En yaygın şekilde Nakşibendiyye tarikatında uygulanan rabıtanın insan psikolojisi açısından büyük önemi vardır. Râbıta, bir bakıma müridin, cismen beraber olmadıkları anlarda da ruhen mürşidin huzurunda olmasını ve böylece mürşidin manevî otoritesinin devamlılığını temin eden bir vasıta durumundadır. Bilhassa müptedi saliklerde râbıtanın önemli bir otokontrol vazifesi gördüğü ve bu yönüyle çok faydalı olduğu kabul edilmiştir. Mürid şeyhine râbıta etmekle, onun vasıtasıyla Resulullah’a, O’nun vasıtasıyla da Hak Teâlâ’ya râbıta etmiş olmaktadır. Râbıta konusunda müstakil bir eser yazan Abdülhakim Arvasi, doğrudan doğruya Allah’tan feyz alıp istifade etmeye muktedir olamayan salikin râbıtaya ihtiyacı olduğunu, Allah’tan doğrudan feyz alma kudretini kazandıktan sonra da râbıtayı terk etmesinin vacib olduğunu söyler. İmam-ı Rabbani de salikin kemâle ermesinde râbıtanın zikirden daha faydalı olduğuna işaret etmiştir. Râbıta sebebiyle, Arabistan’da ve bilhassa Mağrip bölgesinde dervişlere murabıt”, tekkelere de “ribât” (bağlanacak yer) denmektedir. Rabıta gerek müridin manevi mertebesine gerekse yapılış şekline göre değişik özellikler arz eder.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|