Netanyahu’nun açıklamaları ve…
İki gün önce #İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Hamas’a karşı Tevrat’ın "Yeşaya" kitabındaki “kehaneti” göreceklerini öne sürmesi dikkat çekti. "Artık tek bir amaç için bir araya gelmenin zamanıdır; Zafere ulaşmak için hızla ilerlemek. Ortak gücümüz ile haklılığımıza ve Yahudi halkının ebediliğine olan derin inancımızla Hamas'a karşı Yeşaya kehanetini göreceğiz.” diyen Netanyahu, şöyle devam etti: ‘Ülkenden şiddet, sınır boylarından soygun ve yıkım olmayacak.’(Yeşaya 60:18).
Netanyahu’nun kamuoyunu kenetlemek için Yeşaya’dan örnek vererek bu savaşı sürdüreceklerini açıklaması, ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “bunu Haçlı-Hilal meselesine döndürmeyin” sözlerini aklıma getirdi. Ama sonrasında akla gelen tek şey; Yeşaya’daki “vadedilmiş topraklar” hayallerinin masada olup olmaması.
Yahudi inancına göre Hz. Musa’dan sonra İsrailoğullarının lideri olan Yeşaya, hem lider hem de peygamber konumunda. Yeşaya’ya göre de Kenan Diyarı Ülkesi yani Arz-ı Mevud “seçilmiş” olan İsrailoğullarına vaadedilmiş topraklardır. Mısır ile Fırat Nehri arasında olduğu belirtilen bu topraklar farklı yorumlamalara neden olmuştur. Aslında ‘vaadedilen’ toprakların Kudüs ve çevresindeki Filistin toprakları olduğu kesin, ötesi biraz yayılmacı zihniyetin ürünü gibi görünüyor.
Kuran-ı Kerim’de bu mesele yok ancak Hz. İbrâhim ve Lût'un "bereketli kılınmış" bir diyara hicret ettikleri yazar. Bu toprakların da dediğim gibi Kudüs ve çevresi olduğu en ağır basan tahmin ama vaadedilmişlik yok tabi. Siyonist Yahudiler, Tanrı’nın Filistin topraklarını İsrailoğulları’nın ilk atası olan Hz. İbrahim’e ve onun soyundan gelenlere ebedi olarak verdiğine inanır. Hatta 1903’te toplanan 4. Siyonist Kongresi, ilk olarak Arjantin ve Uganda’da da kurulması planlanan Yahudi Devleti konusunda son kararı vererek kutsal sayılan Filistin topraklarında kurulmasına karar vermişti.
İsrail, siyonizm üzerine inşa edildi. Lider kim olursa olsun güvenlik ve işgal üzerine kurgulanan bir strateji var. Açıkçası vaadedilen toprakları ele geçirme niyeti olduğunu düşünmüyorum ama kendi güvenliği için bu vaadedilen toprakları “güvenlik hududu” gördüğüne eminim.