Osteoartrit Tanısı Nasıl Konur?
Belirli eklemlerde gelişen kemik çıkıntılara bağlı şişler hareket sırasında kısıtlanma ve kaba çıtırtıların (krepitasyon) hissedilmesi hekimin osteoartrit tanısını koymasında oldukça yararlı bulgulardır. Eklemlerin röntgen filmlerinin çekilmesi de osteoartrit tanısını koyarken çok yardımcı olur. Bununla beraber röntgen filmlerinde osteoartrit bulgularının olması mutlaka o eklemde çeşitli yakınmaların olacağı anlamını da taşımaz ya da yakınmaların hangi şiddette olduğunu tahmin ettirmez.
Osteoartrit tanısını koyduran bir kan testi yoktur. Fakat bazı kan testleri özellikle vücutta ciddi bir iltihabi cevabın olmadığını gösteren testler osteoartriti diğer romatizmal hastalıklardan ayırt etmede yardımcı olurlar.
Osteoartrit Nasıl Tedavi Edilir?
Osteoartrit tedavisinin ana amaçları:
ağrıyı gidermek
hareketteki kısıtlanmayı düzeltmek ve günlük yaşam aktivitelerinin sorunsuz yapılmasına yardımcı olmak
ve hastalığın ilerlemesini engellemektir.
Osteoartritin tamamen düzelmesini sağlayan bir tedavi yoktur. Aşınmış olan kıkırdak dokusunu yenilemek mümkün değildir.
Vücut ağırlığının ideal kiloya inmesi düzenli egzersizlerle ekleme bine yükün azaltılması ve kas gücünün artırılması oldukça yararlı olmaktadır. Günlük işlerin ve önerilen egzersizlerin gün içerisine dengeli bir şekilde dağıtılması çok önemlidir.
Eklem ağrısı için öncelikle basit ağrı kesiciler bunlara yeterli yanıt olmazsa kortizon dışı iltihap giderici romatizma ilaçları kullanılmaktadır.
Eklem içinde sıvının arttığı alevlenme dönemlerinde eklem içine kortizon enjeksiyonları denenebilmektedir. Eklem içine eklem sıvısına benzer özelliklerde sıvıların verilmesinin ya da ağız yoluyla alınan ve kıkırdak içeriğinde bulunan bazı gıda maddelerini içeren ilaçların yararı ise tartışmalıdır. Uygun durumlarda sıcak ve/veya soğuk uygulamaları da ağrı kesici etki sağlamaktadır.
Osteoartrit eklemde ileri derecede tahribat yaparak kişinin günlük ihtiyaçlarını bile yapamaz hale gelmesine neden olduğunda bu eklemin cerrahi yöntemler kullanılarak bir protez ile değiştirilmesi gerekebilir. Eklem protezleri (yapay eklemler) hem ağrının ortadan kalkmasını hem de eklem hareketlerinin belirgin şekilde düzelmesini sağlayabilmektedir.
---------- Post added 21.02.17 at 22:48 ----------
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Osteoporozis kemik erimesi
Osteoporoz nedir?
Kemik yapımız önemli organlarımızı koruyan vücudumuzu destekleyen ve yaşamımız için gerekli temel maddelerden biri olan kalsiyumu depolayan canlı bir dokudur. "Canlı"dır çünkü yaşamımız boyunca kemik yapımı ve yıkımı bir denge halinde devam eder. Bu yapım ve yıkım arasındaki dengenin çeşitli nedenlerle yıkım lehine bozulması kemik kaybına neden olabilir. Aslında kemik dokusu kaybı yaşlanma sürecinin doğal bir sonucudur ama bunun kırıklara neden olacak derecelerde fazla olması hastalık yani "osteoporoz" dur.
Osteoporoz nasıl oluşur ve kimlerde görülür?
Normalde 30-35 yaşlarına kadar kemik yapımı yıkımdan daha fazladır ancak bu yaştan sonra kemik kaybı hızlanmaya başlar. Kadınlarda özellikle menopozdan sonra bu kayıp artar 65 yaş üzerindeki kişilerde ise hem kadınlarda hem erkeklerde aynı hızda kayıp olur.
Osteoporoz kemiklerin zamanla kalsiyumunu kaybederek anormal derecede delikli ve zayıf bir hale gelmesi olarak tanımlanabilir. Kemikteki bu kütle azalması kemiğin mekanik gücünü zayıflatır ve çoğu zaman hafif bir darbeyle ya da hiç darbe olmaksızın kırılma olasılığını artırır. Osteoporozlu kişilerde ya hayatın önceki dönemlerinde kemik yapımı daha az olmuştur ya da bu bireylerde ileri yaşlarda görülen kemik kaybı normalde beklenenden fazladır.
Osteoporozun sıklığı yaş ilerledikçe artar. Başlangıçta kırık olmadığı sürece hiçbir ağrı ya da şikayet yapmadığından sinsice ilerleyebilir. Bu durumda ağrılı kırıklar ve şekil bozuklukları ile ortaya çıkabilecek sakatlık hali yaşam kalitesinin bozulmasına bağımsız yaşayabilme ve hareket yeteneğinin kaybına hatta ölüme neden olabilir. Kalça kırığı meydana gelen yaşlıların kırıktan sonraki 1 yıl içerisinde ölme olasılığı aynı yaştaki sağlıklılara oranla çok daha fazladır.
Osteoporoz önlenebilir mi?
Osteoporozu ve neden olabileceği olumsuzlukları bir çok vakada önlemek ya da en az düzeye indirmek mümkündür. Bazı tedaviler kemik kaybı gelişmiş hastalarda bile ümit verici olsa da esas tedavi "koruyucu tedavi" yani küçük yaşlardan itibaren bireylerin diyetlerinde ve yaşam biçimlerinde kemik dokusunun artmasına ve korunmasına yönelik değişiklikleri sağlamak menopoz gibi hızlı kayıp dönemlerinde gerekli önlemleri almak ve risk altındakileri eğitmektir.
Risk altında mısınız?
Osteoporoz için bazıları değiştirilebilir bazıları değiştirilemez risk faktörleri vardır. Bir kişinin ne kadar çok risk faktörü varsa osteoporoz gelişme riski de o kadar fazla olur. En önemli risk faktörleri; kadın olmak ailede osteoporozlu kişinin olması kısa boylu-ince yapılı olmak beyaz tenli-açık gözlü olmak 50 yaş üzerinde olmak menopoz döneminde olmak doğal veya ameliyatla yapay olarak erken menopoza girmek kadınlarda östrojen-erkeklerde testosteron adı verilen cinsiyet hormonlarının azlığı düşük kalsiyum alımı düşük vitamin D alımı fiziksel aktivite ve egzersiz azlığı uzun süreli yatağa bağımlı ve hareketsiz kalmak bazı ilaçların (kortizon lityum epilepsi ilaçları tiroid ve kanser ilaçları vb) kullanımı sigara alkol veyakafeinin aşırı tüketilmesi ve bazı hastalıklar (şeker hastalığı tiroid veya paratiroid bezinin fazla çalışması felçler bazı romatizmal ve hormonal hastalıklar) osteoporoza neden olabilir. Bunun dışında denge bozuklukları görme sorunları nörolojik hastalıklar sakinleştiriciler düşmeye eğilimi arttırarak kırıkların gelişimini kolaylaştırabilirler.
Osteoporozun belirtileri nelerdir?
Kırıklar osteoporozun en korkulan belirtisi olsa da başlangıçta hastalarda bel ve sırt ağrıları omurgalarda çökme kırıkları ve boyda kısalma sırtta kamburlaşma görülebilir. Vücutta el bileği kaburga ve kalça kemiklerinde kırıklar gelişebilir. Yaygın inanışın aksine yaygın ağrılarla veya kırık dışında kemik-eklem ağrıları ile osteoporozun ilişkisi yoktur.
Osteoporoz tanısı nasıl konur?
Osteoporoz tanısı hastanın özellikle risk faktörleri açısından çok detaylı sorgulanması ile başlar. Kas-iskelet sisteminin uzman bir doktor tarafından ayrıntılı incelenmesi gerekir. Normal röntgen incelemesi ancak kemiklerin %30 kadarı kaybolduktan sonra bulgu verdiğinden başlangıçta yetersizdir. Yine de bel-sırt ağrısı yapabilecek diğer hastalıkları elemek ve varsa osteoporoza ait kırıkları görmek için gereklidir. Erken tanı "kemik dansitometrisi" adı verilen kemik yoğunluk ölçümleri ile yapılabilir. Diğer hastalıkların ayrımında ve kemik yıkım hızının tesbiti ile en uygun ilacın seçiminde kan ve idrar tetkikleri de yardımcıdır.
Osteoporoz tedavisi nasıl yapılır?
Kaybolan kemik dokusunu tekrar yerine koymak oldukça zor pahalı ve uzun zaman alan bir tedavidir. Bu nedenle risk faktörlerini belirlemek onları değiştirmek erken tanı ile koruyucu tedavi yapmak esastır. Tedavide yaşam tarzını daha aktif hale getirmek doktor tarafından önerilen egzersizleri düzenli yapmak beslenmeyi düzenlemek yaşanılan ortamda değişiklikler yaparak düşmeleri engellemek düzenli kontrollerle verilen tedaviye tam uyum sağlamak gerekir. Osteoporoz tedavisinde kullanılan değişik ilaçlar vardır: hormon tedavisi kalsiyum ve D vitamini aktif D vitaminleri kalsitonin bisfosfonatlar anabolik steroidler parathormon gibi. Ancak bu ilaçlar mutlaka uzman doktor kontrolünde kullanılmalı ve düzenli takip edilmelidir.
Osteoporozunuz varsa ya da korunmak istiyorsanız;
Düzenli beslenin; özellikle kalsiyumdan zengin gıdaları bol alın güneş ışığından faydalanın
Günlük yaşantınızda bel ve sırtınızı korumaya yönelik önerileri uygulayın
Evinizi işinizi yaşam çevrenizi güvenli hale getirin düşmeleri engelleyin
Konunun uzmanı bir doktora başvurarak tedavinizi yaptırın düzenli aralıklarla kontrollerinizi ihmal etmeyin
Sigarayı bırakın aşırı alkol-kahve içmeyin
UNUTMAYIN "osteoporoz önlenebilir" bir hastalıktır. Bir şeyler yapmak için hiçbir zaman çok geç değildir.
---------- Post added 21.02.17 at 22:48 ----------
PSORİATİK ARTRİT
Psöriyatik artrit nedir?
Psöriyatik artrit kronik bir cilt ve tırnak hastalığı olan sedef hastalığıyla (psöriyazis) birlikte görülen bir iltihabi artrit tipidir. Bu hastalığın beş tipi vardır:
Öncelikle el ve ayak parmaklarındaki küçük eklemleri tutan artrit
Kol ve bacaklardaki eklemleri tutan asimetrik artrit
Romatoid artrite (iltihaplı romatizmaya) benzeyen simetrik poliartrit (çok sayıda eklemi tutan artrit)
Nadir fakat ekleme son derece zarar veren ve şeklini bozan bir tip olan artritis mutilans
Sakroiliyak (omurgayla kalça kemiğini birbirine bağlayan eklem) eklemin ve omurganın artriti (psöriyatik spondilit)
Bu artrit tiplerinin her birinin hangi sıklıkta görüldüğünü belirlemek zordur. Aynı hastada zamanla artritin tipi değişebilir ve bazı hastalarda birden fazla tip bir arada görülebilir. Bazen artrite ek olarak gözde ya da bağların ve tendonların (kasın kemiğe tutunduğu yapı) kemiğe yapıştığı yerde örneğin topukta iltihaplanma vardır ikinci durumda o bölgede ağrı ortaya çıkar.
Nedeni
Tam nedeni bilinmemektedir fakat bağışıklık genetik ve çevresel faktörlerin birlikte etki ettiklerinden şüphe edilmektedir. Psöriyatik artritli hastaların %40'a varan bir bölümünün ailelerinde psöriyazis ya da artrit öyküsü vardır.
Sağlık üzerindeki etkisi
Psöriyatik artrit ABD'de bulunan 3 milyon psöriyazis hastasının en az %10'unda görülmektedir.
Kadınlarda ve erkeklerde eşit sıklıkta görülmekte ve genellikle 30-50 yaşları arasında başlamaktadır fakat çocuklukta da başlayabilir.
Psöriyatik artrit hastaların %15'e kadar bir kısmında psöriyazis tanısı konulmadan önce başlayabilir.
Tanı
Kesin bir tanı konulmadan önce psöriyazis için karakteristik olan cilt ve tırnak değişiklikleri gösterilmelidir. Bazı hastalarda sedimentasyon yüksekliği hafif anemi ve kan ürik asit düzeyi yüksekliği bulunabilir. Gut olmadığı kanıtlanmalıdır.
Tedavi
Psöriyatik artritin tedavisi başlangıçta steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlardan ibarettir fakat artrit bu ilaçlara yanıt vermezse metotreksat kullanılması gekebilir. Antimalariyal (sıtma tedavisinde kullanılan) bir ilaç olan hidroksiklorokin de etkili olabilir fakat bazı hastalarda bu ilaçla psöriyaziste alevlenme görülebilir. Sulfasalazin adlı ilaç bazı psöriyatik artrit hastalarında çok faydalı olmaktadır. Hastalığın ağır şekillerinde azatioprin kullanılabilir.
Doğrudan eklemin için uygulanan kortikosteroid enjeksiyonları faydalı olabilir. Son zamanlarda siklosporin ile iyi sonuçlar alınmaktadır fakat bu ilacın böbrek üzerinde yan etkileri olduğu için diğer tedavilere cevap vermeyen ilerleyici hastalıkta kullanılmalıdır. Uygun egzersizler çok önemlidir. Eklem harabiyeti gelişen hastalarda cerrahinin yararı olabilir.