Alıntı:
siruss Nickli Üyeden Alıntı
"Önünüzdekinden ve arkanızdakinden korkun ki size rahmet edilsin"
"Önunuzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki rahmet göresiniz" dendiğinde aldırış etmezler.
Yukarıda Yasin suresi /45 ayetin iki meali var. Burada bahsedilen ön ve arkadakiler kimlerdir?
|
"Onlara, "Önünüz sıra gelecek olandan da, arkanız sıra gelecek olandan da sakının, tâki böylece merhamet olunasınız" denildiğinde (yine yüz çevirdiler)"
Bu ayetin, kendisinden öncekilerle münasebeti de şöyle izah edilebilir: Allahü teâlâ, "Ölü toprak onlar için bir ayettir" (Yâsin, 32), "Gece onlar için bir ayettir" (Yâsin, 37) ve "Onların zürriyetlerini taşımamız da onlar için bir ayettir" (Yâsin,41) ifadeleri ile, ayetlerini tek tek sayıp, bu ayetler de, Hak teâlâ'nın dediklerine olduğu gibi inanmayı gerektirip, ama müşrikler için böyle yakînî bir iman sağlamayınca, bu, en azından onların azabtan sakınmalarını sağlamalıydı. Çünkü azabın olacağı haberini alan kimse, haber verenin doğruluğuna kesin inanmasa bile, ihtiyaten (bir tedbir olarak), o azabtan sakınır, endişe eder. İşte bu sebeple Cenâb-ı Hak, "Onlara kesin deliller getirildiğinde, o delilleri kabul etmezler. Onlara, "Korkun, sakının" denildiğinde, korkup endişe etmezler. Binâenaleyh onlar, alabildiğine cahil ve gafildirler. Onlar, ne burhan, ne delillere tabi olan boyun eğer âlimler, ne de işlerini ihtiyata göre yapan avamlar gibidirler" demiştir. Bunun böyle olduğunu, Hak teâlâ'nın temenni edatıyla, "Umulur ki merhamet olunasınız" yani "kendi ümidinize göre" buyurmuş olması da delâlet eder Çünkü delillerden istifade yolunu bilmeyen, sakınma ve ihtiyat yolunu elden bırakmamalı.
(......) ifadesinin cevabı mahzuf olup, takdiri, "Onlara bu söylendiğinde, onlar ittika etmezler" şeklindedir, yahut da, "Onlara bu söylendiğinde, onlar buna aldırış etmezler" şeklindedir. Bu şartın cevabına kendisinden sonra gelen, "Onlara Rabbinin ayetlerinden herhangi bir ayet gelse, mutlaka ondan yüz çevirirler" (Yasin, 46) ayeti delâlet ettiği için, cevap hazfedilmiştir.
Önde ve Arkadaki Tehlike
Hak teâlâ'nın, "Önünüz sıra gelecek olandan da, arkanız sıra gelecek olandan da" ifadesi ile ilgili olarak şu izahlar yapılır:
1) Cenâb-ı Hakk'ın, "Önünüz sıra gelecek olan" ifâdesinde, "ahiretten korkun" manası murad edilmiştir. Çünkü onlar, ahirete yöneliktirler. "Arkanız sıra gelecek olan", "dünyadan" demektir. Çünkü onların arkası, dünyaya dönüktür.
2) "önünüz sıra gelecek olan " ifadesi, boğulma ve yanma gibi çeşitti azablardan ve "Eğer dilersek, onları suda boğarız. Bu durumda, onlar için hiçbir imdatcı yoktur..." (Yasin, 42-43) ayetiyte işaret ettiği diğer şeylerden; "arkanız sıra gekcek olan" yani, "siz bu şeylerden kurtulsanız bile, kendisinden kurtulmanızın mümkün olmadığı ve daima peşinizde olan ölümden sakının" demek olup, bu mananın böyle olduğuna Cenâb-ı Hakk'ın "bir zamana kadar yaşatma" ifadesi de delalet eder.
3) "önünüz sıra gelecek olandan" yani, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in işinden. Çünkü o. yanınızdadır." "Arkana sıra gelecek olandan", yani "Haşr işinden. Çünkü siz, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ve haşri yalanlamaktan sakındığınızda, Allah size merhamet eder" demektir.
(Kaynak: büyük âlim, mutasavvıf Fahruddin Râzi tarafından kaleme alınan “Mefâtîhu’l-Gayb” isimli bu eser; yüzyıllarca Osmanlı Medreselerinde okutulmuş, ayrıca
İbn-i Kesir, Elmalılı, Ebu’s Suud, Hulasatu’l Beyân gibi yakın tarihlerde yazılmış tefsirlerin de her yönden önemli bir kaynağı olmuştur.)