Anladığımız anlamda anlamı da yaratan O'dur. O"nun bizatihi kendisi (zatı zül celali) anlayamadığımız, anlayıp kavrayamadığımız en yüce ve ali olan asıl anlamın da ta kendisidir ve tüm anlamlar da manasını ve özünü de yine bu asıl ve tek olan anlamdan alır. Anlamı da yaratan O olduğuna göre. Yaratılmış bir varoluşsal kavram olarak anlamlandırılanı anlamak veya kavramak O'ndan gayrısı içindir. O dilediğine dilediği kadar anlam yükler ve dilediğini dilediği kadar anlama da yine O muttali kılar. "O'nun katında her şey olmuş ve bitmiş" demekten kasıt; bizim anladığımız manda olup bitmiş demektir. Yoksa O her an (bize göre her an, O'na göre ansızlıkta) kainattaki her anı, mikrodan makroya kaostan kosmosa kudret eliyle yaratıp ayakta tutar. Hem de ezelden ebede... Bu yaratma, var etme ve ayakta tutma O'nun katında geçmiş, şimdi ve geleceği bir bütün olarak kapsar. Zamanın başlangıcının evveli olan ezel ile yine zamanın sonunun ardındaki ebedi de kapsar bu kapsama... Aynı zamanda Onun için olmuş bitmiş demek varlığın ve varoluşun başını, ortasını ve sonunu biliyor görüyor ve hükmediyor demek. Kader penceresinden bakacak olursak kendi bildiğini bize gösteriyor. Yani imtihan dünyasında bizi bize göstetiyor. O zaten biliyordu. "İnanmıyorsan işte sen işte özgür iradenle yaptıkların sonucu hakettiğin ruhsal evrim ile geldiğin son nokta" der gibi... Onun için anlam bizim Ondan ne kadar Anladığımızı bize göstermesidir. Anlama ve anladığınızı tatbik etme derecemize göre de bizi hak ettiğimiz anlamın kavramıyla yüzleştirmesidir
|