KABIZLIK (YETISKINLERDE)
Birçok faktör barsak hareketlerini etkilemektedir: bunların başlıcaları diyet ilaçlar fiziksel aktivite durumu stres ve sıkıntıdır. Çok yaygın bir durumdur ve kadınlarda daha sık gibidir. Hayatınızda yapacağınız basit bir kaç düzenleme ile bu rahatsızlıktan kolayca kurtulabilirsiniz.
Daha çok su için. Yetersiz sıvı alımı dışkının sertleşmesinin en sık nedenlerinden birisidir ve dışkının barsaklarda ilerlemesini zorlaştırır.
Daha çok lifli besin tüketin. Parçalanmayan lifli besinlerin diyetinizde az olması da kabızlığın önemli bir nedenidir. Normal diyetten daha çok bitkisel kaynaklı besinlere doğru kayan kişilerin barsak hareketlerinde de önemli değişiklikler meydana gelir.
Daha çok egzersiz yapın daha hareketli olun. Az hareket edenlerin barsak tonusunda da azalma meydana gelir.
Kafeinli içecekleri bağımlılık derecesinde kullanmayın. Kahve ve diğer kafein içeren içecekler barsak hareketleirni son derece güçlü bir şekilde uyararak dışkı çıkışını kolaylaştırırlar. Bunun nedeni de kafeinin barsak hareketlerini düzenleyen sinirleri uyarmasıdır. Ancak sürekli ve fazla miktarlarda alındığında barsakların normal hareketi bozulur ve etkinliği azalır. Düzenli bir kahve içicisi değilseniz bir bardak kahve içmek kabızlığı kısa sürede düzeltir.
Tütün kullanmayın. Nikotinin barsaklar üzerine etkisi tıpkı kafein gibidir. Diğer bazı maddelerin de bağımlılık derecesinde kullanılması (kokain amfetamin efedrinfenilpropilamin gibi) kronik (sürekli) kabızlığa neden olabilir.
Kabızlık yapan ilaçardan uzak durun. En yaygın oalrk kullanılanları opiatlar ve atropin skopolamindir.
Barsakları irrite edici laksatiflerden uzak durun. Bu tür ilaçlar genelde kısa sürede ishal yapması için kullanılırlar ancak barsaklar kısa sürede bunlara bağımlı hale gelebilir. Bu durum kişide kısa sürede tekrar kabızlık meydana gelmesine neden olur. Bu tür ilaçlar arasında en sık kullanılan madde fenolftaleindir. Bu amaçla en sık kullanılan bitkilerden birisi de sinameki bitkisidir. Bazı insanlar bitkilerden elde edilen ürünlerin kesinlikle zararsız olduğunu düşünürler ancak hamilelikte bile kullanılan sinameki bitkisinin de aşırı miktarda ve çok uzun süre kullanımı sonucunda çeşitli problemlerle karşılaşıldığı görülmüştür.
Mineral yağ içeren laksatiflerden uzak durun. Bunlar yağda çözünen vitaminlerin emilimini engelleyerek zarar verirler.
Magnezyum sitrat ve magnezi sütü gibi tuz türündeki laksatiflerden uzak durun. Bunlar çok miktarda sıvıyı barsaklara çekerek etkilerini gösterirler. Diğer irrite edici laksatiflere göre daha az zararlı olmalarına rağmen sıklıkla kullanılmaları gerektiğinden zararlıdırlar.
Lavman tipi ilaçlardan uzak durun. Bunlar ancak gerektiğinde ve bir defalık kullanılmalıdır hiç bir zaman normal barsak hareketlei oluşturmazlar.
Dışkınız çok sert ve ıkınma büyük bir sıkıntı haline geldi ise yukarıdaki ilaçların yerine yumuşatıcı (purgatif) ilaçlar kullanın. Ancak bunların kısmen irrit eedici olduğunu unutmayın.
Kabızlık sizde sürekli bir problemse ve çok fazla ilaç kullandıysanız artık başka yöntemler deneme zamanınız gelmiş demektir: stresten uzak durun solunum egzersizleri yoga gibi yöntemleri deneyin. Bunların faydalı olduğu gösterilmiştir. Özellikle sürekli kabızlığı olan ve bunun yanıda el ve ayakları sürekli soğuk olan ve üşüyen bayanlarda otonom (autonomic) sinir sisteminde bozukluk olabilir.
Her gün dışkılamanız gerekmez deseler de siz itibar etmeyin. Her gün en az bir kez rahat bir şekilde dışkı çıkarabilmeniz sağlıklı olduğunuzun bir göstergesidir. Diyetiniz sağlıklı su tüketiminiz yeterli egzersizleriniz uygun düzeyde ise vücudunuz için gerekli olmayan ve büyük olasılıkla da zararlı olan maddeleir barsaklarınızda tutmanızın bir gereği yoktur.
---------- Post added 19.02.17 at 23:02 ----------
KALSIYUM VE OSTEOPOROZ
Kadınsanız menopozdan sonra osteoporoz olma şansınız dörtte birdir. Osteoporozda kemikler zayıf ince ve kırılmaya eğilimli olurlar. Omurga bilek ve kalçanın eğri duruşu ve kırılmaları yaygındır. Daha yaşlı bazı insanlar için bu tür kırılmalardan kaynaklanan komplikasyonlar ölümcül olabilir.
Osteoporozun nedeni henüz tam olarak bilinmemektedir. Bir faktörün hayatınız boyunca tükettiğiniz kalsiyum miktarı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle diyetiniz yeterli miktarlarda kalsiyum içermelidir.
11 ilâ 24 yaşlarında erkekler ve kadınlar için kalsiyumun tavsiye edilen miktarı günde 1200 miligram 25 yaşın üzerinde ise günde 800 miligramdır. Ancak kadınların birçoğu bu miktarın ancak yarısını tüketmektedirler.
Kalsiyum kemik diş ve tırnak sağlığında önemli rol oynar. Sağlıklı kemik oluşumu bunun devamı ve kemik kaybının önlenmesi için kalsiyum dengesi çok önemlidir.
Büyüme dönemindeki çocuklar ergenler gebeler ve emziren kadınlar kalsiyuma en çok ihtiyacı olanlardır. Kemik kütlesi otuzlu yaşlarda maksimum miktarına erişir. Araştırmacılar özellikle genç yaşlarda bol kalsiyum alınmasının ileri yaşlarda osteoporoz riskini azalttığını belirtiyorlar.
Yaşla birlikte kalsiyum emilimi azalır. Eğer 65 yaşın üzerindeyseniz D vitamini yapımı da azalmıştır. D vitamini kalsiyumun kemiklere ulaşması için gerekli bir vitamindir.
Kadınlarda östrojen düzeylerinin düşmesi kemik yıkımını hızlandırır çünkü östrojen kemiklerdeki kalsiyumun azalmasını önleyen bir hormondur. Menopozda östrojen düzeyleri düşünce kemik yıkımı artar.
Süt peynir ve yoğurt gibi süt ürünleri kalsiyum açısından özellikle zengindir. Birçok Kadın şişmanlatıcı olduğu varsayımıyla süt ürünlerinden kaçınır. Kaygınız buysa şunu düşünün: kaymağı alınmış sütten yapılan süt ürünleri tam yağlı sütten yapılan yüksek kalorili ürünlerle aynı miktarda ya da biraz daha fazla kalsiyum içermektedir.
Diğer kalsiyum kaynakları arasında konserve som balığı ve sardalye (kılçıklarıyla birlikte) brokoli lahana ıspanak gibi koyu yeşil sebzeler fasulye küçük kuru fasulye benekli fasulye soya ve börülce gibi fasulyeleri içerir. Özümseme farklılıkları nedeniyle lif açısından zengin sebzelerde muhtemelen vücudunuzun kullanabileceği daha az kalsiyum vardır. Bu nedenle lif açısından zengin bir diyet uyguluyorsanız kalsiyum açısından zengin başka gıda kaynaklarını dahil etmeye dikkat edin. (Not: psyllium içeren hacim oluşturucu bir ilaç alıyorsanız yemek zamanı dışındaki zamanlarda alın.)
Bazı yoğurt portakal suyu ve süt markaları kalsiyum takviyelidir. Genellikle biraz daha pahalıdırlar ve başka kaynaklardan aldığınız kalsiyum miktarı düşükse buna değebilir.
Ek kalsiyum gerekir mi?
Genel olarak mümkün olduğu kadar çok kalsiyumu diyetinizden almanız daha iyidir. Ancak yiyeceklerle gereken miktara ulaşamıyorsanız ek kalsiyum farkı kapatmaya yardımcı olabilir. Osteoporozu önlemek için tavsiye edilen en yüksek ek doz günde 1000 ilâ 1200 miligramdır bu 25 yaşında ve daha yaşlı insanlar için gereken miktarın çok az üzerindedir. Özellikle menopoza girdiyseniz diyetiniz için gereken ek kalsiyum alma konusunu doktorunuzla görüşün.
Ek kalsiyum desteği :
Günlük besinleriniz arasında süt ve süt ürünleri fazla yer tutmuyorsa kalsiyum desteği almanız gerekir. Kalsiyum desteği alırken dikkat etmeniz gerekenler:
-Küçük dozlarda alın Her bir doz 600 mg ı aşmasın. Küçük dozlar daha iyi emilir.
-Yemekle birlikte alın Yemek yenilirken asit üretiminin uyarılması kalsiyum emilimini artıran bir faktördür.
-D vitamini ile birlikte alın Bir multivitamin almıyorsanız kalsiyumun yanı sıra 200-400 IU D vitamini içeren bir kalsiyum desteği seçin.
Yeterli kalsiyum alınması kemik yıkımının yavaşlamasını sağlayarak osteoporoz riskini azaltacaktır. Kalsiyum ve D vitamini desteğinin yanı sıra düzenli ağırlık kaldırma egzersizleri yapılması kemikleri güçlendirecektir. Kadınlarda egzersiz ve yeterli kalsiyum alımı ile kombine edilen östrojen tedavisi kemik erimesi ve kırıklara karşı en iyi savunmadır.
---------- Post added 19.02.17 at 23:03 ----------
KANCALI KURT
Parazit adı verilen küçük canlılar tarafından meydana getirilen ve cilt ince barsaklar ve akciğerleri etkileyebilen hastalıklardır. Necator americanus Ancylostoma duodenale Ancylostoma ceylenicum ve Ancylostoma braziliense adı verilen parazitler hastalığa neden olabilir. İlk iki parazit sadece insanlarda son ikisi ise hem insanlarda hem de hayvanlarda hastalık yapabilir. Bu yazıda ilk iki tür üzerinde durulacaktır. Kancalı kurt hastalığı son derece yaygındır ve nemli tropikal ve subtropikal bölgelerde yaklaşık olarak 700 milyon insanı etkilemektedir. Dünya genelinde günde 700 milyon insandan ortalama 7 milyon litre kan emmektedirler.
Özellikle gelşmekte olan ülkelerde çocuklarda meydana gelen kancalı kurt enfeksiyonu sonucu normalde ölümcül olmayan bir çok hastağa karşı çocukların direnci düşmekte ve ölüm meydana gelebilmektedir.
Her iki türün de uzunluğu ortalama 10 mm civarındadır. Kancalı kurtlar açık pembe veya pembemsi beyaz renktedirler. Baş ev gövdeleri ters yönlere doğru bükülüdür. Erkeklerinde yelpaze şeklinde (başka parazitlerde olmayan) keseleri vardır. Döllenmiş bir dişi 60 x 40 mikrometre boyutlarındaki yumurtalarından günde 10.000-20.000 arasında yumurtlayabilir. Kancalı kurtlar 30 oC güney ve 45 oC kuzey enlemleri arasında bulunurlar.
Hastalık; ılık nemli ve oksijenli toprakta gelişen yavru kancalı kurtlarla (larva) deri yoluyla bulaşır. Cilde giriş yerlerinde kaşıntılı bir kızarıklık meydana gelebilir. Özellikle kapalı ve kalabalık topluluklarda daha sıktır.
Deriden kan damarlarına geçen kancalı kurtlar akciğerlere ulaşabilirler. Akciğerlere ulaştıklarında küçük hava yollarına giderek öksürüğe neden olabilirler. Öksürük sırasında yukarı doğru çıkan larvalar yutularak sindirim sistemine geçerler. Bu sayede ince barsaklara yerleşen larvalar (yavrular ?) gelişimlerini tamamlayarak yetişkin (olgun) kancalı kurt haline gelirler. Olgun ve yavru larvalar dışkı ile dışarı çıkarlar.
Deriye giriş yerinde meydana gelen şişlik kızarıklık ve kaşıntı genelde Necator americanus paraziti ile meydana gelir ve allerjik bir olaydır. Aylarca devam edebilir.
Belirti ve bulgular
- Bu parazitin bulunduğu kişilerde genelde belirti ve şikayet bulunmaz çünkü sayıca azdırlar. Bununla birlikte zaman içerisinde ileri derecede demir eksikliği anemisi (kansızlığı) meydana gelebilir.
- Akciğer tutulumunda: öksürük hırıltılı solunum ve hafif bir ateş ortaya çıabilir. Genelde hafif seyreder.
- Sindirim sistemi tutulumunda: şiddetli hastalık durumunda iman tahtasının aşağı kısmında şiddetli ağrı ve barsak hareketleirinin artışı dikkat çekicidir. Sürekli kan emileceğinden kansızlık ve albümin eksikliği meydana gelebilir. Meydana gelebilecek diğer şikayetler: iştah kaybı ishal solukluk halsizlik dışkıda yumurta ve kan görülmesi ağızdan kanlı salya gelmesi.
Tanı
Hastanın taze dışkısının mikroskopla incelenmessonucu eğer parazit yumurtaları görülebilirse tanı konur.
Bu hastalıkta D-xylose testinin sonuçarı da değişebilir.
Korunma
Özellikle kanalizasyon sisteminin ve genel çevre hijyeninin iyileştirilmesi gerekir.
Tedavi
Hastalığın tedavisinde pyrantel pamoate ve mebendazole etken maddeli ilaçlar son derece etkilidir. Ayrıca meydana gelen kansızlık ve beslenme yetersizliği gibi durumların da tedavi edilmesi gerekir.
---------- Post added 19.02.17 at 23:03 ----------
KANSIZLIK (ANEMI)
Kanda bulunan kırmızı kan hücreleri (eritrositler) dokulara ve hücrelere oksijen taşırlar. Bunu içlerinde bulunan hemoglobin maddesi sayesinde yaparlar. Hemoglobin aynı zamanda kana kırmızı rengini de veren maddedir. 1 gram hemoglobin 1.4 mL oksijen taşır. Normalde kanda 13-15 gram / 100 mL hemoglobin bulunur. Kırmızı kan hücrelerinin ömürleri 4 ay kadardır. Böbreklerimizden salgılanan eritropoetin adlı hormon kemik iliğine etki ederek kırmızı kan hücrelerinin yapımını başlatır.
Kansızlık (anemi) kan hemoglobin düzeyinde veya kırmızı kan hücreleri sayısında azalma ve sonucunda ortaya çıkan bulgulardır. Genelde başka bir hastalığın neden olduğu bir durumdur. Bu nedenle sadece anemi ifadesinden ziyade demir eksikliği anemisi akdeniz anemisi gibi altta yatan hastalığı da belirtecek terimler kullanılır.
Ortaya çıkan şikayetler ve saptanan bulgular doku ve hücrelere yetersiz oksijen taşınmasına bağlı olarak gelişmektedir. Anemili hastalarda yorgunluk hafif çarpıntı ve nefes darlığı gelişebilir. İleri düzeyde bir anemide ise bütün bu bulgular istirahat halinde görülmesinin yanı sıra; kulak çınlaması baş dönmesi baş ağrısı uyuma güçlüğü iştahsızlık kilo kaybı adet kanamalarının düzensizliği veya fazlalığı adet görmeme ve iktidarsızlık gibi bulgular ortaya çıkabilir. Aneminin sık görülen bulgularından çarpıntı anemi yüzünden dokularda oluşan oksijen açlığını gidermek amacıyla kalbin atım hızını ve her atımda pompaladığı kan miktarını artırması nedeniyle ortaya çıkar. Buna rağmen dokularda yeterli oksijen sağlanamıyorsa solunum sayısının artması ve nefes darlığı ortaya çıkar. Uzayan anemilerde ve yaşlı kişilerde veya kalp hastalığı olanlarda kalp yetmezliğine ait bulgular gelişebilir. Anemideki en belirgin bulgulardan birisi de solukluktur. Aneminin şiddetine bağlı olarak ağız ve göz kapağı içindeki deride ilk olarak fark edilebilen solukluk aneminin ilerlemesi ile avuç içinde tırnak yataklarında ve deride de belirginleşir. Anemiye yol açan nedene bağlı olarak çok çeşitli bulgular gelişebilir.
Laboratuvar Testleri
- Kırmızı küre sayısı (erkek: 4.5-6.0 milyon)-(bayan: 4.0-5.5 milyon)adet/ml
- Hemoglobin (erkek: 14-18)-(bayan: 12-16)gr/dL
- Hematokrit (erkek: 41-51)-(bayan: 37-47)%
- MCV (Mean Corpuscular Volume); (87 ± 7 fl). Kırmızı kan hücrelerinin ortalama hacmi. Buna göre anemi mikrositer normositer ve makrositer olarak tanımlanabilir.
- MCH (Mean Corpuscular Hemoglobin); (29 ± 2 pg). Kırmızı kan hücrelerinde bulunan ortalama hemoglobin miktarıdır. Yani kırmızı kan hücresindeki hemoglobinin ağırlığıdır.
- MCHC (Mean Corpuscular Hemoglobin Concentration); (34 ± 2 gr/dL). Bir kırmızı kan hücresinde bulunan ortalama hemoglobin konsantrasyonudur. Yani birim hacimdeki ağırlıktır (g/dl). MCH ve MCHC sonuçlarına göre anemi hipokrom ve normokrom olarak sınıflanabilir.
- Periferik yayma kanın şekilli elamanlarının mikroskopla incelenmesidir.
- Serum demiri toplam demir bağlama kapasitesi folik asit ferritin vitamin B12 düzeyleri ve serbest eritrosit protoporfirin de gerekirse tanı için incelenebilir.
Anemi Nedenleri
- Kan kayıpları
- Kırmızı kan hücrelerinin aşırı yıkımı
- Kurşun ve diğer toksik maddelerle olan zehirlenmesi
- Glutatyon veya globulin sentezlerinin bozulması
- Glikoliz veya hücre zarı bozuklukları
- Bazı enfeksiyonlar
- Dalağın fazla çalışması
- Bazı ilaçlar
- Yetersiz kırmızı kan hücresi üretimi
- Temel yapım maddelerin eksikliği (demir folik asit B12 protein niasin bakır vs)
- Kronik hastalıklar (Kronik böbrek hastalığı kollajen doku hastalıkları siroz)
- Eritroblast eksikliği(aplastik anemi kimyasal ajanlar antikorlar)
- Kemik iliğinin diğer hücreler tarafından işgali (lösemi lenfoma multipl myeloma)
- Endokrin hastalıklar (Miksödem hipofiz yetmezliği adrenal yetmezlik)
Anemi Türleri
Mikrositer anemiler
- Demir eksikliği anemisi
- Talassemiler
- Kronik hastalık anemisi
- Sideroblastik anemi
Normositer anemi
- Kronik hastalık anemisi
- Hemolitik anemiler
- Kemik iliğinin infiltratif hastalıkları
- Kronik böbrek hastalıkları
- Kronik karaciğer hastalıkları
- Malign hastalıklar
Makrositer
- Kronik karaciğer hastalıkları
- Hipotroidi
- Postsplenektomi
- Vitamin B12 eksikliği
- Folik asit eksikliği
- İlaçlar (kemoterapi)
Tedavi
Altta yatan nedene göre tedavi edilir örneğin demir eksikliği anemisinde demir preparatları verilir kanamaya bağlı olanlarda kanama odağı tedavi edilir
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|