ALDANMAYIN!
İçindeki ihlaslı Müslümanları tenzih ederiz ama Diyanet İşleri Başkanlığı Sabetayist Yahudi rejimin, Kemalizm maskesi ile kurduğu ve tepe tepe kullandığı, kullanmakta olduğu çok sorunlu bir kurumdur. Bütün kadro sorunlu değilse de aralarında yüksek oranda sapkın inançlı ya da samimiyetsiz ve paraya, makama kendini bağlamış kişiler mevcuttur ve bundan da önemlisi kurum olarak güvenilecek, ciddiye alınacak bir durumda değildir. Siyasetçilerin ve bazı gizli örgütlenmelerin nüfuzundadır.
Diyanet İşleri eski başkanı Sait Yazıcıoğlu, kardeşi Recep Yazıcıoğlu'nun organlarını BA-GIŞ-LA-MA-DI!
Süper Vali denilen Merhum Recep Yazıcıoğlu elim ve şüpheli bir trafik kazası neticesinde hastaneye kaldırılmıştı. Bir süre sonra merhum valinin beyin ölümünün gerçekleştiği ve bir karar verilmesi gerektiği açıklanmıştı.
Merhum Yazıcıoğlu'nun kardeşi Said Yazıcıoğlu, 17 Haziran 1987-3 Ocak 1992 tarihleri arasında 14. Diyanet İşleri Başkanı olarak görev yapmıştı. Kararlı bir duruşla hem ''fiş çekme'' denilen davranışı hem de ''organ bağışını'' doğru bulmadığını açıkladı.
Gazetecilerin, yoğun baskılara devam edip ''Efendim! Kardeşinizin organlarını bağışlayacak mısınız?" diye sorması üzerine ''Hayır. Organ bağışını doğru bulmuyoruz" diye net cevap verdi. Ülkemizdeki bütün Müslüman çevrelerin takdirini kazanmış birisi olan Said Yazıcıoğlu daha sonraki süreçte Diyanet İşlerinden Sorumlu Bakanlık da yaptı.
Doktorlar, bitkisel hayata girenlerden daha sonra geri dönenlerin olabildiğini ama beyin ölümü gerçekleşenlerden geri dönüş olmadığını söylediler. ''Makine desteği ile ancak 1-10 gün arası hayatta kalması sağlanabilir'' diye eklediler. Buna rağmen de Sait Yazıcıoğlu kardeşinin fişinin çekilmesine izin vermedi ve doğal ölümün gerçekleşmesini istedi. Zaten üzerine geçen yıllar boyunca yapılan araştırmalarda görüldü ki beyin ölümü gerçekleştiğine dair karar alınan çok sayıda kişi daha sonra hayata dönmüşler ve merhum valinin vefatının üzerinden geçen sürede de bunun benzeri hadiseler yaşandı/yaşanıyor.
Aile rıza gösterirse eğer, beyin ölümü gerçekleşmiş ama diğer organları sağlam olan kimseler en ideal organ bağışçısı olarak kabul ediliyorlar. Çünkü kan pıhtılaşmadan, damarlar tıkanmadan, organlar zarar görmeden canlı kanlı alıyorlar organları... Bu, 'Beyin Ölümü' tabiri, 1968 yılında organ nakli sistemine bol bol organ sağlamak için uydurulmuş art niyetli ve aldatmaya dönük bir tıbbi tabir...
Beyin ölümü, kesinlikle ölüm değildir ve beyin ölümü gerçekleştiği iddiası ile parça parça edilip organları alınan kişiler aslında sağ/diri kişilerdir. Acıyı da hissederler. Son zamanlarda dünya genelinden pek çok saygın profesör, bu feci gerçeği kabul ve itiraf etmeye başlamıştır. Organları alınırken çoğunlukla bu insanlara narkoz da verilmez. Bu şekilde masaya yatırılan ve neşter vurulduğu anda uyanan bir kişi ''Kesmeye önce yüzümden başlamışlar. Öyle bir acı hissettim ki uyanmamam mümkün değildi" demiştir ve bu kişi onlarca sene geçmiş olmasına rağmen hala hayattadır.
|