Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Psikiatri ve ilgili hersey...
Tekil Mesaj gösterimi
  #25  
Alt 20.02.17, 09:20
SiLence SiLence isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,466
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Mental Retardasyon

Otizmde mental retardasyon sık gözlenir. 0tizmli bireylerin %75-80’i çeşitli derecelerde mental olarak retardedir. %15-20’si aşırı derecede mental retardasyona sahiptir (IQ 35 altında). Otizm mental retardasyon anlamına gelmez. %10’nundan fazlasında ortalama zeka veya üstüne sahiptir. Çok az kısmı olağandışı yetenekleri olabilir.

Zekalarını testler ile değerlendirmek güçtür çünkü çoğu zeka testi otistik olmayan bireylere göre düzenlenmiştir. Otistik bireyler alışılmış yollarla çevreyi algılayamaz veya ilişki kurmazlar. Test edildiklerinde bazı alanlarda yeteneklerinin normal veya hatta daha üstün fakat bazı alanlarda özellikle çok zayıftır. Örneğin görme becerisine dayalı test kısımlarında oldukça iyi iken dil becerilerine dayalı test kısımlarında çok düşük puanlar alırlar.

Konvulziyonlar

Yaklaşık otizmli bireylerin 1/3 ünde erken çocuklukta veya ergenlikte konvulziyon gelişir. Belirli nörotransmitterlerin aktive olmasıyla nöbetlerin başlamasının ilgisi olup olmadığını araştırılmaktadır. Çoğu nöbetler ilaçla kontrol edilebilmektedir.

Frajil X

Otizmli bireylerin 1/10 unda çoğunlukla erkeklerde Frajil X saptanır. Mental retardasyonun da sıklıkla birlikte olduğu genetik bir hastalıktır. Otizme özgü olmayan birçok fiziksel özellikler taşır.

Tubero Skleroz

10000 doğumda bir gözlenen nadir bir bozukluktur. Otizm ile arasında bazı ilişkiler vardır. Tubero skleroz olan bireylerin ¼ ünde otistik belirtiler taşırlar.

Umutlanmak İçin Neden Var mı?

Anne babalar çocuklarının otistik olduklarını öğrendikleri zaman çoğu çocuklarını bir dokunuşla iyileştirebilecek sihirli bir değneğin olmasını arzularlar. Çocuklarının öğrenmesini ve büyümesini dört gözle beklerler. Ancak bunun yerine anne babaların böyle bir sihirli değneğin olmadığını ve onları sorunlar yaşayacaklarını öğrenmeleri gerekir. Bazıları problem olduğunu inkar eder veya hemen iyileştirebilen tedavi düşleri kurarlar. Farklı tanı konulması umuduyla bir uzmandan diğerine giderler. Bazıları yoğun sevgi ile bunu aşacaklarını zannederler. Aileler bu acının üstesinden gelmeyi ve yoğun uğraşmayı öğrenmesi önemlidir.

Bugün eskiye oranla otizmli bireyler daha çok yardım bulabilmektedir. Erken müdahale özel eğitim aile desteği ve bazı olgularda ilaç tedavisi daha normale yakın yaşam süren otizmli çocuk sayısını artırmaktadır. Özel girişimler ve eğitim programları öğrenme iletişim ve başkaları ile ilişki kapasitelerini genişletebilirken yıkıcı davranışlarının şiddetini ve sıklığını azaltabilmektedir. İlaçlar belirli belirtilerin iyileşmesinde etkili olabilmektedir. Kesin tedavi olmamasına rağmen kısmen iyileşmeler görebilmekteyiz.

Bugün etkin terapi ve eğitim olan bu çocuklar çeşitli şeyler öğrenmektedir. Ciddi mental retarde çocuklar bile yemek pişirme giyinme çamaşır yıkama parayı kullanma gibi kendi kendine yetme becerileri kazanabilmektedir. Böyle çocuklar için daha çok bağımsızlaşma ve kendine yetme terapinin birincil amacı olabilir. Çocuklara okuma yazma ve basit matematik gibi temel beceriler öğretilebilir. Küçük çocuklarda beyin hala gelişmeye devam ettiği için bilim adamları erken girişimin faydalı etkileri olabileceğini düşünmektedir.

Sosyal Beceriler ve Davranışlar İyileştirilebilir mi?



Bazı eğitim yaklaşımları beceri geliştirme ve işlevsel olmayan davranışın yerine daha uygun davranışın konulmasını amaçlar. Bazı eğiticiler de uyarılmış öğretici bir ortam sağlayarak yeni bir şekillenme yapılmasını amaçlar. Her ikisinde de anne babanın katılımı önemlidir. Bu yapılandırılmış programlarla davranış şekillendirilmeye çalışılır.

Gelişimsel Yaklaşımlar

Uzmanlar otizmli çocukların becerilerine ve ilgilerine en iyi hitap eden öğrenme ortamının oluşturulmasını önermektedir. Gelişimsel yaklaşıma göre düzenlenen programlar uyaranın uygun düzeyi ile uygunluk ve yapı sağlar. Örneğin hergün yordanabilen bir etkinlik şemasının olması otizmli çocuğun plan yapması ve deneyimlerini organize etmesine yardımcı olur. Her etkinliğin sınıfın belirli yerinde (alanında) yapılması yapması beklenen şeyin ne olduğunu bilmesine yardımcı olur. Sınıfın o köşesine geldiğinde belirlenen etkinliğin yapılması gerektiğini zamanla öğrenmiş olacaktır. Duyusal sorunları olan çocuklar için belirli uyaranlara karşı çocuğun sensitize veya desensitize edilmesi çocuğa yardımcı olabilir.

Gelişimsel okul öncesi bir sınıfta tipik bir ders; denge koordinasyon ve vücut farkındalığının gelişimine yardımcı olacak fiziksel etkinliklerle başlar. Çocuklar boncuk dizer bulmaca legolarını biraraya getirir boyama yapar ve yapılandırılmış diğer etkinliklere katılır. Yemek zamanında öğretmen sosyal etkileşim için yüreklendirir biraz daha meyve suyu istemek için dili nasıl kullanması gerektiği yönünde model olur. Daha sonra öğretmen tren olmayı taklit ederek çocuklara suflörlük yaprak yaratıcı oyun için uyarır. Sınıf olarak çocuklar yaparak öğrenirler.

Yüksek işlevli otizmli çocuklara akademik işlerle başa çıkabilirken verilen görevleri organize etmelerine ve dikkatlerinin dağılmaması için yardımcı olmak gerekir. Otizmli öğrenciye sınıf arkadaşı ile aynı ödev verilmelidir birkaç sayfa yerine belirli zaman için bir sayfa verilmeli ve görevler listelenmelidir.

Davranışçı Yaklaşımlar

İnsanlar belirli davranışları için ödüllendirildikleri zaman o davranışı tekrarlama veya devam ettirme olasılıkları daha fazladır. Davranışçı eğitimcilerin yaklaşımı bu prensibe dayanır. Otizmli bir çocuk yeni bir beceri için çabaladığı veya yaptığı herbir zamanda ödüllendirildikleri zaman o davranışı daha sık yapma olasılıkları artar. Yeterince alıştırma yapıldığında sonuçta bu beceri kazanılır. Örneğin otizmli bir çocuk terapisti ile her göz teması kurduğunda ödüllendirildiğinde zamanla kendi başına göz teması kurmayı öğrenebilir.

Dr. O. Ivor Lovaas 25 yıl önce davranışçı yaklaşımlara başlayarak bu işin öncüsü olmuştur. Onun metodunda verilen komut zaman içinde yoğun şekilde tekrarlanır ve tekrarlatılır ve çocuk her yaptığında ödüllendirilir. Örneğin terapist bir çocuğa oturmasını öğretirken terapist sandalyenin önüne çocuğu getirir ve ona oturmasını söyler çocuk oturmaz ise onu sandalyeye doğru hafif itekler oturur oturmaz çocuğu hemen ödüllendirir. Ödüllendirme tarzı; bir parça çikolata bir bardak meyve suyu kucaklama alkış veya çocuğun hoşlandığı bir şey olur. Bu komut iki saate yakın zaman içinde defalarca tekrarlanır. Sonuçta çocuk ittirme olmadan komutu yapar ve zamanla oturma süresi uzar. Oturmayı öğrenip ve yönergeleri takip etmeyi öğrenmesi daha karmaşık davranışları öğrenmesi için temel oluşturur. Bir haftada 40 saate yakın bir süre bu yaklaşım kullanılarak bazı çocuklar normale yakın davranışlar kazanabilmektedirler. Bazıları ise bu tedavi yöntemine yanıtsız kalmaktadır.

Zaman içinde birçok davranışçı metotlar geliştirilmiştir. Bugün bazı davranışçı tedavi metotları çocuğun ilgi ve yetilerine göre kişiye özgü uyarlanmakta ve şekillendirilmektedir. Birçok program otistik çocuğa öğretimde anne-babayı ve diğer otistik olamayan çocukları işin içine katmaktadır. Eğitim alanı sadece sınıfla sınırlı olmakta çocuk doğal ortam ve sosyal ortamlarda da eğitim almakta ve öğrendiklerini deneyebilmektedir. Süpermarkete yapılacak ziyaretler çocuğa boyut ve şekiller için kelimeleri kullanma fırsatı sağlayabilecektir. Ödüllendirme hala anahtar öğe olarak yer almasına karşın çocuğun ödüllendirilmeli çeşitlendirilmiş ve duruma uygun hale gelmiştir. Göz teması kuran bir çocuk bir şeker vermek yerine gülerek ödüllendirile bilinir.

Standart Olmayan Yaklaşımlar

Bu çocuklara yardımcı olmak için olası birçok denemeler yapılmaktadır. Çoğu anne baba yeni tedavi yaklaşımlarını denemek için aceleci davranmaktadırlar. Bazı tedaviler ünlü uzmanlar tarafından veya otizmli çocuğu olan aileler tarafından geliştirilmiş henüz bilimsel olarak test edilmemiş kesin faydası kanıtlanamamıştır. Etkin olduğu gösterilememiş bazı tedavi yaklaşımları aşağıdadır:

¨ Kolaylaştırılmış (artırılmış) İletişim (Facilitated Communication): konuşmayan çocuğun kollarını ve parmaklarını destekleyici olarak kullanarak iç düşüncelerini yazabilsin diye klavye kullanılır.

¨ Kucak Terapisi (Holding Therapy): çocuk direnç gösterse bile anne-baba çocuğunu uzun süreli kucaklar. Bu tekniği savunanlar; bunun ebeveyn-çocuk arasındaki bağı güçlendirdiğini ileri sürmektedirler. Bazıları ise bunun çocuğun kendi vücut sınırları hakkındaki duyuyu alan beyin bölgelerini uyardığını ileri sürmektedirler. Bunları destekleyecek bilimsel kanıt yoktur.

¨ İşitsel Bütünleştirme Eğitimi (Auditory Integration Training): çocuğun dili anlamasını iyileştirmek amacıyla çeşitli sesler dinletilir. Bunu savunanlar böylece çocuğun çevreden daha dengeli (balanslı) duyusal girdiler almasına yardımcı olduğunu ileri sürerler. Bilimsel olarak test edildiğinde bu metodun müzik dinlemekten daha etkin olmadığı gösterilmiştir.

¨ Dolman/Delcato Method: bu yöntemde çocuğun yaşamın erken gelişim dönemlerinde yapamadığı işlemler (sürünme vs.) yapılmaya çalışılır. Bu metodu destekleyen bilimsel çalışma yoktur.

Elverişli İlaç Tedavileri Nelerdir?

Otizmin altta yatan nedenleri olarak düşünülen beyin yapılarını veya bozulmuş sinir bağlantılarını düzeltecek herhangi bir ilaç tedavisi yoktur. Bilim adamları başka hastalıklarda benzer belirtileri tedavi için geliştirdikleri ilaçların otizmli çocuklarda çeşitli ortamlarda güçlüklere neden olan belirti ve davranışları tedavide bazen kullanmaktadırlar. Aslında bu ilaçların hiçbiri otizm tedavisi için ana ilaçlar değildir.

Anksiyete ve depresyonda kullanılan ilaçların otizmin belirli belirtilerini nasıl iyileştirildiği araştırılmaktadır. Bu ilaçlar fluoksetin fluvoksamin sertralin ve klomipramin’dir. Bu bozukluklar ve otizm bir nörotransmitter olan serotonin üzerinden belirli yolları etkiliyor olabilir.

Bir çalışmada fluoksetin kullanan otizmli hastaların %60’ında amaçsız davranış ve saldırganlıkta azalma olduğunu bulmuşlardır. Daha sakin olmakta alışılmıştaki (rutin) veya çevredeki değişikliklerle daha kolay başa çıkabilmektedirler. Buna karşın serotonin düzeyini etkileyen fenfluramin ve diğer ilaçların faydalı olduğu kanıtlanamamıştır.

Otizmde obsesif kompulsif bozukluğundakine benzer tarzda usandırıcı kontrol edilemeyen tekrarlayıcı davranışlar olmaktadır. Buna dayanarak bu iki bozukluğun ilişkili olabileceği düşünülmüş obsesif kompulsif bozuklukta kullanılan ilaçların bazı otistiklerde obsesyonları ve tekrarlayıcı davranışları azalttığı gösterilmiştir. Fakat bu konuda daha çok çalışma yapılması gerekmektedir.

Bazı otizmli çocuklar aşırı hareketlidir bu taşkın hareketleri DEHB’ndakine benzer. DEHB tedavisinde kullanılan metilfenidat gibi stimulan ilaçların bazı otizmli çocuklarda aşırı hareketliliği tedavi ettiği görülmüştür. Bu ilaçlar konvulziyonları ve nörolojik problemi olmayan yüksek işlevli otistiklerde en etkili olduğu gözlenmiştir.

Otizmli çoğu çocuk duyusal sorunlar yaşamakta ve sıklıkla acıya duyarsızdırlar. Bilim adamları fiziksel duyumların geçişini azaltacak veya artıracak ilaçları araştırmaktadırlar. Endorfinler vücut tarafından üretilen doğal ağrı önleyicilerdir. Fakat belirli otistiklerde endorfinler duyuları baskılamaktan çok uzaktır. Bilim adamları endorfinlerin bu etkisini bloke eden maddeleri araştırmaktadırlar böylece dokunma duyusunun daha normal düzeye getirilmek amaçlanmaktadır. Az duyu olması bu çocukların bazı davranışlarını artırmaktadır. Eğer acı duyusunu hissedebilselerdi bu çocuklar daha az olasılıkla kendilerini ısıracak başını etrafa vuracak veya kendilerine zarar vereceklerdi.

Klorpromazin tiyoridazin haloperidol önceleri sık kullanılmasına rağmen yan etkiler nedeniyle son dönemlerde tercih edilmemektedir.

Magnezyum ile birlikte alınan Vitamin B6’nin beyin aktivitesini nasıl uyardığını araştırmışlardır. Vitamin B6’nın beyin için gerekli olan enzimlerin sentezinde önemli bir role sahip olması nedeniyle bazı uzmanlar yüksek dozda verilmesinin otistiklerde beyinin aktivitesini teşvik edeceğini ileri sürmektedirler. Buna karşın vitamin çalışmaları sonuçsuz kalmıştır daha ileri çalışmalar gerekmektedir.

Ergenlik

Bütün çocuklar için ergenlik ve kafa karışıklığı dönemidir. Otizmli çocuklarda bu dönemde sorunlar yaşamaktadır. Bütün çocuklardaki gibi gelişmekte olan cinsellikle uğraşılarında yardımcı olmak gerekir. Bazı davranışlar ergenlik yıllarında iyileşirken bazı davranışlar kötüleşir. Artmış otistik veya agresif davranış bazı ergenlerde yeni olan kafa karışıklığı ve gerginlik bir tür ifade tarzı olabilir.

Ergenlik bireyin sosyal olarak daha duyarlı ve farkında olduğu bir zamandır. Ergenlerin çoğu bu yaşlarda; akne popularite notlar konusunda endişelidir. Otizmli gencin kendini arkadaşlarından farklı olarak hissetmesi ona acı verici olabilir. Arkadaşlarına oranla olan eksikliklerini his edebilirler. Okul arkadaşlarından farklı olarak flört etmez ve geleceği planlamazlar. Bazıları yeni davranışlar öğrenmeleri için zorlandıklarında üzüntülü olurlar.

Otizmliler Gelişebilir mi?

Şimdilik otizmin tedavisi yoktur. Zaman içinde otizmli çocuklar olgunlaşır ve yeni güçlükler ortaya çıkar. Otizmli birçok çocuk gelişimsel sıçramalarını 5-13 yaşları arasında yaptığı gözlenmektedir. Bazıları 5 ve yaş üzerinde olsalar bile kendiliğinden konuşmaya başlayabilirler. Bazıları Paul gibi daha sosyal olabilir veya Alan gibi öğrenmeye daha hazırdırlar. Zaman içinde yardımla çocuklar oyuncakla uygun biçimde oynamayı öğrenebilir sosyal olarak işlev görebilir ve alışılmıştaki (rutin) küçük değişiklikleri tolere edebilirler. Tedavi süreci içinde bazı çocukların çoğu engelleri aşılıp normal eğitim programı içine alınabilirler. Normal veya normale yakın zekaları olan ve dil işlevleri olan otistikler en iyi gidiş gösterenlerdir.

Otizmli Yetişkinler Bağımsız Yaşayabilir mi?

Çoğu yetişkin otizmli yaşam boyu eğitime gözetime ve becerilerinin pekiştirilmesine gereksinim duyar.

Araştırmalar Umut Vaat Ediyor mu?

Düşünce dil duygu ve davranış işlevleri için merkez olan beyinin bu işlevleri nasıl yaptığına dair araştırmalar devam etmektedir. Hergün araştırıcılar normal beyin gelişimi hakkında yeni daha çok şeyler öğreniyor ve bu süreçte neyin yanlış gittiğini anlamaya çalışıyorlar. Örneğin şimdiden otizmde gebeliğin 30 uncu haftasından önceki bazı noktalarda beyin gelişiminin yavaşladığını düşündüren bazı kanıtlar elde etmişlerdir. Ayrıca beyinin incelenmesi için birçok görüntüleme yöntemleri ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında hayvan çalışmaları yapılmaktadır.




Yaygın gelişimsel bozukluklar; erken çocukluk döneminde başlayan sosyal beceri dil gelişimi ve davranış alanında uygun gelişmeme veya kaybın olduğu bir grup psikiyatrik bozukluktur. Genel olarak bu bozukluklar gelişimin bir çok alanını etkilerler ve süreğen işlev bozukluklarına yol açarlar.

Bu bozuklukların en iyi bilineni otistik bozukluk (infantil otizm olarak da bilinir) olup; karşılıklı sosyal etkileşimde sözel iletişimde bozukluklar ve basmakalıp stereotipik davranış örüntüsü ile karakterizedir. İnfantil otizm kavramını ilk kez Leo Kanner tarafından 1943 yılında tıp literatürüne kazandırılmış ve 1980'e kadar bu terim kullanılmıştır. 1980 öncesinde Amerikan Psikiyatri Birliğinin sınıflandırmasında yaygın gelişimsel bozukluklar çocukluk şizofrenisinin bir alt tipi olarak sınıflandırılmaktaydı. Amerikan Psikiyatri Birliği 1994 yılında yaygın gelişimsel bozuklukları 5 bozukluktan oluşan bir grup olarak sınıflandırmıştır. Bunlar:

1. Otistik Bozukluk

2. Rett Bozukluğu

3. Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu

4. Asperger Bozukluğu

5. Başka türlü adlandırılmayan yaygın gelişimsel bozukluk’dur

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147