En derin anlamıyla “tasavvuf”, kendi hakikatini arayan insanın aradığını buluncaya kadar sürecek yolculuğunun evrensel adıdır. Tüm peygamberlerin, erenlerin ve aydınlanmış insanların yürüdüğü “Aşk ve Hakikat Yolu ”dur. Burada bahsi geçen “aşk”, nesnesi olmayan bir aşktır. Bu aşk, insanın tüm varoluşa ve onun kaynağına yönelik duyduğu çekimi anlatır. Bu çekime aynı zamanda “dert” de denir. Çünkü bu çekim alanına giren zerre, aradığını bulana ve Onunla buluşana dek kendini “gurbette” hisseder. Diğer zerreler de gurbettedir ama o zerre artık gurbette olduğunun farkındadır. Bu derde sahip olmadan, gece-gündüz bunu düşünmeye başlamadan ve gerçek anlamda “derman” yani kavuşma için arayışa düşmeden bu yolun yolcusu olmak mümkün olmaz. Tüm peygamberler, erenler ve aydınlanmış zatlar bu yolu yürümüşlerdir. Bu yol, tüm dinlerin, öğretilerin ve kutsal metinlerin açığa çıktığı yolun kendisidir. Her birinin en derin hakikatlerinin içinde saklandığı sandıktır. Onların ruhu ve kabuklarının içindeki sırdır.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|