Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Münir Derman Kimdir
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 26.11.23, 02:48
Why - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Why Why isimli Üye şimdilik offline konumundadır
 
Üyelik tarihi: 15.10.22
Bulunduğu yer: Kamer
Mesajlar: 428
Etiketlendiği Mesaj: 43 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Münir Derman Kimdir



Hayâtım;

Şecerem herkesin olduğu gibi bir anne, bir babadan. Hak onlardan razı olsun;bizde insanlar arasına girdik.

Şeceremi ben unuttum. Belki insanlar arasında bana kibir süsü verecek hallere sebep olur.

Ben utanırım Haktan… Şecere ile medhedilmeyi veya zem edilmesini …

29 Şubat 1910 Trabzon Vakfıkebir ilçesinde dünyaya geldim.

Anamın ismi Şehvar Hatun.

Babamın ismi Ahmet Rasim Efendi.
Anamın anası Pembe Hatun.

,Anamın babası Uzun Mehmet Efendi.

Babamın babası Hacı Ali (Buhara’ dan)

Anamın doğum yeri Gümüşhane.

Babamın doğum yeri Vakfıkebir.

Anamın ana tarafından büyük annesi Gül Hatun veya halk arasındaki ismi ‘’Evliya Kadın’’

Türbesi Gümüşhane ‘nin Hedre köyündedir.

Netice: Rasim Efendi oğlu Şehvar Hatun’dan doğup, süt emen Hüseyin Münir Derman işte şecerem bu.

Kuran öğreten: Hafız Nigar Hatun

Hocam :Ömer İnan Efendi Rahmetullahi Aleyh.

Vaaz ve Nasihatcım : Anam Şehvar Hatun.

Hepsinden Hak razı olsun.


Nazım ve Nuriye isminde iki kardeşim küçükken, ben doğmadan ölmüşler.

Ağabeyim Hasan Kazım O da kırk yedi yaşında Hakka kavuştu.

En küçük evlatları benim. Hepsinden çok dünyada kalan da benim.

Anam seksen altı, babam elli dört yaşında Hakka vardılar.

Netice: Allah’ın kulu olmaya Resul’ün görünmeyen gölgesini takip etmeye ve ümmeti olmaya çabalayan biriyim.

ALLAH DOSTU DER Kİ… (Kitabından alıntıdır)

Eğitimi ve Çalışma Hayatı;
İlk ve Ortaokulu Trabzon’ da, Lise eğitimini Trabzon Erkek Lisesinde tamamlamış ve birincilikle bitirmiştir.(1929-1930)
1927 yılında yapılan; öğrencilerin Avrupa da eğitim görmelerini sağlayan seçme sınavını burslu olarak kazanıp Fransa’ya gönderilmiştir. Atatürk zamanında Avrupa ya ilk giden talebeler arasında yer almıştır. Enver Ziya, Sebahattin, Rahmi, Sabri, Esat, Bekir, Bahri ve kendisi Fransa’ nın Lyon şehrine gitmişlerdir. Lyon ‘da Lycee de Carnot’ da Fransızca öğrenimi için bulunmuş fakat kendisi Fransızcayı iyi derecede konuşabildiği için sadece bir ay Lyon’da kalmış ve Lisan eğitimini keserek Psikoloji okumak üzere Fakülteye kayıt edilmiştir. Fakültedeki Psikoloji eğitimini üç sene içerisinde tamamlamıştır. Eğitim için kendilerine verilen yedi senelik bir eğitim süresi olmasına rağmen eğitiminini başarıları sayesinde sınıf atlayarak erken bitirip, Fakültenin Felsefe bölümünü de tamamlayarak ardından Tıbbiyeye yazılmıştır.
1934 senesinde İstanbul ‘a dönmüş, aynı sene (1934 ) üniversite inkılabı olması nedeni ile Profesör Şekip Bey’in yanına muavin olarak verilmiştir. Tıbbiyenin son sınıfını İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamlayarak mezun olmuştur (1938). Aynı üniversitede hocalık yaparak yüksek muallimlere ders vermiş, aynı zamanda lisan Lektörlüğü yapmıştır. İstanbul’da Haseki ,Şişli Etfal ve Haydarpaşa Numune Hastanelerinde staj eğitimlerini tamamlamıştır.
Öğrenim yıllarında Mısır ‘da El Ezher üniversitesine kayıt olup,ilahiyat tahsilini tamamlamıştır.
Askerlik yıllarında Kore ve Ekinava harplerinde zor şartlar altında doktor olarak hizmet vermiştir.
Kısa bir süre Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde öğretim üyesi olup, Felsefe doktorluğu yapmıştır.

Tıp doktorluğu şark hizmetini Ağrı Eleşkirt ilçesinde tamamlayarak, Bozüyük ‘e hükümet doktoru olarak gelmiştir. Bozüyük’ de görev yaptığı yıllarda Suudi Kralı tarafından Arabistana davet edilerek saray doktorluğu yapmıştır. Suudi Arabistan da kendisine sarayda daimi hekimlik yapma teklifi sunulmuş ancak kendisi Türkiye ‘ye dönerek hekimliğine devam etmiştir.
Devlet hizmetinde muhtelif şehirlerde hükümet doktorluğu yapmıştır.
1949 yılında cerrahi ihtisasını vermiştir. 22 yıl Eskişehir Devlet Hastanesinde Klinik Şefi ve Operatör olarak görev yapmıştır.
Eskişehir ‘de fizik,kimya,matematik,fen ve astronomi gibi bilim dallarında öğretim üyesi olarak ders vermiştir.
Eskişehir’de bulunan Askeri Amerikan Üssünde verdiği hekimlik hizmetlerinden ötürü şeref azası lütfuna mazhar olmuştur. Türkiye’deki Amerikan komutanlığında yaptığı ameliyatlar ve referansları bulunmaktadır.
Doktorluk hayatı boyunca hususi bir klinik açmamıştır.1962 senesinde Eskişehir devlet hastanesinde görevli iken, kopan bacağı yerine tutturarak dünyada bir ilk olan ameliyatı gerçekleştirmiştir.
Çok iyi derecede Fransızca,Almanca,Arapça,Farsça ,iyi derecede İngilizce ve Rusça bilmektedir.
Fransa ‘da eğitim aldığı esnada dört sene Fransız ve Japon Judo kulübüne devam etmiş ve Avrupa da ilk defa siyah kuşak almıştır.
1969 senesinde Tokyo Kodokan Enstitüsünden şeref derecesi olarak 7.Dan payesini almıştır.
1971 yılında Almanya ‘ya gitmiştir. On yıl kadar Almanya’da kalarak doktorluk ve anatomi hocalığı yapmıştır Bulunduğu şehirler (Plattling-Rastatt-Kesselbach-İdstein). Aynı zamanda Alman polislerine judo dersi vermiştir. Almanya’da İslam Cemiyeti Derneğinde dini sohbetler yapmıştır.
Almanya’da Kesselbach’da hekimlik yaptığı zamanda hasta olan ve ilaç almayı kabul etmeyen bir kız çocuğu için meyve özlü bir şurup hazırlayarak içmesini sağlamış ve tedavi etmiştir.Kendisinin hazırlamış olduğu bu şurubu daha sonra diğer çocuklar için kullanılmak üzere Bayer firması ismini Binotal-Saft koyarak üretime geçmiştir. Bayer firması bu şurubu çizgi roman şeklinde resmederek çocuklara yönelik kullanım hikayesini anlatan bir broşür hazırlamıştır.
1981 yılında Almanya’dan dönüş yaparak, Ankara’da özel bir hastanede hekimlik yapmaya başlamıştır.Bir müddet burada hekimlik yaptıktan sonra ayrılmıştır.

Evlilik ve Çocukları;
1939 senesi Mart ayının üçüncü günü İstanbul Beyoğlu evlendirme dairesinde Cahide hanım ile hayatlarını birleştirmişlerdir.
Bu evliliklerinden bir kızı olmuş ve kızı Ayşin hanımın evliliğinden; üç kız torunu dünyaya gelmiştir.
16 Aralık 1991 tarihinde eşi Cahide hanım vefat etmiş eşinin yanına Ankara Memlik köyüne defnedilmiştir.

Kişiliği ve Yaşantısı;
Doktor Münir Derman az uyur, az yer, çok soğuk su içerdi. Daima abdestli dururdu. Abdestsiz konuşmaz, su içmez, yemek yemezdi. Soğan, sarımsak yemez, haşerat öldürmezdi. Taze çiçek, dal, yaprak koparmazdı. Ailesini bunlardan men ederdi. En sevdiği şey tahin helvasıydı. Acı biberi çok severdi, av eti yemezdi. Her yerde pişen yemeği yemez, yemek mecburiyetinde kalırsa gizlice istifra ederdi. Yalnız annesinin ve hanımının pişirdiği yemeği yer veya kendisi pişirirdi. Davetlere gitmeyi sevmez yalnızlık dan çok hoşlanırdı. Küçük kasabalarda bulunduğu vakitlerde kırlarda yalnız başına dolaşmayı severdi. Kuş besleyenleri sevmezdi. Dedikodu hiç sevmez ve yapanlardan kaçardı. Çok soğuk kasabalarda bulunur, herkes titrerken bir gömlek ile soğukta dolaşır üşümezdi. Hastalıklara tahammül eder ilaç kullanmazdı. Herhangi bir ilaç alsa vücuduna dokunurdu. Meyveyi sever, ailesine her türlü meyveyi alır ancak kendisi yemezdi. Ara sıra bir iki lokma iyi kavun olur ise yerdi. Günlerce aç durur, hiç rahatsız olmazdı.Bazı zamanlarda bir odaya girer ağlar, niçin ağlıyorsun diye sorulduğunda ‘’yavrum bugün çocuklaştım, anamı, babamı, abimi şu anda görmek istiyorum’’ der ve sonra tebessüm ederdi. Bazen de kendi kendine konuşur, bazen otururken uyur hem de şimdi rüya görüyorum der ve rüyasını anlatırdı. Bazı geceler uyurken kuran okur, bazen de durup dururken yerinden aniden kalkarak ‘’Vah Vah Hak yardımcısı olsun ‘’diye bağırırdı. Eline para geçtiği zaman maaş aldığı zaman hemen zekatını verirdi. Bazen de oturur konuşurken birden ağlar, ‘’Ahiret de ne yapacağız’’ derdi. Her türlü maddi yük ve dertlere hudutsuz tahammülü vardı. Yalnız çok küçük olaylara çok üzülür günlerce yemek yemezdi. Puf böreğini, su böreğini, pilav, sütlaç, aşure , köfte çok severdi. Eşine keşke anam olsa da yapsa bizde yesek derdi. Bazen hiç kimsenin anlayamayacağı lisanda konuşur, gülerdi.
Eşi Cahide Hanım ‘a çok kıymet verirdi. Onun saçlarını tarar ve örerdi. Ona devamlı iltifat eder ve sevgisini her daim hissettirirdi. Aynı şekilde eşi Cahide hanım da kendisine saygı, sevgi , hizmet ve hürmette kusur etmezdi. Kızını ve torunlarını çok severdi. Onlar uyur iken seyreder, sever ve daima üzerlerine okurdu.
Gönlü sonsuzlukla dolu ötelere bakan mübarek gözleri, daima yaşlı manevi feyz ve ilham kaynağı DERMAN.. Yalnız tıp doktoru değil , aşk yolunda çölde Su diye haykıranların karanlıkta bunalmış yol arayan yalnız kalan gönül dostlarının Dermanı biz ailesinin de Babası’ dır O…
02 Aralık 1989 senesinde karlı bir cumartesi günü Hakk’a yürümüşlerdir. Mübarek ruhları şad olsun.

Nasihat;
1971 yılında Allah Dostu Der ki… adı altında mevcut kitapları basılmış ve hali hazırda yayınlanmaktadır.
Bu kitap büyük bir kitaptır. Anlamayanlar, tasavvufi bir kitap zannederlerse azim hataya düşmüş olurlar. Tasavvuf nedir?
Bunu anlatmak, yazmak mümkün değildir. Tasavvuf yaşanılan manevi bir halin tümüdür. Bu hal ne tarif edilir ne izah edilir. Tasavvuf hakkında yazı yazılmaz.
Doğruluk, merhamet, adalet, kanaat hasletlerinin güzel olduğunu anlatıyorum. Kimseyi zorlamak hakkını Hak kimseye vermedi…
Namazınızı terk etmeyin. Daima abdestli olun. Yalan, dedikodu, gıybet yapmayın. Kanaatkar olun. İnsanları, hayvanları, nebatları lekesiz gönülden seviniz…

Su kadar aziz olunuz…

M.Derman

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147