Faiz olayını hiç duymadım. Zira Osmanlı'da ki birc sistemi hipotek üzerine kuruludur. Örneğin saray haremi nakite sikisir, gerekli sarraflardan yada ticatilerden borç alinir, bunlara karşılık çiftlikler arazi gekirleri hipotek edilir. Borç ödenirken de hipotek kağıdı geri iade edilir. Bu Osmanlı'nın parlak zamanlarında da yaşanmıştır. Çökme zamanlarında da. Çünkü para sistemi değişti, değerli madenler gündeme geldi ve gözler sarraflara çevrildi. Osmanlı kocaman bir piyasa, yabancı paralarda barindirirdi, eski padişahtan kalan paralarda vardı yeni padişahın bastırdığı paralarda. Bunların hepsi sarrafda bulunur ki bunlar para dönüşüm işlerine de bakarlar. Abdülmecid Abdülaziz ve o dönem öncesi yapılan yanlış ticari adımlar nedeniyle Osmanlı borç batağına sureklenmistir. Bahsettiğiniz 40 milyon altını gayrimüslim zorla vermedi ya? Bunlarla yatırım yapılacağına saraylar inşa edildi hemde Ermeni mimarlara batı usulü mimarilerle.. bunlar hep yanlış alınan kararlardi. O dönemler Osmanlı borç alacak ülke bulmakta zorlanıyordu. Aslında borç vermek isteyen çok ülke vardır ama hep bir siyasi taviz, siyasi çıkar karşılığındaydi bunlar. Galata bankerleri bu konuda en masumu kalır sıcak denizlere inmeye göz diken Osmanlıyı direkt yıkmak isteyen rusun ingilizin yanında. Ta ki Abdülhamid devrine kadar tabi. Sonrasında onlarda pastadan pay isteyip müslümanın muslumandan başka dostu olmayacağını anlattılar bir nevi. Hatta her müslüman da değil.. Sonrasında Abdülhamid döneminde Araplar da bağımsızlık istemiş, Abdülhamid bir deha cidden, Arap aşiret veliahtlarini sarayda eğitim adı altında tutarak bunları koznolarak kullanmış. Böylelikle birinci dünya savaşına kadar Arap yarım adası bağlılığını Osmanlıya sürdürmüştür..

Hocam bir müslüman da kendisine sığınan bir gayrimuslime nasıl davranmalıdır? İslam'da aman diyene kılıç çekilmez deniliyor.