Alıntıdır

Lâdikli Ahmet Ağa kendisini kış günü ziyarete gelenlere yaz gününün meyvelerini çıkarırdı.
Hatta köylü bu seferlerini bildiği için Lâdikli Ahmet Ağa’ya “Bize dalıyla taze hurma getir, muz getir” gibi ısmarlamalar yapardı.
Bu görevlerinden en çarpıcısı ise Kore’de sıkışan Türk tugayına yardım için gitmesidir.
O, Kunuri çarpışmalarında sıkışan Türk tugayını kurtarır.

1957’lerde patlak veren füze krizi hakkında Cezayir dağlarında konuşan kırklar ile toplantı yapar. Bunlar hep Allâhü Azîmüşşân Hazretlerinin izin, emir ve müsaadesi iledir.
Meleklerden askerleri olduğu gibi insanlardan da kendine yakın kılıp kerametler verdiği kulları vardır.

Birçok kişi sorar Ahmet Ağa’ya:
“Ahmet Ağa, madem bu kadar göreve gidiyorsun, nedir bu İslâm Âleminin hali?”

O da cevap verir:
“İzin yok oğlum, izin yok.
Olsa her şey düzelir.”



Yani arkadasim, hic kuşku yok ki sen de bizler gibi yuregi yanan müslüman dostlarimizdan birisin.
Ama senin istedigin tarz isler hep izne tabi, izin, emir, musaade cikarsa tabi ki onlar devreye girer.
Bizim gibi oradan uzakta olan müslüman kardeşlerimize de; şu anda dua etmek ve yapabilecegimiz baska seyler varsa (oraya insani yardim malzemesi gondermek, sosyal medyada yabanci, hristiyan, yahudi kim varsa onlari bilgilendirmek vb) onlari yapmak düşüyor.