiyi 100 watt’lık ampul rahatlıkla kaldırabilir.” Zikirde enerjiyi/akımı derece derece artırırız, böylece manevi sinir sistemlerimiz zaman içinde kuvvetlensin. Eh, ampulün kendi kendine değişmesi mümkün değildir ama biz insanız ve değişebiliriz. Zamanla daha fazla feyzi tutabilir, kaldırabilir hale gelebiliriz. Şeyh, başkalarını şarj etmeye yetecek derecede “şarj” tutan adamdır.Bir şeyh efendi bir dervişiyle başka bir tarikatın zikrine gitmiş. Zikirden sonra derviş şeyhe şöyle demiş, “Efendiciğim, o genç dervişi gördünüz değil mi? Nasıl da aşkla zikrediyordu! Kalbi öylesine açıktı ki!” Şeyh gülmüş ve şöyle demiş, “Bir şey görmemişsin evlat. Köşede sessiz sakin duran yaşlı derviş babayı fark etmemişsin. Bir bardak suya bir çakıl taşı atarsan etrafa bir sürü su sıçratır fakat okyanusa düşen kocaman bir kaya anca ufak bir dalgalanma oluşturur.”Allah zikri ağırdır, dolayısıyla bu zikrin altında ezilmemek için bir yandan kendimizi topraklarız. Hedefimiz örnekteki okyanus gibi olmaktır. O zaman hem Allah’ı hiç unutmadan zikreder hem de dünyevi işimizi yapar, vergimizi öder, telefonu cevaplar, e-postalarımıza cevap yazarız.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|