Şimdi bilindiği üzere Ehl-i Beyt (Şia) mektebine göre İmamların mâsum olduğu inancı, II. (VIII.) yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmıştır. Bu inanç İbn Bâbeveyh (ö. 381/991), Şeyh Müfîd (ö. 413/1022) ve Şerîf el-Murtazâ (ö. 436/1044) gibi Şîa ulemâsı tarafından geliştirilerek on dört mâsumun imâmet makamına geçmeden önce veya geçtikten sonra yanlışlıkla da olsa herhangi bir günah işlemelerinin imkânsız olduğu sonucuna varılmıştır. Sünni mektepte ise peygamberler dışında birilerine yöneltilen bu masumiyet iddiasının yanlışlığı hep vurgulanmıştır. Şöyle bir soru sorayım herhangi bir tarikat şeyhi yahut bir başkasının şahsında fiilen tezahür eden böylesi bir yaklaşımın Şia’daki masum imam anlayışından ne farkı vardır. Merhum hakkında şu kitapta enteresan bilgiler mevcuttur ‘’ Dr. Fazıl Küçük ve Şeyh Nazım Kıbrısi Kağıt Kapak – 1 Ocak 2015 Hüseyin Mehmed Ateşin (Eser Sahibi)’’
Gelelim sigara mevzuuna İnsan sağlığı üzerindeki etkileri bu olan sigarayı içmenin hükmü konusunda, cihan-şümul bir din olan İslâm’ın bir çözüm getirmesi gerekir. Asr-ı saadette afyon da bilinmiyordu. Sonraki fakihler afyonun uyuşturucu niteliğine bakarak onu şaraba kıyas ettiler ve caiz olmadığını söylediler. Önceki asırlardaki fakihlerin çoğu, hakkında âyet ve hadis bulunmaması nedeniyle “eşyada asıl olan mübahlıktır” kuralınca sigarayı mübah saydılar. Hatta bazı Şafii bilginleri “kadın sigara tiryakisi ise sigara masrafı da nafaka kapsamına girer.” demişlerdir. Sigaranın zararsız olduğunu söylemek artık bilim ve tıp bakımından imkânsız olduğuna göre, bunun dinî yasaklar kapsamı dışında düşünülmesi uygun olmaz. İslâm’da “iyi ve temiz olan şeylerin (tayyibât) helâl, pis olan şeylerin (habâis) de haram kılınması” ilkesi benimsenmiştir. Bu konuda, “O peygamber onlara iyiliği emreder, kötülükten meneder, onlara temiz olan şeyleri (tayyibât) helâl, pis olan şeyleri (habâis) de haram kılar.” ( Araf Suresi 157) âyeti dikkat çekicidir. Meydana getirdiği zararlar göz önünde bulundurularak sigaranın “habâis” kapsamında düşünülmesi gerekir. Nitekim Hicaz bölgesinde sigara yasağı bildiren afiş ve ilânlarda yukarıdaki ayetin son bölümünün delil olarak zikredildiği görülür. Yine, “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız…” ayetiyle, “Ne doğrudan zarar verme ne de zarara karşılık zarar verme vardır.” hadisi, kendimize de çevremize zarar vermemeyi bildirmektedir. Diğer yandan sigara bağımlısının yaptığı harcamanın israf kapsamına girdiğinde de şüphe yoktur. “Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz.” Başka bir açıdan bakıldığında ise aile reisi bir erkeğin bakmakla yükümlü olduğu eş, çocuklar ve diğer muhtaç hısımlarının nafakasını aksatacak şekilde sigaraya para vermesi hem dinî hem de insanî ve ahlâkî açıdan kabul edilemez bir durumdur. Sonuç olarak, bugün sigaranın insan bedenine ve çevreye verdiği zarar dikkate alındığında bunun keraheti açıkça görülür. Sigara içmesinin sağlığına zararlı olacağı, doktor tarafından bildirilen kimselerle, yoksul olup aile fertlerinin nafakasından keserek sigara içenler hakkında ise haramlık ifade edebileceğini söyleyen alimler mevcuttur.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|