Aura konusunda farklı düşünüyorum. Aura ve biyoenerji uzmanları onlarca kez ilmi teste tabi tutulmuşlardır. İlk defa ‘’aura’’ kavramını ilmi teste tabi tutmayı akıl eden kişi 11 yaşındaki Amerikalı bir çocuk olan Emily Rosa’ydı Rosa, bu iddianın gerçekliğini tetkik etmek gayesiyle basit ama akıllıca bir metot hazırladı. Buna göre Rosa, üstünde insan eli geçecek şekilde açılmış iki deliğin bulunduğu bir paravanın arkasına geçiyordu. Şifacı paravanın diğer tarafında oluyor ve ellerini bu iki delikten paravanın diğer tarafına uzatıyordu. Bu esnada Rosa elini şifacının sağ veya sol elinin altına koymaktadır. Rosa hangi yönü seçeceğini para atışıyla ve o anda karar vermektedir. Şifacılardan istenen ‘’enerji alanı’’ndan istifade ederek Rosa’nın elinin şifacının hangi elinin altında olduğunu tahmin etmesidir. Eğer şifacılar gerçekten kişinin ‘’aura’’ sını hissedebiliyorlarsa , doğru tahmin oranının yüzde 50’nin üzerinde olması gerekmektedir. 21 şifacının katılmayı kabul ettiği deney neticesinde yüzde 44’lük bir doğru tahmin oranı tutturmuştur ki bu şans eseri tahminden bile kötü bir neticedir. Rosa sonuçları yayımlayarak bilimsel yayın yapan en genç kişi olmuştur. Rosa’dan sonra çok sayıda test yapılmıştır. Şifacılara karanlık odada kaç kişi olduğu paravan arkasında insan olup olmadığı ve kişinin hangi paravanın arkasında olduğu gibi çok sayıda test uygulanmış fakat şifacılar hiçbirinde sözde hissettikleri ‘’aura’’yı boşluktan ayırmayı başaramamışlardır. Sözde ‘’aura’’yı tespit edemeyenlerin kalkıp ondan hastalık teşhisi yapıp iyileştirmesini beklemek ise işe yaramaz.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|