PANİK BOZUKLUKTA RİSK FAKTÖRLERİ (Kimler paniğe daha yatkın?)
-Birinci derece akrabalarında panik ya da başka anksiyete bozukluğu olanlar.
-Sıkıntılı telaşlı aceleci mükemmeliyetçi insanlar.
-Düşünce ve duyguların yeterince dışarıya yansıtamayan "içsel insanlar."
-Alkol yada başka bağımlılık yapabilen maddelere yatkınlık ve bağımlılık
-Geçmişinde panik atak diğer anksiyete bozukluklarından bir rahatsızlık ya da depresyon geçirmiş olmak.
-Sürekli baskı altında olmak engellenmek yada kendi kendini baskılamak.
-Sosyal fobik kaçıngan kişilik yapıları
-Sürekli "verici" davranma "iyilik meleği"gibi davranma "hayır" diyememe.
-Öfkesini kızgınlığı dışarıya yansıtamayan insanlar
-Dürtülerini sürekli bastıran insanlar -Cinselliği baskılamak cinsel tatminsizlik ve yoğun bilinç dışı aldatma dürtüleri ve gizli homoseksüel eğilimleri olanlar.
-Aşırı hırslı sürekli başarı ile beslenen başarısızlıklarda kendisini suçlayan yapı..
NEREYE KADAR PANİK? (Paniğin seyri gidişatı)
Panik bozukluk en çok 30'lu yaşlarda ortaya çıkar. Az sayıda çocuklukta başlar. 45 yaşında başlaması olağan değildir... Gidişatı kişiden kişiye değiştiği gibi aynı kişide bile belirtiler değişebilir. Uzun süreli izleme çalışmalarında % 40'nın belirtilerden arındığı yaklaşık % 50'sinin belirtilerinin çok hafiflediği ve yaşamlarını engellemediği saptanmıştır. % 10-20 arası belirtilerin iniş-çıkışlarla devam ettiği görülmüştür.
PANİK BOZUKLUKTA TEDAVİ
Panik atak kesinlikle kontrol altına alınabilir.
Tedavide Temel ilkeler şunlardır:
1-Panik atakları ortadan kaldırmak
2-Sürekli atak yaşayacağım diye bunaltı kaygı yaşamayı önlemek.
3-Panik atak korkusuyla yapılmayan davranışların yapılır hale gelmesi (tek başına yola çıkabilmek kapalı mekanlara girebilmek yalnız kalabilmek gibi... )
4-Panikle birlikte görülebilen diğer bedensel ve psikolojik sorunları gidermek
5-Zamanla paniği önemsemeyecek ve unutacak seviyeye gelmek
6-Panikten dolayı bozulan aile iş-sosyal yaşamın eskisi gibi normalleşmesi.
7-Hiçbir panik belirtisi ve davranışı olmadığı halde tedaviye bir süre daha devam ettirmek.
Hasta-hekim arasında çok iyi bir iletişim olmalıdır. Hasta hekimine her an ulaşmalıdır.
Tedavide kullanılan ana ilaçlar antidepresanlardır. Yardımcı olarak; sakinleştiriciler yatıştırıcılar bedensel belirtileri önleyen ilaçlar kullanılır.
Antidepresanların bir kısmı eski kuşak ilaçlardır. (Anafranil tofranil ludiomil insidon laroxyl tolvon... gibi )
Yeni kuşak ilaçlar (efexör seroxat cipram remeron prozac lustral serzone faverin gibi.. )
Bu ilaçların bir kısmı paniği tedavi eder. Hekimin yaptığı muayene ve tecrübesi sonuca en uygun ilaç seçilir. Bir ilaç her hasta da aynı sonucu vermeyebilir.
İlaçların bir kısmı (eski kuşak) başlangıçta belirtileri arttırabilir ağız kuruluğu sıcaklık hissi terleme kiloartışı kabızlık cinsel problemler yapabilir. Yeni kuşakta bulantı titreme cinsel problemler kilo artışı gibi yan etkileri olabilir. Bunlar kalıcı değildir. Bir süre sonra azalabilirler.
Panik bozuklukta ilaç tedavisinin en aşağı bir buçuk yıl olması gerekir.
-Hekim önerisi dışında kesinlikle ilaç almamak gerekir.
-Panik belirtileri düzelir düzelmez ilaçları ne azaltmak nede kesmek gerekir. Yoksa kısa sürede tekrarlar.
-Yardımcı ilaçlar yeşil reçeteye tabi olanlar (Xanax diazem nervium benzeri ilaçlar.)
Ve bazı kalp-tansiyon ve mide ilaçlarıdır. Bunların kısa süreli kullanılması gerekir.
-Başka hastalıklarınız nedeniyle ilaç alacaksanız doktorunuza danışın.
-ilaçlar zamanla iştahınızı arttırır. Özellikle -tatlıya- karşı dayanılmaz istek olur. Bunun için tedbir alın bol su için meyve ağırlıklı beslenin.
İlaç tedavisi dışında -bilişsel davranışsal terapi'nin panikte iyi sonuç verdiği bilinmektedir.
Burada kişinin bedensel belirtileri algılama ve onlara "kötü anlamlar yükleme" olayı anlatılır.
Düşünce beden ve belirtilerin ilişkisi; belirtilerini-düşünceyi nasıl etkilediği konuşulur. Yani önce hastalığın nasıl oluştuğu belirtilerinin anlamını ne olduğu ve nelere yol açamayacağı anlatılır. Daha sonra kaçınma davranışlarının nasıl yok edileceğini geçilir. Bunları mutlaka bir terapistle birlikte yürütmek gerekir.
Terapiye istekli ve azimli olduktan sonra bir ayla üç ay arasında epey yol alınır.
-Panikli olmak bir "kader" olmamalı.
-Paniğin süresi ne kadar olursa olsun tedavi edilebilir. Yirmi otuz yıllık panikleri Depam'da çok tedavi ettiğimizi belirtmek isterim.
PANİK ATAKTA EN ÇOK SORULAN SORULAR ve CEVAPLARI:
-Panik atak kalp krizine yol açar mı?
HAYIR
-Panik felce yol açar mı?
HAYIR
-Panik anında ölebilir miyim?
HAYIR
-Panik anında kendimi kontrolümü yitirir kendime ve çevreme zarar verebilir miyim?
HAYIR
-Panik atak bayılmaya sebep olur mu?
HAYIR
-Deliliğe yol açar mı?
HAYIR
-Uçakta panik atak gelirse ölür müyüm?
HAYIR
-Tedavisi var mıdır?
EVET
- İlaç beyni nasıl etkiler düşünceyi ve davranışı nasıl değiştirir...?
Beyindeki "alarm" sistemindeki hassasiyeti giderir. Bozulan dengeleri düzenleyerek aşırı bedensel duyum ve belirtileri yok eder. Aklımız beynimizden uzaklaşmaya başlar ve yaşamın diğer yanlarını tekrar görmeye algılamaya başlarız. Zamanla paniği unutur hale geliriz.
-Panik Tekrarlar mı?
Biyolojik Sosyo-kültürel-ekonomik ve psikolojik şartlar müsaitse her hastalık gibi panikte tekrarlayabilir. Fakat ciddi uzun süreli bir tedavi ile tekrar riski azalır. Ayrıca tekrarlayacaksa çok hafif tekrarlar. Kontrol edilebilir seviyede olur. Bazen doktora bile ihtiyaç duyulmaz. Tedavide paniği kontrol altına almak ve onu tanımak ne yapıp-yapamayacağını bilmek önemlidir.
-Panik şizofreniye çevirir mi?
HAYIR
-Alkol alarak paniği yenebilir miyim?
HAYIR (zamanla artar ve bağımlılık gelişir)
-Kendimi dine inanca versem geçer mi ?
Paniğin inançsızlık ve ibadetsizlikle ilgisi yoktur. "İnançlı" insanlarda da panik yaşanır.
-Yanımda ilaç adres ve telefonlar su bisküvi tansiyon aleti vs.. taşıyorum. Olmayınca yola çıkamıyorum bir şey olur mu?
Bağlanma garantiye alma ihtiyacından yola çıkıyorsunuz. Tedavi ile yavaş yavaş bu bağlanma nesnelerinden kurtulmak özgür ve özgüvene dayalı "sahaya" çıkmanız mümkündür.
-Spor paniği arttırır mı?
HAYIR (faydası vardır)
-Sex yapabilir miyim ?
EVET
-Panik geldiğinde acile gideyim mi?
HAYIR (Daha önceki nöbetler nasıl geçtiyse bu nöbette geçecek)
-Panik depresyonla beraber olur mu?
EVET
-Panik anında boğazım düğümleniyor tıkanıyorum. Nefessiz kalıp ölebilirmiyim.
HAYIR
-İlaçla beraber alkol alınır mı?
Çoğunlukla HAYIR fakat doktorunuza danışmakta yarar var...
-İlaçlar bağımlılık yapar mı? Hayat boyu kullanmam gerekir mi?
HAYIR
-Panikten dolayı işimi değiştirip veya bırakayım mı?
HAYIR Kesinlikle işinizi bırakmayın ve değiştirmeyin.
-İlaçlar yiyecekler içecekler boğazımı tıkar mı? Boğulur muyum?
HAYIR
-Bana büyü yapılmış veya 'cin' çarpmış olabilir mi?
Paniğin bunlarla hiçbir ilişkisi yoktur kesinlikle hocalara büyücülere medyumlara biyoenerjiyle uğraşanlara gitmeyin.
ÖNERİLER
1-Hastalık hakkında doktorunuzdan ve yayınlardan çok iyi bilgi alın.
Temel Kural: "Düşmanını Tanı"
Sana ne yapıp ne yapamayacağını bil!
2-Dahili fiziksel muayeneler ve tahlillerde hiçbir şey yoksa; bir daha tahlil yaptırmayın ve dahili muayeneye gitmeyin.
3-Her hastanın tedavi süresi onun kişiliğine durumuna bağlı olduğundan tedavi süresini bilin ve bu süreyi en verimli bir şekilde kullanın.
4-Yakınlarınızıda doktorla görüştürün. Hastalığın sizin elinizde ve iradenizde olmadığını öğrensinler ve size "yüklenmesinler"
5-Umudunuzu ve kendinize olan güveninizi hiçbir zaman yitirmeyin. "Başaracağım bu hastalığı yeneceğim ve yaşama sımsıkı sarılacağım. Kendime inanıyorum ve güveniyorum!"
Telkinini sık sık yenileyin.
6-Mümkünse her gün yarım saat yürüyüş yapın.
7-Her gün duş alın.
8-Yüzme imkanınız varsa yüzün.
9-Yılda iki kez tatil yapın.
10-Çözemediğiniz ve sizinle direkt ilişkisi olmayan sorunlarda üzülmeyin. "Kulak arkası edin."
11-Kahve koyu çay kolalı içeceklerden uzak durun.
12-Midenizi tıka basa doldurmayın uzun süre aç kalmayın.
13-Sizin gibi panik yaşayan insanlarla bir araya gelin. Sosyal-kültürel faaliyetlerde bulunun.
14-Panik krizini hissettiğiniz an dikkatinizi başka yere vermeye çalışın.
15-Nefes egzersizleri yapın (Derin nefes alıp içinizde tutun ona kadar sayın ve ağzınızdan üfler gibi yavaş yavaş verin)
16-Her gün gevşeme (relaksasyon) egzersizleri yapın. Bütün vücut kaslarınızı kasıp sonra gevşetin.
17-Sex yaşamınızı canlandırın fanteziler üretin.
HASTA YAKINLARI NE YAPMALI? HASTAYA NASIL DAVRANMALI?
-“Bir şeyin yok evham yapıyorsun her şey senin elinde†lafını etmemek.
-Paniğin kişinin kontrolünün dışında olduğunu bilmek ve onu anlamak.
-Fiziksel muayene ve tetiklerde bir şey saptanmayınca hemen psikiyatrist’ e başvuruyu sağlamak.
-Onu eleştirmeyin küçük düşürücü yada zorlayıcı davranışlarda bulunmayın.
-Hastalık kontrol altında olana kadar ona destek olan ve psikiyatrist direktiflerini uygulamada ona yardımcı olun.
-Hastayı zorlayarak korktuğu durumlarla yüz yüze getirmeyin.Örneğinseyahate yollamak asansöre bindirmekkalabalık alışveriş merkezine sokmak gibi...
-Kendi kaygı ve korkularınızı iyileşene kadar ona yansıtmayın.Çünkü panikli insan hastalıkacıkederfelaket haberlerinden olumsuz etkilenir.
-Hastanız evhamlı yapıdaysa bir sefer iyi bir fiziksel muayeneden geçirtin. Ayrıntılı Çek-Ap yaptırın .Paniği açıklayan fiziksel bir neden yoksa bir daha fiziksel işlemlere baş vurmayın.Hastanızın psikolojisini bilmeyen bazı hekimler muğlak konuşarak hastanın paniğini artırabilir.
-Hastanın yanında sağlık haberlerini okumayınfalan kalpten gitmişfilan aklını oynatmış şeklinde kesinlikle konuşmayın.
-"Yeter artık bir an önce iyileş bizde bıktık usandık" demeyin!
-Hastanızın rol yaptığını naza çektiğini sakın düşünmeyin ve telaffuz etmeyin.
-“ Ne var canım bir gün ölmeyecekmiyiz ölümden bu kadar korkulur mu “ demeyin bu korku klasik ölüm korkusundan farklı ve şiddetlidir. Büyük konuşmayın ve hastanızın “İnşallah başına gelirde beni anlarsın†beduuasın almayın.
-Hastanıza “Senin için ne yapayım nasıl yardımcı olayım “ diye sorun. Onu mutlaka can kulağıyla dinleyin ve anlamaya çalışın.
-Şunu unutmayınki panikli insanlar yaşama çok bağlıdırlar. Kendi kendilerine acı çektirmek isterlermi?
-Paniğin dini inanç eksikliği iman zaafı olmadığını bilin.Dindar insanda ülser olduğu gibi panik atak da yaşayabilir.
-Hastanızın doktorundan aldığınız bilgi ve direktiflerle hareket edin.
-Sabırlı olun panik atak mutlaka kontrol altına alınanbir durumdur.
---------- Post added 20.02.17 at 09:54 ----------
Paranoid kişilik
Aşağıdakilerden en az dördünün olduğu genç erişkinlik döneminde başlayan başkalarının davranışlarını kotu niyetli şeklinde yorumlayıp devamlı olarak güvensizlik ve kuşku duyma halidir.
1-Yeterli bir temele dayanmaksızın başkalarının kendisini sömürdüğünden aldattığından ya da kendisine zarar verdiğinden kuşkulanır.
2-Dostlarının ya da is arkadaşlarının kendisine olan bağlılığı ya da güvenilirliği üzerine yersiz kuşkuları vardır.
3-Söylediklerinin kendisine karsı kotu niyetle kullanılacağından yersiz yere korktuğundan dolayı sır vermek istemez.
4-Sıradan sözlerden ya da olaylardan aşağılandığı ya da gözdağı verildiği biçiminde anlamlar çıkartır.
5-Devamlı kin tutar haksızlıkları görmezden gelinmeyi ya da onur kırıcı davranışları affetmez.
6-Başkalarınca hissedilmeyen ama kendisince algılanan karakterine ya da saygınlığına saldırıldığı seklinde bir yargıya vararak öfke ya da karşı saldırı ile birden tepki gösterir.
7-Haksiz yere esinin ya da arkadaşının sadakatsizliğiyle ilgili kuşkulara kapılır.
Bu kişiler is arkadaşları veya dostlarının güvenilirliği ya da kendilerine bağlılıkları konusunda yersiz kuşkulara sahiptirler.Başkaları ile paylaştıkları konuların kendilerine karsı kullanılacağından korktuklarından dolayı çevrelerindekilere güvenmeye ya da yakınlaşmaya isteksizdirler. Kendilerine yöneltilen kişisel soruları bu nedenle yanıtlamayı reddedebilirler. Kendilerine yapılan iltifatları bile yanlış yorumlayıp zıt anlamda kabul edebilirler. Kendilerine yapılan yardim önerilerini “yetersiz görülmeâ€olarak algılayıpgeri çevirirler. Kıskançlık düşüncelerini destekleyen önemsiz kanıtlar toplayabilirler.İhanete uğramamak için yakın ilişkilerinde kontrolü ellerinde bulundurmak isterler. Sürekli esinin yada arkadaşının nerede olupne yaptığını izlemeye çalışır.
Bu kişilerin davranış tarzları:
Genelde geçinmesi zor kişilerdir. Birebir ilişkilerinde çoğunlukla sorunlar yasarlar kuşkuları nedeniyle uzak dururlarsoğuk görünebilirlersevgi göstermeyebilirler. Kavgacı ve kuşkucu nitelikleri karsısındakilerde de sert tepkiler doğurabilir bu da onların beklentilerini gerçekleştirir. Güvensizlikleri nedeniyle kendi baslarına yeterlilik gereksinimleri yüksektir. İlişkide olduklarını sürekli kontrollerinde tutma ihtiyacındadırlar. Eleştiriye aşırı duyarlı olupcephe alabilir işbirliğine girmezlerken kendileri diğerlerini eleştirmeyeyakınmaya eğilimlidirler.
Kendi yaptıkları yanlışlıklarda bile kendilerini suçsuz görüp başkalarını suçlarlar. Farz ettikleri tehditlere karsı yasal yollara başvurabilirler. Başkalarına da bazı kişi ve durumların bu ur algılanan özelliklerini onaylatma ihtiyacı içindedirler. Kişilik yapılarının altında gerçeklere uymayanhayali aşırı büyüklük güçlülük düşünceleri vardır. Kendilerine yakıştıramadıkları eksiklik ve yanlışlıkları yansıtma ( projeksiyon) denen bir savunma mekanizmasıyla karsılarındakilere yansıtırlar.
Toplumda farklı sosyokültürel gruplar değişik etnik gruplar ya da başka sosyoekonomik düzeydeki kişilere yönelik olumsuz önyargılı düşüncelerle hareket edebilirler. Benzer paranoid düşünceleri olan ya da kolay ikna olan kişilerle bir araya gelipgruplar ya da inanç sistemleri oluşturabilirler.
Bu kişiler başkaları tarafından plancı içlerini açmayan kapalı kutu pireyi deve yapan kıskançtartışmacı kişiler olarak görülebilirler. Sürekli gergin olup kendilerini rahat ve gevsek bırakamazlar.Çevrelerinde huzursuzluk yaratırlar.Aşırı temkinli davrandıklarından girişkenlikleri kısıtlıdır.
Birlikte görülebilen psikiyatrik bozukluklar:
-Majör depresyon
-Saplantı-zorlantı boz. (obsesif- kompulsif boz.)
-Alkol-madde bağımlılığı.
-Diğer kişilik bozuklukları ( en çok sizotipal k.b.olmak üzere ayrıca narsisistikkaçıngan ve borderline k.b.)
Çocukluk veya gençlik döneminde görünümü:
Tek basına kalma benzer yastakilerle arkadaşlıklarının iyi olmaması kalabalık ortamlarda kaygı duyma ders notlarının düşüklüğü aşırı duyarlılık tedirginlik giyimkonuşma düşünce itibari ile kendini kısıtlama farklı hayaller ile kendini gösterebilir.
Toplumda görülme derecesi:
Genel toplumda % 0.5-2.5 arasında ayaktan tedavi ile psikiyatri yataklı kurumlarında yatanlarda % 1 oranında görülmektedir.
Kalıtımsal özellikler:
Daha çok erkeklerde görülmektedir.Bu kişilik bozukluğunun ailesinde kronik şizofreni olanlarda daha çok görüldüğü gözlenmiştir. ayrıca ailede sanrısal (deluzyonel boz.) paranoid tipin varlığı ile de ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Paranoid düşüncelerin varlığı:
Mahkumlarda mültecilerde yaslılarda işitme kaybı olanlarda da paranoid fikirler zaman zaman artış gösterir.
Paranoid K.B.nin olası sebepleri:
Ailenin mantıkdışı ve aşırı baskıcı ezici nitelikteki öfkesinden etkilenen çocuğun bu duygularla özdeşip sonrasında bu saldırgan dürtülerin farkında lığından kaçınmak için bu dürtülerin kendinde değil karsısındakilerde olupkendine yöneldiği seklinde bir yansıtma mekanizması ile gerçekleştiği düşünülmektedir. ayrıca bu kişilerin yetersiz aşağılanmış ve kendilerine yardim edilemez hissettikleri bu duyguların etkisini hissetmemek için çevreyi suçladıkları düşünülmektedir
Tedavi:
Kişilerde güven ilişkisi kurmaya yönelik başlayan terapiler uzun sure ile sürdürülebildiği takdirde basarili sonuçlar vermektedir. Psikotik bozulma dönemlerinde küçük dozlarda antipsikotik grup ilaç tedavisi geçici olarak kullanılabilmektedir
---------- Post added 20.02.17 at 09:54 ----------
Psikolog ile psikiatrist arasında ne fark var?
Psikiyatrist ve Psikolog Arasındaki Farklar
Ülkemizde insanlar genelde ruhsal sorunlarla uğraşan insanların tanımlamasını yaparken psikolog yada psikiyatristi aynı anlamda kullanmaktalar. Bu kullanım aslında aldıkları eğitim olarak çok farklı olan iki grubu birbirine karıştırmaktır.
Psikiyatrist tıp fakültesinden mezun olmuş ve ondan sonra 4 yıl psikiyatri ihtisası yapmış hekimlere denir. Böylece aldığı eğitimle insanın hem genel hastalıkları hakkında bilgi sahibi olan hem de ruhsal yapısını tanımlama ve gerektiğinde tedavi etme yetki ve bilgisine sahip bir insan ortaya çıkmaktadır. Hem hekim hem de üstüne ruh sağlığı uzmanı.
Oysa psikologlar edebiyat fakültesinin psikoloji bölümünden mezun insanlardır. Normalde psikiyatristler ile birlikte çalışırlar gerekli testleri hastalara uygularlar ve sonuçta psikiyatristin tanı koymasına ve tedavi etmesine yardımcı olurlar. Bazı özel eğitimlerden sonra psikoterapi yapmaya hak kazanırlar Bu işlev küçümsenemez. Hatta çok faydalı olduğunu da inkar edemeyiz. Ancak psikologların tek başlarına tanı koyma ve tedavi etme yetkisi yoktur. Hele ilaç yazma yetkileri hiç yoktur. Bu yapılmaya başladığı andan itibaren hastaya zarar verme başlamış olur. Bu yüzden müracaat ettiğiniz insan bir psikiyatrist mi yoksa bir psikolog mu iyi ayırım yapın. Hatta mümkünse diplomasını görün. Ve bir sorununuz varsa güvendiğiniz başka bir hekimden referansla gidin.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|