Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Diyet ve Dengeli Beslenme
Tekil Mesaj gösterimi
  #22  
Alt 21.02.17, 20:42
SiLence SiLence isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,489
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

E-MAILLE DERTLERINIZI PAYLASIN


Derdini elektronik posta ile paylaşanlar psikolojik olarak rahatlayabiliyor.

ABD’de Teksas Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada sorunlarını ve yaşadıkları sıkıntıları elektronik posta yoluyla arkadaşlarıyla paylaşabilenlerin psikolojik olarak rahatladıkları ortaya çıktı.

Öğrenciler arasında yapılan araştırmada sorunlarını elektronik posta yoluyla yakınlarına ve arkadaşlarına bildirenler elektronik posta yazışmalarında rutin konulara yer veren deneklere göre psikolojik olarak daha sağlıklı bulundu.

Dr. William Grazino duygusal sıkıntılar içinde olan deneklerin elektronik posta yoluyla dertleşmeleri sonucunda birkaç haftada sağlıklarına kavuşabildiklerini belirtti. Özellikle farklı yollar kullanarak dertleşebilenlerin ruh sağlıklarını daha kolay kontrol edebildiklerini kaydeden uzmanlar internet teknolojisinin bu açıdan eşsiz bir kaynak olduğunu ifade ettiler.

Araştırmadan önce sorunları nedeniyle derslerinde başarısız olan öğrencilerin sorunlarını elektronik posta yoluyla paylaşmalarından sonra yeniden başarılı oldukları gözlendi.

150 öğrenci arasında yapılan araştırma genişletilerek 500 denek üzerinde tekrarlanacak. Elektronik mesajın rahat ortamlarda yazılabildiğini hatırlatan uzmanlar aynı anda birkaç kişi ile yazışabilmenin daha da olumlu sonuç verebileceğini söylediler.

Araştırma sonucu Amerikan Psikoloji kuruluşu tarafından Ağustos ayında Chicago’da yapılacak genel kurulda açıklanacak.

---------- Post added 21.02.17 at 21:12 ----------

ECZA DOLABI


Her evde ve işyerinde içinde gerekli alet ve ilaçların bulunduğu bir ecza dolabı olmalıdır. Evde ecza dolabının bulunması doktor çağrıldığı zaman oldukça yararlı olabilir.
Ancak ecza dolaplarının birtakım özelliklere sahip olması ve sürekli olarak mevcut ilaçların kontrol edilerek sağlık riski oluşturmaması sağlanmalıdır.

Ecza dolabı üzerine genel bilgiler:

Ecza dolabı kilitlenebilen cinsten olmalı ve serin kuru bir yerde çocukların kolaylıkla uzanamayacakları yükseklikte duvara asılmalıdır. Ecza dolabının içi düzenli olmalı; aranılan ilaç kolayca bulunabilmelidir.

Bir ecza dolabında bulunması yararlı olan şeyler şunlardır:

Hasta tedavisi için gerekli araç-gereçler: Derece küçük bir makas pens damlalık muşamba termofor lavaj için gerekli araç-gereç çengelli iğne.

Sargı araç-gereçleri: Çeşitli sargı bezleri bantlar çeşitli ölçülerde gaz bezi pamuk flaster kan durdurmak için kullanılan turnikeler üçgen şeklinde sargı bezleri.

Dıştan kullanılacak ilaçlar: Batikon veya zefiran gibi dezenfektan maddeler 70 derecelik alkol dezenfekte için ilaçlar oksijenli su çeşitli merhemler talk pudrası vb.

Diğer ilaçlar: Ağrı kesici ilaçlar sakarin karın ve mide gazları için ilaç müshil sülfamitler vb.

Hastalık döneminden artan ilaçlar ecza dolabına KONMAMALIDIR çünkü bu ilaçlar bir süre sonra özelliklerini ve etkilerini yitirirler.

Bozulmuş ilaçlarda görülen belirtiler:

Tozlar - Topaklanma.

Tabletler - Renk değişimi ve kırılma.

Drajeler - Şekerli kabukta dökülme.

Sıvı ilaçlar - Tortu birikimi.

Merhemler - Kuruma koku küf.

Ölçüler Ve Miktarlar

Sıvı maddeler için:
1 su bardağı: 200 gr.
1 fincan: 150 gr.
1 şarap bardağı: 100 gr.
1 likör kadehi: 20 gr.
1 çorba kaşığı: 15 gr.
1 tatlı kaşığı: 10 gr.
1 çay kaşığı: 5 gr.
Şuruplarda yukarıda belirtilen ölçülerin 15 misli alınır.

Toz maddeler için:
1 dolu çorba kaşığı: 10 gr.
1 dolu çay kaşığı: 3 gr.
1 silme çay kaşığı: 15 gr.
1 dolu çay kaşığı tuz: 6 gr.
1 silme çay kaşığı tuz: 3 gr.
1 bıçak ucu: 05-1 gr.

1 gr. sıvıdaki damla sayısı:
Sıvılar: 20 damla
bitki suları: 40 damla
yağlı sıvılar: 50 damla
tentürdiyot ve ispirto: 60 damla
eter: 80 damla.

---------- Post added 21.02.17 at 21:12 ----------

EGZERSIZ SECIMI VE UYGULAMA

Amaç organizmayı bir yarışmaya hazırlamak değil egzersizin organizmanın sistemlerine (dolaşım-solunum kas bağışıklık) olumlu katkılarını sağlamak olmalıdır. Bunun için aerobi ortamdaki egzersizler düşünülmelidir. Yürüyüş düşük-orta şiddetli koşular en ideal olan çalışmalardır. Fakat önemli olan çalışmanın şiddetini (tempo) ve süresini ayarlamaktır.

Genel olarak bu tür çalışmalar tamamen görsel ve seçilen model çalışmalara dayanmaktadır. Yani sağlık için egzersiz yapan bireylerin % 90 ı ya da fazlası bilimsel ve sistematik bir program uygulamamaktadır. Görsel bilgilere dayanarak yapılan çalışmalar istenilen hedefi yakalayamaz. Unutulmaması gereken en önemli şey; her bireyin tüm fiziksel ve fizyolojik özellikleri dolayısıyla kapasiteleri farklıdır. Bunun için antrenman yükleri de farklı olacaktır.

Antrenman programlarına başlamadan önce hekiminize baş vurarak genel bir sağlık kontrolünden geçmeniz gerekir. Özellikle efor testi yaptırmanız gereklidir. Bu test sonucu eforlara direncinizi dolayısıyla kapasitenize uygun antrenman programlarını elde edebilirsiniz.

Çalışma şiddetinin tayini; en önemli problem çalışma şiddetinin tayinidir. Şayet düşük şiddette çalışırsanız bir gelişim sağlayamazsınız yüksek şiddette çalışırsanız yaralanma riskiniz vardır üstelik istenilen olumlu etkileri elde edemezsiniz.

Çalışma şiddetinin tayini kesin yöntemler ile bireyin maksimal oksijen kullanma kapasitesi (max.VO2) ölçülerek laboratuarda gerçekleştirilebilir. Fakat basit ve yaklaşık olarak çalışma şiddetini tayin için; maksimal kardiyak frekans (nabız) yüzdesini alarak efor şiddeti ayarlanabilir.

Bunun için önce maksimal kardiyak frekans tespit edilir (yani kalbinizin dakikada vurum yapabileceği en yüksek değer). Bu değeri bulmak için 220 sabit sayısından "yıl" olarak "yaş" çıkarılır.

Örnek: şayet 40 yaşında iseniz; 220-40= 180 sizin maksimal kardiyak frekansınızdır.

Aerobik kapasitenizi geliştirmek için maksimal kardiyak frekansınızın % 60-90 ı arası bölgede antrenman yapmanız gerekir. Öyleyse aerobik antrenmanınız 108 ile 162 nabız arasında bir bölgede gerçekleşmelidir.

Şayet yeni başlıyor iseniz en iyisi bu aralığın alt sınırından (maksimal kardiyak frekansınızın %60-70) başlamak gerekir. Antrenmanların ilerlemesi sonrası ne kadar form kazanırsanız o kadar daha yüksek yüzde ile çalışabilirsiniz.

Nabız alımı; bir dakikalık nabız sayısı rehber olarak alınır. En iyi yöntem özel amaçlı Polar saatler dir. Fakat boynun iki yanındaki karotis (şah damarı) damarların biri üzerine tek taraflı olarak orta ve yüzük parmak birleştirilerek hafifçe bastırılır 15 saniye nabız sayılır 4 ile çarpılarak çalışma nabzı bulunur.

Bu yöntemin yanında çalışma şiddetini tayin için "solunum yöntemi" "aerobi egzersiz" bölümünde açıklanmıştır.

Antrenmanın sıklığı:

Başlangıçta çalışmayı kısa bir süre uygulayınız asla kendinizi zorlamayınız. 5 dakika koştukdan sonra dinlenin. Elbetteki çalışma öncesi ısınmayı unutmuyorsunuz. Antrenman süresini önce 1 sonra 2 sonra 3 km koşabilmek için düzenli olarak ayarlayınız. Soluk soluğa kalmadan ılımlı tempoda koşmayı unutmayınız. Şayet iyi bir düzeye gelirseniz koşarken arkadaşlarınız ile sohbet edebilirsiniz.

Bir kaç ay antrenmanın sonunda yorulmadan kas ağrıları olmadan önemli mesafelere ulaşabilirsiniz (10 km). Haftada 3 antrenman seansı idealdir. Haftanın bir günü 15 km koşmaktansa 3 kere 5 km koşmak daha iyidir. Bir seanslık 15 km koşu kalbi ve tendonları daha fazla zorlar lokmaları küçülterek almanın sindirimi daha kolay olacağı gibi çalışma yükünü de dilimlere bölmek organizmanın yüklenmeyi sindirmesi bakımından daha uygun olacaktır. Ayrıca bu koşular günün ayni saatlerinde gerçekleştirilmelidir form durumunuz ilerledikçe haftada 4-5 seans düzenleyebilirsiniz. Koşu esnasında baş öne eğik olmamalıdır.

Şayet yürüyüş düşünülüyor ise her gün en az bir saat yapılmalıdır. Koşular maksimal kalp atım hızınızın altında olalıdır 20 ya da 30 dakika yeterlidir. Şayet bazı kurallara uyarsanız yaşınız ilerlemiş olsada uzun süre koşabilirsiniz.

Kalp-damar sisteminin antrenmanı devam eden bir süreçtir ve sabırlı olarak kuvvetlendirilmesi gerekir.

---------- Post added 21.02.17 at 21:13 ----------

EGZERSIZ VE BAGISIKLIK SISTEMI (iMMUN SISTEM)


Egzersiz ve immünoloji alanındaki hızlı gelişmeler spor bilimi tıp immünoloji fizyoloji ve davranış bilimlerinde görevli bilim adamlarının ilgilerini çekmiştir. Spora bağlı immün cevap konusundaki ilgi birçok sebepten dolayı oluşmuştur. Birincisi; antrenörler ve kulüp hekimlerinin antrenman ve müsabaka esnasında sporcularını sağlıklı bir şekilde tutma istemeleridir. İkinci olarak egzersiz ve bağışıklık konusuna ilgi toplumun sağlıklı gelişim amacıyla doğan ilgiden de kaynaklanır. Düzenli orta düzeyde (ılımlı) yüklenmelerin kalp hastalığı şişmanlık insüline bağlı olmayan diabet yüksek tansiyon ve osteoporoz gibi hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde ayrıca vücut ağırlığının kontrolü ve organizmanın strese karşı direncini artırmada önemli rol oynadığı ispatlanmıştır. Araştırmacılar şimdi çalışmalarını yaşam tarzına bağlı etken taşıyan hastalıklar (kanser gibi) üzerine yoğunlaştırmışlardır ve düzenli spor yapan kişilerin daha düşük kanser insidansların rastlandığına dair tahminler vardır.

Egzersiz kanser ve AIDS gibi belirli hastalıklarda ek tedavi olarak reçete edilmeye başlanılmıştır. Kanser ve AIDS de bağışıklık sisteminin hastalıkla doğrudan ilgili olması nedeniyle bilim adamları hastalık gelişimi üzerine etkilerini öğrenebilmek için yüklenmeye bağlı immün cevabı araştırmaktadırlar

Yaşam tarzı faktörleri immün sistemi güçlendirmek yada zayıflatmak yönünden etkileşebilir. Diyet stres ve fiziksel aktivite bu faktörleri oluşturur. Yetersiz beslenme ve uygun besinlerin eksikliği immün sistemi zayıflatabilir. Şayet yaşlı ve yalnız yaşıyor iseniz yalnız yemek yiyorsanız diyetinizde meyve ve sebzeler dengeli olarak yer almalıdır.

Vitamin veya bazı minerallerin aşırı alımı grip ya da soğuk algınlığına karşı koruyucu etkiye sahip olduğu kesin olarak kanıtlanmış değildir. Ancak soğuk algınlığı esnasında vit-C alımının hastalığın şiddetini azaltabileceği ya da gidişatını kısaltabileceği konusunda bazı kanıtlar vardır.

Egzersiz ve Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu (ÜSYE)

Ilımlı egzersizde; epidemiyolojik klinik ve deneysel çalışmaların hepsinde üst solunum yolu enfeksiyonu sıklığının azaldığı gösterilmiştir. 15 haftalık bir yürüyüş egzersizinde deney grubu kadınlarda anlamlı üst solunum yolu enfeksiyonu azalması saptanmıştır. Ağır egzersizde ÜSYE artışı gözlenmiştir. Burada istenilen orta dereceli kronik egzersizdir.

Sedanterde (durağan yaşayanlar) ÜSYE belirli bir düzeyde iken kronik orta dereceli egzersizde azalır ağır egzersizde ise çok artar. En azından bu sebepten dolayı egzersiz ve immün sistem önemlidir. ÜSYE birçok iş gücü para zaman kaybına neden olduğu gibi ağır durumlara geçişlerde can kaybı yaratabilir.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147