YUTMA GÜÇLÜĞÜ: DİSFAJİ
Yutma güçlüğüne (Disfaji) özellikle yaşlılarda olmak üzere tüm yaş gruplarında yaygın olarak rastlanır. Disfaji terimi yemeklerin ve sıvıların ağızdan mideye geçmesi sırasında zorluk hissetmedir. Bu duruma çoğu tehlikeli olmayan ve geçici olan birçok faktör neden olabilir. Yutma güçlüğü nadiren tümör veya ilerleyici nörolojik hastalık gibi daha önemli patolojiye işaret eder. Kısa bir süre içerisinde yutma güçlüğü kendiliğinden iyileşmez ise kulak burun boğaz uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.
Yutma işlemi nasıl olur?
İnsanlar katı yiyecekleri yemek sıvıları içmek ve vücudun ürettiği tükürük ve mukusu yutmak için günde yüzlerce kez yutma işlevini gerçekleştirirler. Yutma işlevinin dört fazı vardır:
1) Birinci faz yiyecek ve içeceklerin çiğnenerek yutmaya hazır hale getirildiği dönem.
2) Ağız fazı boyunca dil yiyecek ve içecekleri ağızın arka bölümüne iterek yutma yanıtını başlatır.
3) Yutak fazında yiyecek ve içecekler hızlıca yutaktan yemek borusuna geçer.
4) Son faz olan yemek borusu fazında yiyecek ve içecekler yemek borusundan mideye geçer.
Birinci ve ikinci fazlar istemli kontrol altında oluşurkenüçüncü ve dördüncü fazlar kendiliğinden oluşur.
Yutma Hastalıklarının Nedenleri Nelerdir?
Yutma işlevi sırasındaki herhangi bir kesinti yutma güçlüğüne neden olabilir. Yutma güçlüğü sağlıksız dişler uygun olmayan takma dişler veya soğuk algınlığı gibi basit nedenlere bağlı olabilir. Yutma güçlüğünün en yaygın nedenlerinden biri mideden yemek borusuna geri kaçıştır. Bu durum mide asitinin yemek borusundan yutağa doğru yukarı hareketinin sonucu oluşur. Diğer nedenler arasında felç ilerleyici nörolojik hastalık trakeostomi tüpü varlığı hareketsiz ses teli ağız gırtlak veya yemek borusu tümörü ile baş boyun bölgesine uygulanan cerrahi operasyonlar sayılabilir.
Yutma Hastalıklarını Kim Değerlendirir ve Tedavi Eder?
Yutma güçlüğü inatçı ise ve nedeni bilinmiyor ise bir kulak burun boğaz uzmanı söz konusu hastanın hikayesini ele alarak muayenesini yapacaktır.
Bu muayene aynalar veya özel optik sistemle görüntüleme sağlayan endoskoplar kullanarak dilin arka bölümünün boğaz ve larenksin incelenmesi yoluyla yapılır. Eğer gerekli ise yemek borusu mide ve oniki parmak bağırsağı incelemesi kulak burun boğaz uzmanı veya mide ve barsak hastalıkları uzmanı tarafından yapılır.
Bunun sonucuna göre baryumlu yemek borusu geçiş filmi ile yutma mekanizması fonksiyonlarının değerlendirilmesi gerekebilir.
Eğer özel patolojiler söz konusu iseüst mide- barsak sistem filmi veya videofloroskopi ile beraber radyologla temasa geçilebilir. Böylece yutmanın her dört fazınında değerlendirmesi yapılır. Değişik kıvamda yiyecek ve içecekler kullanarak ve hastaya değişik pozisyonlar verdirerek yutma yeteneğini değerlendirilebilir. Eğer yutma güçlüğü felç veya ilerleyici nörolojik hastalıklara bağlı ise nörolog tarafından değerlendirilmelidir.
Belirtiler
Yutma güçlüğünün belirtileri şunlardır.
Ağızda tükürük artışı
Yiyecek ve içeceklerin boğaza takılması hissi
Boğaz ve göğüste rahatsızlık hissi( Mideden yemek borusuna kaçış var ise - Reflu)
Boğazda yabancı cisim veya parça hissi
Uzamış veya belirgin yutma güçlüğüne bağlı yetersiz beslenme ve kilo kaybı
Yutma sırasında kolayca geçmeyen yiyecek parçaları sıvı ve tükürüğe ve bunların akciğerlere aspire edilmesine bağlı olarak gelişen öksürük ve boğulma hissi
Mümkün Olan Tedaviler:
Neden belirlenebilmişse yutma güçlüğü tıbbi tedavi yutma tedavisi veya cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilir.
Bu hastalıkların birçoğu tıbbi tedavi ile tedavi edilebilir. Mide asit salgısını engelleyen ilaçlar kas gevşeticiler ve asit gidericiler var olan ilaçlardan birkaçıdır. Tedavi yutma hastalığının nedenine göre düzenlenir. Mideden yemek borusuna kaçış sıklıkla beslenme ve yaşama alışkanlıklarını değiştirerek tedavi edilebilir. Örneğin :
Hazmı kolay yiyeceklerden oluşan bir diyet ile sık aralıklarla ve az miktarlarda beslenmek
Alkol ve kafeinden uzak durmak
Kilo ve stresi azaltmak
Uyku vaktinden önceki üç saat boyunca yemek yemekten sakınmak
Geceleri yatağın başını yükseltmek.
Eğer bunlar yardımcı olmazsa yemekler arasında ve uyku vaktinden önce asit giderici kullanmak rahatlama sağlayabilir.
Birçok yutma hastalığı yutma tedavisinden yarar görebilir. Yutma kaslarının beraber çalışmasını sağlayan ve yutma refleksinin oluşmasını sağlayan sinirleri uyaran özel egzersizler yaptırılabilir.
Hastalara ayrıca yutma işleminin başarılı şekilde yapılmasına yardımcı olacak vücut ve baş pozisyonlarını öğretebilir.
Yutma güçlüğü olan hastalardan bazıları yetersiz beslenme problemi ile karşılaşırlar. Mesleki terapist beslenme teknikleri hakkında hasta ve ailesine yardımcı olabilir. Bu teknikler hastayı olabildiğince bağımsız kılar. Diyetisyen veya beslenme uzmanı hasta için gerekli olan yiyecek ve içecek miktarını ve ek besinlerin gerekli olup olmadığını belirler.
Cerrahi tedavi belirli bazı problemlerin tedavisinde kullanılır. Darlık veya yapışıklık varlığında söz konusu alanın genişletilmesi gerekli olabilir. Kasların ileri derecede kasılması varlığında ilgili kasların genişletilmesi ve hatta serbestleştirilmesi gerekli olabilir. Bu yöntem kas kesilmesi olarak adlandırılır ve kulak burun boğaz uzmanı tarafından gerçekleştirilir.
---------- Post added 21.02.17 at 21:34 ----------
Varis
TANIM:
Yüzeysel toplardamarların uzayıp büklümlü genişlemiş hale gelmesi varis olarak tanımlanmaktadır.
Kanı kalbe geri taşıyan damarlar toplardamar olarak adlandırılır. Bu damarlar kan akışının kalbe doğru tek yönlü olmasını sağlayan kapakçıklar içerirler. Toplardamarlarda oluşan tıkanıklıklar ve aşırı basınç bu kapakçıkların düzgün kapanmasını engelleyerek geriye doğru kaçaklara sebep olurlar. Sonuçta bacaklardaki yüzeysel toplardamarlar genişler uzar ve büklümlü bir görüntü ile varisler oluşur.
Gece oluşan kramplar kaşıntı şişkinlik ayakta kalma ile ağrı sıkça görülen şikayetlerdir.
Bu şikayetler varislerin büyüklüğü veya sayısı ile orantılı değildir.
Bayanlarda hamilelik ve menstruasyon sırasında varislerle ilgili şikayetler artar.
Hanımlarda varislere erkeklere oranla 4 kez daha fazla rastlanmaktadır.
Anatomik olarak 3 tip varis vardır:
1) Iri yeşilimtrak ana varisler.
2) Cilt altında ağ biçiminde yapılar oluşturan morumsu retiküler varisler
3) Kırmızı ipliksi varisler
Varis oluşumu:
Toplardamarlar (venler venalar) açıklığı kalbe doğru bakan kapakçıklar içerir. Bu kapakçıklar göğüs ve karın içinde öksürme hapşırma ıkınma yürüme koşma vb. sebeplerle basıncın arttığı durumlarda bu artışın uzuvlardaki toplardamarlara yansımasını engeller ve kan akımı daima kalbe doğru olur.
Kapakçıklarda herhangi bir nedenle ( Geçirilmiş flebit aşırı şişmanlık irsiyet doğumlar vb.) oluşan kaçaklar daha aşağıdaki damarlarda aşırı basınç artmasına sebep olur. Zaman içinde yüksek basınç ile normalden fazla gerilen bu damarlarda genişleme uzama ve büklümlenmeler oluşur. Bir yandan genişleyerek deforme olan bu damarlar kendi içlerindeki kapakçıklar da karşılıklı gelemediklerinden aşağıya doğru kaçaklara venöz dolaşımda iki yönlü akımlara yol açarlar. Böylece daha da aşağılara yansıyan yüksek basınç buralardaki venlerde de varislerin oluşmasına sebep olur.
TEDAVİ
1-SKLEROTERAPİ
1 mm veya daha ufak varislerin giderilmesinde kullanılan bir tekniktir. Bu yöntemde hastalıklı damarın içine çok ince bir iğne ile girilerek az miktarda damarı kurutan ilaçlar verilir. Kullanılan ilaçlar genellikle yüksek konsantrasyonlu tuzlardan oluşur (Örneğin % 25 NaCl). Bu konsantre çözeltiler hasta damarın iç cidarını bozarak damarın kapanmasına neden olurlar. Kapanan damar daha sonra vücut tarafından eritilerek yok edilir. Tedaviden sonra bazen morumsu lekeler oluşabilir ancak 3-6 hafta içinde kaybolurlar. Toplam tedavi orta derecedeki kapiller varislerde genelde herbiri 30 dk süren 3-6 seansdan oluşur. Seansları takiben istirahat etmek gerekmez kişi günlük işlerini sürdürebilir
2-FOTOTERAPİ
Photoderm Laser
Isın kullanılarak yapılan tedavilerde laser ve fotoderm uygulamasında temel prensip ışığın koyu renkli dokular tarafından emilip ısıya donüşmesi esasına dayanır. Çok güçlü foton partiküllerinden oluşan ışın huzmesi nispeten geçirgen olan cildi aşıp cilt altındaki kötü görünüşlü koyu renkli varis veya kapiller varisler tarafından tutulur. Güçlü ışık enejisi bu istenmeyen yapılarda 3/1000 saniye süre ile ısıya dönüşerek hasta damarsal yapılarda bozulmalara yol açar. Bozulan bu variköz damarlar daha sonra vücut tarafından eritilerek yok edilir.
Photoderm ve Laser tedavileri için cildin ışığa geçirgen olması gereklidir. Yaz aylarında güneşli bir havada uzunca bir yürüyüş yapmak cildinizi -- siz farkında olmasanız da -- hafifçe koyulaştırabilir. Bu tedavi edilmek istenen damarsal yapılara ulaşacak olan ışın yoğunluğunu azaltacaktır.
Solaryum veya kremle veya başka bir yoldan cildin koyulaşması ışınlı tedavileri olumsuz yönde etkiler.
Varisli damarların büyüklüğüne ve bünyenizin verdiği cevaba göre sıklıkla 1-3 seans tedavi ile sonuca varılır. Seanslardan sonra istirahat etmek gerekmez günlük işlerinize devam edebilirsiniz.
3-AMELİYAT
tip varislerin (çapı 2mm veya daha büyük) tedavisinde kanımca tek tedavi yöntemi bu varislerin cerrahi tekniklerle çıkartılmasıdır. Burada dikkat edilecek konular sağlam damarların korunması hasta damarların tamamının alınması ve ameliyat sırasında cilt ve ciltaltı dokularına azami ihtimam gösterilmesidir.
Böylelikle hasta en az travma ile ameliyattan çıkacak ve erken dönemde işinin başına dönebilecektir.
Ne yazık ki bu prensiplere dikkat edilmeyen durumlarda varis ameliyatı hasta için oldukça zahmetli nekahat dönemi uzun ve sonuçları açısından da umulanın elde edilemediği bir girişim olacaktır. Her merkezde ceşitli cerrahi branşlar tarafından kolaylıkla üstlenilen varis cerrahisi elde edilen kötü sonuçlar ve erken nükslerle haksız olarak "varis tekrarlar" kavramını oluşturmuştur.
Konuda uzmanlaşmış cerrahların dikkatli bir teknikle gerçekleştirdiği varis ameliyatlarından sonra 5 yıl içinde varisin tekrarlama olasılığı sadece %2-5 arasındadır. Diğer bir deyişle %95-98 oranında KESİN tedavi elde edilir.
---------- Post added 21.02.17 at 21:34 ----------
ABDOMİNOPLASTİ
Karın insanın dış görünümünü etkileyen estetik önemi olan bir bölgedir. Karında doğum sonrası oluşan çatlaklar karın kaslarının anatomik olarak gevşemesi sonucu karın bölgesinde dolgunluk ve sarkmalar olabilir. Abdominoplasti orta ve alt karın bölgesindeki fazla deri ve yağ dokusunun alınmasını karın duvarı kaslarının eski gerginliğine ulaşmasını sağlayıcı bir ameliyattır. Kişinin arzusuna bağlı olmak üzere abdominoplasti ameliyatı ile birlikte bel inceltme ya da liposuction ameliyatı da bir arada uygulanabilir.
Bu ameliyat için en uygun adaylar iyi bir karın şekline sahip olup diyet veya egzersizle giderilemeyen karında yağ fazlalılığı ve deri gevşekliği şikayeti olan kadın ve erkeklerdir. Abdominoplasti birkaç gebelik sonrası karın derisi ve kasları normale dönemeyecek kadar deforme olmuş kadınlar için özellikle çok yararlıdır. Deri elastikiyetinin kaybı ile birlikte bir miktar yağlanma şikayeti olan daha yaşlı hastalarda da bu ameliyat iyi sonuç vermektedir. Önemli ölçüde zayıflamayı planlayan hastalar ameliyatı ertelemelidir. Aynı zamanda gelecekte hamile kalmayı düşünen kadınların ameliyat sırasında sıkılaştırılan karın kasları gebelik ile gevşeyebileceğinden ameliyat olmak için gebelik sonrasını beklemeleri önerilir. Abdominoplasti iki şekilde yapılabilir. Sadece alt karın bölgesinde hafif derecede çatlak ve sarkma olan kişilerde mini-abdominoplasti uygulanır. Ciddi derecede çatlak ve sarkmış olan karınlarda total abdominoplasti işlemi uygulanır.
Total abdominoplasti tam teşekküllü bir hastanede genel anestezi altında yapılır ve yaklaşık 3 saat süren bir ameliyattır. Karnın alt kenarında kasığın hemen üstünden bir kalça kemiğinden diğer yandaki kalça kemiğine dek uzanan bir kesi yapılır. Göbeği çevre dokulardan serbestleştirmek için göbek çevresine ikinci bir kesi yapılır. Karın derisi tamamen kaburga kenarına kadar alttaki karın kaslarının üzerinden kaldırılır. Karın kasları bir araya getirilerek sağlamlaştırılır böylece daha sıkı bir karın duvarı ve daha ince bir bel hattı elde edilir. Karın üzerinden kaldırılan deri aşağıya doğru gerilir ve fazla deri kesilerek alınır. Gerdirilen karın derisinde göbek için yeni bir delik açılarak sapıyla serbestleştirilmiş olan göbek buraya yerleştirilip dikilir. Sonuçta kesi hatları dikilir; pansuman örtüleri ile örtülür ve toplanabilecek fazla sıvıyı boşaltmak için yara bölgesine geçici bir ince tüp yerleştirilebilir.
Mini-abdominoplastide deri sadece kesi hattı ile göbek deliği arasındaki bölgede kaldırılır. Deri aşağıya doğru çekilir göbek deliğinde yer değişimi olmadan fazla deri kesilip atılır kesi hattı dikilir.
Hastanın durumuna göre 1-3 gün hastane bakımı gerektirir. Hasta ameliyatın ertesi günü bir kişinin yardımını alarak ayağa kalkıp yürümeye başlayabilir 3-4 gün sonra yardımsız ancak ağır hareketler ile yürüyebilir. İlk hafta içinde karın bölgesine yük binecek hareketlerden uzak kalınması gerekir. Kişinin kendisini iyi hissetmesi halinde 7-14 günlük ev istirahatını takiben ofis ortamında masa başı işlerini yapabilir. İlk 2 hafta korse ya da bandaj uygulaması önerilir. Spor ve egzersizlere 1 ay sonra hafif olarak başlanabilir. Mini-abdominoplasti total abdominoplasti ameliyatı kadar geniş bir bölgeye uygulanmaz. Bu nedenle ameliyat süresi ve ameliyat sonrası iyileşme süresi yarı yarıya daha kısadır.
karındaki fazlalık dokuların çıkarılmasının yanı sıra göbek bölgesinin doğal kıvrımları da orijinaline uygun bir şekilde oluşturulur. Derideki ameliyat izi bikini ya da iç çamaşırın içinde kalacak şekilde tasarlanır. Ameliyat gizli dikişler ile tamamlanır deri yüzeyinde dikiş olmaz. Ameliyat izleri ilk aylarda kırmızı renkli ve oldukça belirgindir. Bu izlerin rengi aylar içinde soluklaşarak normal deri rengine yaklaşır ve belirginliği azalır. Arzu edilmeyen gerginliğe bağlı olarak ortaya çıkabilen kötü izler lokal anestezi altında revizyon yapılarak düzeltilebilir.
Abdominoplasti uygulamasının hemen ardından karın bölgesinin görünümünde son derece çarpıcı bir düzelme dikkati çeker yaşam kalitesinde ciddi bir artış izlenir. Abdominoplasti sadece karın bölgesindeki fazla ve sarkmış dokulardan kurtulmanızı sağlamakla kalmaz kendinize olan güveninizi de arttırıcı niteliktedir.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|