Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Bu Görüntülerdekiler Gerçekten Cin Mi?
Tekil Mesaj gösterimi
  #9  
Alt 23.10.23, 18:41
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
☆Yusufiyeli Yusufiyeli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,057
Etiketlendiği Mesaj: 234 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Araf Suresi 27.ayetin (Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. )Kısmının tefsiri: Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Yandaşları diye karşılık verdiğimiz “kabîluhu” (قبيله) kelimesi, ordusu ve avânesi demektir. Cenâb-ı Hak, bizim kendilerini göremediğimiz, fakat onların bizi gördüğü İblis’ten ve yandaşlarından bizleri sakındırmaktadır. Şöyle bir itiraz ileri sürülebilir: Kendisinin bizi gördüğü, fakat bizim onu göremediğimiz biriyle savaşmaya Allah bizi nasıl mükellef tutar? Halbuki kendisini göremediğimiz veya kendileriyle savaşmaya gücümüzün yetmediği diğer düşmanlarla savaşmakla bizi mükellef tutmamaktadır. Kendisini göremediğimiz düşmanlarla savaşmaya da bizim gücümüz yetmez. Buna şu cevap verilir: Cenâb-ı Hak bizzat onların kendileriyle savaşmakla bizi mükellef tutmamıştır. Çünkü Allah bizim şahsımız üzerinde, yiyeceğimizi, içeceğimizi ve giyeceğimizi bozma konusunda şeytana bir güç ve otorite imkânı vermemiştir. Eğer ona bu imkânı verseydi, bizi helâk ederler ve gıdalarımızı da bozardı. Allah ona ancak kalplerimize vesvese verme gücünü vermiştir. Bize de düşünüp tefekkür etmek suretiyle onun vesvesesini anlama gücünü vermiş ve bunun yolunu göstermiştir. Meselâ şöyle buyurmuştur: “Eğer şeytandan bir fitleme seni dürtüklerse hemen Allah’a sığın (Araf suresi 200.ayet ve Fussilet suresi 36.ayet) “De ki: Rabb’im! Şeytanların gizli kışkırtmalarından sana sığınırım”[Müminün suresi 97.ayet]. “Takvâ sahipleri, içlerine şeytandan gelen bir saptırıcı fikir doğduğunda O’nu düşünüp hemen gerçeği görürler”[Araf suresi 201.ayet]. Cenâb-ı Hak, bize şeytanın vesveselerini ve kışkırtmalarını nasıl defedeceğimizi de öğretmektedir, bize verdiği deliller ve diğer vesilelerle onun vesveselerini defetme imkânını da bize vermiştir. Bu durum, Cenâb-ı Hakk’ın vesilelerini bize vermediği, her ne kadar teklif anında o vesileler mevcut olmasa bile, onlara ulaşma imkânını verdiği özelliklerle bizi mükellef tutmasının caiz olduğunu gösterir; meselâ temiz olmadığımız bir vakitte bile Allah namaz kılmamızı emretmektedir, çünkü bize temizliği yapabilme imkânını vermiştir. Keza kendisine zekât verilecek kişi ortada olmasa bile zekât vermeyi emretmektedir, haccı ve diğer ibadetleri de aynı şekilde emretmektedir. Kendisine farz kılınan ve ancak daha sonraki bir zamanda birtakım zorluklarla yerine getirebileceği bir yükümlülüğü, önceden insana yüklemektedir. Bu durum, şu iddiayı ileri sürenleri de reddetmektedir: Haberdar olmayan ve bilmeyenler için ilâhî buyruklar bağlayıcı olmaz; insan ancak bilgi sahibi olduktan sonra sorumlu tutulur. Çünkü, Allah’ın farzlarından ve ibadetlerinden biri, kendisi hakkında bağlayıcı olması zorluk içerir. Zira bu buyruklarla mükellef olmasını sağlayacak bilgilere sahip değildir. Bilmeyen kişinin sorumlu olacağı iddiası gerçeğe uzak bulunan bir ihtimaldir. Doğrusu bizim söylediğimiz olmalıdır. En doğrusunu Allah bilir. (Te'vilatü'l Kur'an Tercümesi cit:3 İmam Maturidi)

Cinler ancak Allah’ın dilemesiyle başka kılıklara bürüneceklerini büyük alim Ebu Ya’la el Ferra ifade etmektedir. Araf suresi 27. Ayetinin tefsirinde Fahruddin Er Razi İslam alimlerinin, Allahu Teala gözlerinde bir kabiliyet yarattığı için cinlerin insanları görebileceğini, ancak gözlerinde bu konuda bir yetenek yaratmadığı için insanların cinleri göremeyeceğini söylediklerini kaydetmektedir. (Razi Mefatihu’l-Gayb 14 cilt sayfa 54) Yine Er Razi ayetteki (Min Haysü La Teravnehum/Sizin onları göremediğiniz yerden) lafzının insanların cinleri göremediğine delalet ettiğini söylemektedir. er-Razi; cinlerin başka şekillere veya insanların suretlerine girebildiklerinin kabul edilmesi halinde, dünya da insanlara güvenin kalmayacağını, bir kişinin arkadaşının, dostunun, anasının, babasının, karısının ve çocuğunun cin değil de kendileri olduğunun bilinemeyeceğini kaydetmektedir. er-Razi, onların peygamberlerin suretlerine giremeyeceklerini, aksi halde din ve şeriattan hiçbir şeye güven kalmayacağını, alim ve zahitlerin suretine de giremeyeceklerini, aksi halde onları öldürmenin, memleketlerini harap etmenin, eserlerini parçalamanın insanlara vacip olması gerektiğini söylemektedir.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147