İnşallah yanlış anlaşılmaz; bir meseleden söz edeyim: Cuma vaazını bir camide dinliyorum, imam efendi toplam yirmi dakika konuşabiliyor zaten. Üç hafta önce bir imam, vaazda dört defa Yunus Emre’den dize okudu. İki de Mehmet Akif’ten. Ayet duymadım ama! Yunus Emre’yi sevmeyen biri değilim, Akif’i de cihat şuurundan dolayı seviyorum. Okuduğu dizeler de çok güzeldi. Ama Allah’ın kitabından daha tesirli bir Yunus Emre’miz olmaması lazım. Bu dinin hizmetini yaptığını ve bundan maaş aldığını bilen insanlar, Allah’ın kitabından aktarım ne kadar yaptıklarını, belli ayetleri nesillere ne kadar aşıladıklarını iyi düşünmek zorundadırlar. Hepimizin fakültede tefsir görecek hâlimiz yok. Ama 75 milyonun belki 20 milyonu cuma namazı kılıyor ve hocayı dinliyor. Bir imama demiştim ki: “Cuma hutbesinde ayet okudunuz, kaç satırdı bu ayet, bir bakabilir miyim?” Onun hutbe kâğıdında on iki satırdı. Ben size bunu bir daha okuyayım, üç kelime tekrar edin bundan bakalım. Bize yazılı geliyor bunlar ama, dedi. Ama ben size bir vatandaş olarak söyledim, siz de bunu gidip müftülüğe söyleyin ve ikaz edin. Kısa ayetler kullanın. Efendimiz Aleyhisselam, beş satırlık bir ayetin iki kelimesini zikrediyor hadiste mesela. Tamamını okumuyor. İnsanların aklında kelime kalacaksa kelime, satır kalacaksa satır hassasiyeti yaparak çocuklarımıza, öğretmenlerimiz talebelerine, hocalarımız cemaatine aşılamalıdır Kur’an’ı.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|