30.10.23, 12:07
|
Vefalı Üye
|
|
Üyelik tarihi: 29.06.23
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,709
Etiketlendiği Mesaj: 112 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı
Ünlü solcu yazar George Orwell 1950 yılında hayata veda edince CIA başkanı E. Howard Hunt, hiç vakit kaybetmeden ajanlarını Orwell’ın dul eşini Hayvan Çiftliği’nin film haklarını satmaya ikna etmeleri için Londra’ya yolladı. Defalarca basılan bu sosyalist mesel, bir çiftliğin hayvan işçilerinin günün birinde tembel insan sahiplerini devirmeye ve çiftlik işlerini (ve üretimi) aralarında adaletli bölüştürmeye karar vermeleriyle başlar. Hayvanlar kendi demokrasilerini kurarlar ve aralarında ‘İki ayağı üstünde duran her şey düşmandır’ ve en önemlisi ‘Tüm hayvanlar eşittir’ gibilerinin bulunduğu yedi maddelik bir mini anayasaya (ahırın duvarına yazılır) bağlılık yemini ederler. Ama beş yıl sonra Hayvan Çiftliği, çılgınca gösterişli bir çizgi film olarak ve bambaşka bir sonla gösterime girdi. Kitabın son bölümünde çiftlik hayvanları pencereden içeri bakıyor ve domuzların komşu çiftliklerden gelen insanlarla mutfak masasında kadeh tokuşturup kâğıt oynadıklarını görüyorlardı. Oysa filmin son sahnesinde domuzlarla kafa çeken insanlar yoktu: film hayvanların pencereden bakıp hain domuzları reddedişiyle sona eriyordu. Ve böylece filmin mesajı dosdoğrudan veriliyordu: Komünizm kötüdür. Önemli mi? Hikâyeyi karmaşıklıktan kurtardığı kesin…Ama daha beteri yoldaydı. Hayvan Çiftliği’ne gelen tepkilerden pek memnun kalan CIA 1984’ün de film haklarını ele geçirdi. Uluslararası yasalara ve Cenevre Konvansiyonu’na gösterdiği saygının aynısını gösterip Orwell’ın öyküsünün değiştirilmemesi yönündeki talimatlarını hiçe sayarak derhal bu eserin de sonunu değiştiriverdi. Hatırlarsanız kitapta Orwell, Freud’un yeğeni Edward Bernays’in yıllar öncesinden öngördüğü toplumu betimlemişti: Kamuoyunun kontrolünü, ‘halkın zihnini kontrol eden ipleri çeken’ seçkin bir grup ‘görünmez bir hükümet’ elinde tutacak…(Propaganda, 1928) Saatlerin, yetke sahiplerinin emri üzerine 13’ü vurmasıyla başlayan kitabın sonunda Orwell’ın kahramanı Winston Smith, beyhude ‘direniş’ çabalarının ardından her şeyi gören, her şeyi bilen, her şeyi kontrol eden kâbus rejimine yenik düşer. Son satırda artık ‘Büyük Biraderi seviyordu’ denir. Hayvan Çiftliği’nin sonunun yeniden yazılması CIA’nin Amerikan tarzı kapitalizm uğruna yürüttüğü haçlı seferlerinde başvurduğu saçmalığa varan yollardan sadece biridir. CIA, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’nın yeniden inşasından gelen sınırsız parayı Fairfield Vakfı ve Kültürel Özgürlük Kongresi gibi örgütler vasıtasıyla yönlendirerek çok ama çok daha fazlasını yapmış, İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen elli yılın sonunda Avrupalı entelektüel zihniyeti baştan aşağı değiştirmiştir. CIA sanatsal sergilere, entelektüel konferanslara, konserlere ve dergilere maddi destek sağladı. Kendi görüşlerini destekleyen eser ve gazete makalelerini yazanlara para ödedi. Kitaplara, özellikle ‘Aydınlanma’ ve ‘rasyonalizmi’ teşvik eden felsefe kitaplarına maddi destek sağladı. Jackson Pollock’un tuval üstüne boya fırlatması gibi, Soyut Dışavurumcu ressamların ilk dönem sergilerine para akıttı. T.S. Eliot’un Çorak Ülke’si gibi karmaşık kitapları çevirtip gizlice Demir Perde ülkelerine soktu.Ve tüm bunları Moskova’nın kültürel etkisinin altını oymak için yaptı. CIA işini bitirdiğinde artık hiç kimse kim sanatçıdır, entelektüeldir veya radikaldir, kim yardakçı, kim gammazdır, bilemez haldeydi.
|
Filmini izlemedim ama kitabını okumustum yıllar evvel. Tüm hayvanlar eşittir, ama bazıları daha fazla eşittir tarzı bir sloganları vardı. Hatırladığım kadarıyla en çok çalışan at, çalıştığı sürece değer görüp, elden ayaktan düşünce kasaba doğru yollaniyordu. Domuzlar hariç tüm hayvanlar bu şekildeydi..filmini biraz daha farklı uyarlamislar.
|