Ahzap suresi 72.ayet:’’ Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir. “Yere göğe teklif edilen ancak cahil olmasıyla birlikte beşere teslim edilen emanet”, beşerin kendisine dahi kapalıdır. Ne taşıdığını bilmez... Beşer için “emanet ”in ne olduğunun keşfi, bir ucu kendinde bulunan ipi varoluşun merkezine kadar takip etmesiyle mümkün olabilir. Ancak, aynı hitabın devamı olan “O çok zalim ve cahildir” ifadesi, bunun o kadar kolay olmayabileceğini gösterir. Cehaleti ve sonuç olarak zulmü, başta kendinedir. Her seferinde kendi taşıdığı odunlarla kendini yakan beşer, göklerde ayrıca ateş yakılmasına gerek kalmayacak şekilde kendi hesabını her gün ve her saniye görür... Kendi huy ve yaklaşımından kaynaklanan tüm sıkıntılar için ötekileri suçlayarak, bu huy, inanç ve davranışları üzerinden sürekli sıkıntı çekmesine rağmen kendini ve doğru sandıklarını sorgulamayı aklına getiremeyen beşerin bu hali için tasavvuf geleneğinde “gözleri ve kulakları mühürlü” tabiri kullanılır. Bu mühür açılmadan ne görmesi, ne gördüğünü tanıması, ne de kendi hakikatine ait sözleri anlaması mümkün olur. Erenlerin ereni ile aynı evde yaşasa dahi; ne onu tanıyabilir, ne de lisan-ı hal (o anki varoluş hali üzerinden sessiz ve sözsüz olarak dile getirilenler) ile yapılan o daimi davete cevap verebilir...
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|