Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Hastalıklar... Teşhis, Tanı, Tedavi.!
Tekil Mesaj gösterimi
  #27  
Alt 19.02.17, 22:22
SiLence SiLence isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,486
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

HAREKETSIZLIGIN BEDENSEL ETKILERI


Hareketsizliğin insan organizması üzerinde olumsuz etkiler meydana getirdiği çok eski dönemlerden beri bilinmektedir. Beden hareketliliğini azaltan bir hastalık yaralanma veya belirli bir neden olmadan insanların sedanter yaşam tarzını seçmeleri sonucunda organizmanın pek çok fonksiyonunda gerilemeler ortaya çıkmaktadır. 1960 lı yıllarda başlayan uzay hekimliği çalışmaları çerçevesinde uzun süreli uzay yolculukları sırasında insanların karşılaşacakları yerçekimsiz ve hareketsiz yaşam koşullarında organizmada oluşan değişiklikler ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bu çalışmaların paralelinde tüm dünyada hareket azlığının kardiovasküler risk faktörlerinden biri olarak kabul edilmesiyle birlikte konuya ilgi artmış ve çalışmalar hızlandırılmıştır.

Hareketsizliğin olumsuz yöndeki etkileri başlıca 4 grup insan üzerinde incelenmiştir:

1.Hastalık ya da yaralanma sonucu uzun süre yatak istirahati yapan kişiler

2.Çeşitli paralitik (felç) durumlar nedeniyle nöromüsküler (sinir-kas iletimi) aktivitesi önemli ölçüde kısıtlanan hastalar

3.Yerçekimi etkisini azaltan oturma yatma gibi değişik pozisyonlarda uzun süre kalan kişiler

4.Uzay yolculuklarında ve uzun süreli su altı çalışmalarında yer çekimsiz ortamda bulunanlar.

Sayılan bu inaktivite tiplerinin her biri kısa süre içinde gizli fizyolojik değişikliklere yol açabilmektedir.

Ortostatizm gibi belirgin klinik tablolar 5-7 gün içinde ortaya çıkabildikleri halde ankiloz veya böbrek taşı gibi komplikasyonlar ancak bir kaç ay sonra görülebilirler.

Hareketsizliğin mekanizmasının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla fizik kapasiteyle ilgili bazı kavramları hatırlatmakta yarar var:

1.Fonksiyonel kapasite : Zorlu bir çaba sırasında varılan maksimum metabolik değeri ifade eder.

2.Fizyolojik maksimum potansiyel : Aynı kişinin sistemli bir antreman programından sonra varabildiği maksimum metabolik değerdir.

3.Fonksiyonel rezerv : Fonksiyonel kapasite ile fizyolojik maksimum potansiyonel arasındaki farktır.

Hareketin daha da azalması örneğin kesin yatak istirahati halinde fonksiyonel kapasite iyice azalır. Daha sonraki dönemde bu durumdaki bir kişiye birden bire aşırı fizik aktivite programı verilirse fonksiyonel kapasitede iyileşme sağlanamaz. Kişinin önceki fonksiyonel kapasitesi ve rezervi dikkate alınarak yavaş yavaş artan yoğunlukta bir egzersiz programı verilerek durumu düzeltilmeye çalışılır.

Düzenli fizik egzersizler yapan kişinin fonksiyonel kapasiteleri fizyolojik maksimum potansiyel düzeyine çok yakın olduğu halde sedanter kişilerde fonksiyonel kapasite düşüklüğü çok belirgindir. Fonksiyonel rezerv önemli ölçüde azalmıştır.

Uzun süreli hareketsizliğin sistemler üzerindeki etkilerini şu şekilde özetleyebiliriz Merkez Sinir Sistemi Duygusal algılamada azalma olması nedeniyle bazı duyu bozuklukları gelişebilir parestezi ve ağrı eşiğinde düşmeler görülür.

İstirahat sırasında kaslarda kasılmalar yapılmadığı taktirde motor verimlilikte azalmalar belirir. Özellikle felçli hastalar durumun çok belirgin örneğidir.

Sedanter kişilerde otonom sinir sistemi oldukça dengesizdir. Düşük veya aşırı aktivite şeklinde fonksiyonel bozukluklar saptanabilir. Bu dengesizlik kardiovasküler sistemin çalışmasını da olumsuz yönde etkiler.

Aktivite azlığı kişilerde anksiyete ve depresyon gibi ruhsal sorunların gelişmesine de zemin hazırlar.

- Hareket Sistemi: Hareket azlığının uzun zaman sürecinde en belirgin etkileri hareket sistemini oluşturan elamanlardan ortaya çıkar.

En önemli belirtiler kas ve kemik dokularında görülen değişikliklerdir.

Hareket azlığıyla birlikte kas gücü azalmaya başlar. Örneğin hiç bir fiziksel rahatsızlığı olmayan bir kişinin bir haftalık kesin yatak istirahatinden sonra eldeki kavrama gücü % 20 oranında azalır. Kas gücündeki bu azalmaya parelel olarak kişinin dayanıklılığında da azalma olur. Diğer taraftan hareketsiz kaslarda kısa süre içinde atrofi (kas kaybı) gelişir. Atrofinin derecesi hareketsizliğin süresine bağlıdır.

Atrofi güç kaybı ve duyarlılığın azalması sonucu hareketlerin koordinasyonunda yetersizlik ortaya çıkar. Bu durum hem alt hem de üst uzuvlarda görülür ve günlük yaşamda beceri isteyen aktivitelerin yapılmasında veya sportif aktivitelerin yapılışı sırasında eksiklik ortaya çıkar.

- İskelet Sistemi: Hareketsizliğin en olumsuz etkilerinden biri kemik dokusunda ortaya çıkan osteoporozdur. Bilindiği gibi kemik yapımının düzenli olabilmesi ve kemik kitlesinin yenilenebilmesi için tendonların (bağlar) çekme fonksiyonu ile oluşan gerilmelere ve ayak ta durma sırasındaki yer çekimi kuvvetine gereksinim vardır. Hareket azaldığı durumlarda ise kemiğin organik ve inorganik elemanlarındaki kayıplar sonucunda kemik kitlesi azalmaya başlar kemikteki kalsiyumun mobilize olmasıyla geçici bir hiperkalsemi (kan kalsiyum seviyesinin artışı) ve yumuşak doku içinde ektopik kalsifikasyonlar (kemikleşmeler) gelişebilir. Sonuçta kemiklerin kırılganlığı artar ve kendiliğinden yada minör travmalarla kırılma olasılığı ortaya çıkar.

Kemik dokusunun yanı sıra eklemlerde aktif ve pasif hareketlerin azlığına bağlı sertlikler gelişir ve eklem hareket açıklığı azalmaya başlar. Başlangıçta geri dönüşebilir nitelikte olan sertleşme hareketsizliğin uzun sürmesi halinde kemiksel nitelik kazanır ve geri dönüşümü mümkün olmayan eklem hasarları ortaya çıkar.

- Kardiovasküler Sistem: Uzun süre hareketsizlik sonucunda kardiovasküler sistem büyük zarar görür ve bazal koşulların üzerindeki metabolik gereksinimleri karşılayamaz duruma gelir.

Kardiovasküler sistemdeki gerilemenin en belirgin göstergesi maksimum oksijen tüketiminin (Max V02) azalmasıdır.

10 günlük yatak istirahatından sonra tamamen sağlıklı ve genç kişilerde dahi Max V02 nin % 20 oranında kalp atım hacminin ise % 10 oranında azaldığı gösterilmiştir. Bir kaç günlük istirahatten sonra dahi aynı şiddetteki egzersize verilen nabız yanıtında artma olmaktadır.

Kardiovasküler sistemle ilgili bir diğer olumsuz gelişme kan basıncıyla ilgilidir. Uzun süre istirahatlarden sonra ortostatizm denilen durum gelişmekte ve kan basıncı dengesi bozulmakta ve kişi ayağa kalktığında ani tansiyon düşüklüğü olmaktadır.

Toplar damarlar üzerindeki kasların pompalayıcı etkilerinin azalması sonucu venöz yatakta birikmeler olmakta ve tromboflebit gelişebilmektedir.

Pıhtılaşma mekanizmasındaki değişiklikler trombosit kümeleşmesindeki artış tromboflebit gelişmesine yardımcı olmaktadır.

- Solunum Sistemi: Hareketsizliğe bağlı olarak solunum sistemi ile ilgili hemen tüm parametrelerde gerileme olur ve sonunda kısıtlayıcı tip solunum bozukluğu tablosu ortaya çıkar.

Sağlıklı kişilerde solunum parametrelerinde önemli bir düşme görülmemesine karşın istirahat süresinin uzaması durumunda örneğin felçli hastalarda solunum kapasitesi ve fonksiyonel solunum kapasitesinde % 25-50 oranında azalmalar olur. Sınırlayıcı tarzdaki gelişmeler ve yatay pozisyonun akciğer dolaşımı üzerindeki etkisi sonucu solunum-kanlanma oranında önemli bozukluklar ortaya çıkar.

Ayrıca mukus temizleme fonksiyonlardaki azalmaya bağlı olarak solunum sisteminde mukus birikmeye başlar. Bu koşullar altında öksürük mekanizması bozulur. Karın kaslarındaki zayıflık durumu daha da kötüleştirir ve basit bir üst solunum yolu enfeksiyonunda ciddi akciğer rahatsızlıkları gelişir.

- Sindirim Sistemi: Hareket azlığı sindirim sistemindeki aktivitelerin azalmasına yol açar. Bu azalma hem içeriğin ilerletilmesinde hem de salgılama fonksiyonlarında olur. Sonuçta bir taraftan iştah kaybı gelişirken diğer taraftan bağırsak hareketlerindeki azalma nedeniyle kabızlık görülür.

- Endokrin (hormonlar) ve Böbrek (renal) Sistemler: Endokrin sistemin diğer sistemlerle karşılıklı etkileşmesi sonucu önemli metabolik ve renal değişiklikler görülür.

Vücudun uzun süre yatay pozisyonda kalması nedeniyle hücre dışındaki sıvılar kılcal damar yatağının venöz (toplar damar) kısmına geçer ve kirli kanın kalbe dönüşünde artma olur. Sonuç olarak sağ atriumun (kalp kulakçığı) hacim sensörlerinde bir uyarılmayla birlikte antidiüretik hormonda azalma ortaya çıkar ve idrar çıkışı artar.

Hareketsizliğin etkisiyle sodyum ve kalsiyum atılımı da artar.

İdrarla fazla kalsiyum atımı üriner yolda tıkanma ve enfeksiyon faktörlerinin etkisiyle hareketsiz kişilerde idrar yollarında taşlar oluşmaya başlar.

- Deri: Uzun süreli hareketsizlik deri ve deri üzerindeki oluşumları da olumsuz yönde etkilenir.

Deri altındaki yağ dokusundaki incelme ve deri gerginliğinin bozulması nedeniyle basınç yaraları gelişebilir. Aynı vücut bölgelerin sürekli olarak basınç altında kalmaları ve bu bölgedeki basıncın kılcal damar basıncın üzerine çıkması yara oluşumunu kolaylaştıran dış etkenlerin başında gelir.

Saydığımız tüm bu olumsuz gelişmeler hareketsizliğe bağlı problemlerin yalnızca bir kısmıdır.

Hareketsizliğin uzun sürdüğü durumlarda olumsuz gelişmelerden etkilenen doku ve sistemler durmadan artar ve bir noktada yaşamı tehdit eder duruma gelebilir.

---------- Post added 19.02.17 at 22:52 ----------

HEMOROİDDEN NASIL KORUNULUR ?


Hemoroid oldukça yaygın olarak görülen bir hastalıktır. Makat bölgesinde 3 ana toplardamar ağı mevcuttur. Biri solda ikisi sağdadır. Bunlara toplardamar yastıkları denir. Kabızlık nedeni ile bunlar genişler ve iç hemoroidleri oluşturur. Zamanla bunlar makat dışına sürüklenir ve dışkılama esnasında dışarı sarkarlar.


Kanama ağrı akıntı gibi şikayete sebep olan hemoroid hastalığı erken evrede ise ameliyata gerek kalmadan lazer bant ligasyon ve ilaç enjeksiyonu ile tedavi edilir. İleri evredeki hastalar için tek tedavi seçeneği ameliyattır. Hemoroid hastalığı sıklıkla kabızlık şişmanlık ve gebelik gibi karın içi basıncının arttığı durumlarda ortaya çıkar. Kansere dönüşmez ancak hemoroid hastalığından korunmak için yapılan uygulamalar kabızlığı ortadan kaldırdığı için fissür ve bağırsak kanseri riskini de azaltır.


11 Altın kural


Kişisel tuvalet temizliğine dikkat edilmeli mümkünse tuvalet kağıdı yerine daha yumuşak olan ıslak mendil veya havlu kullanılmalı.


Fazla kilo almaktan sigara alkol acı biber ve baharatlı yiyeceklerden sakınılmalı.


Düzenli olarak egzersiz yapılmalı.


Lif yönünden zengin besinlerle (meyve sebze kepekli ekmek) dengeli beslenilmeli öğün atlamamalı ve mutlaka kahvaltı yapılmalı.


Bol su içilmeli (gün içinde 8 bardak).


Oturarak çalışılıyorsa her saat başı en az 10 dakika ayağa kalkmalı ayakta çalışılıyorsa 10 dakika oturulmalı.


Günde en az bir defa ve düzenli olarak tuvalete gitmeli (örneğin kahvaltıdan 10-15 dakika sonra).


Uzun süre dışkı yumuşatıcı (laksatif) kullanmaktan kaçınılmalı.


Tuvalette fazla ıkınmaktan ve zorlanmaktan kaçınılmalı gazete dergi okuyacak kadar kalınmamalı gün içinde tuvalet ihtiyacı geçiştirilmemeli.


Sıcak yerlerden (sauna hamam) kaçınılmalı.


Dar giysiler giymekten kaçınılmalı.

---------- Post added 19.02.17 at 22:52 ----------

HEPATIT A


Hepatit A hastalığı Hepatit A virüsünün (HAV) neden olduğu bir karaciğer hastalığıdır. Bulaşma dışkıdan olur. Hastalık geçirildikten sonra kanda HAV bulunmaz bu nedenle taşıyıcılık ve kan nakli ile bulaşma olmaz. Siroz meydana getirmez.

Kuluçka dönemi 2-6 haftadır.

Kırıklık hafif ateş bulantı kusma ishal iştahsızlık hafif kas ve eklem ağrıları gibi genel şikayetlerle başlar. Sarılık bulguları 3-4 haftada kaybolur ve 6-8 haftada hastalar tamamen iyileşir. Sonuç genelde iyidir ancak hastaların %1 inde fulminan hepatit denilen durum ve ölüm meydana gelebilir.

Tanı

İlk hafta içinde IgM tipi antikorlar yüksek düzeydedir ve 2 ay içinde tamamen kaybolur. IgG tipi antikorlar ise 1 ay sonra ortaya çıkar ve yıllarca kalır. IgG tipi antikorların saptanması hastalığın daha önceden geçirildiğinin bir göstergesi olarak kabul edilir ve kanda saptandığı sürece o kişide HAV hastalığı tekrar gelişmez.

Korunma

Hepatit A dan korunmak için el ve tırnak temizliğine son derece dikkat etmek gerekir.

Şehirlerin kanalizasyon sistemlerinin uygun olması önemlidir.

Hepatit A geçiren kişilerin mikrobu bulaştırmalarını önlemek için iç çamaşırlarının çarşaflarının ve tuvaletlerin %3 lük formalin veya %2.5 lik kloramin solüsyonu ile temizlenmesi gerekir.

Hastayla ilgilenenlerin (doktor hemşire bakıcı akraba gibi) sık sık ellerini mikrop öldürücü sıvılarla (zefiran) temizlemeleri gerekir.

Aşı

iyi seyirli bir hastalık olduğu için Hepatit A ile meydana gelen hastalıklar için aşı genelde gerekli değildir. Ancak hasta ile irtibatı olan kişiler için (hekim aile fertleri gibi) immünglobülin ile korunma önerilebilir (Beriglobin). Yetişkinlere kas içine 4-5 ml yapılır ve 4-8 hafta korunma sağlar.

Tedavi

Yatak istirahati : Sırt üstü yatmak karaciğerin kanlanmasının en iyi şekilde olmasını sağlar. Bu şekilde istirahat edilerek karaciğerin yükü azaltılır ve iyileşme hızlanır.

Diyet : İlk günlerde hastalar genelde iştahsız olduklarından sindirimi kolay besinler (meyva suyu açık çay süt çorba püre kızarmış ekmek bal reçel ve yoğurt) verilmelidir. Ancak hastaya yemesi için ısrar edilmemelidir; çünkü karaciğer kendini korumak için iştah azaltıcı bazı önlemler alabilir. İştahsızlık uzun sürerse asidik özel karışımlar hekim tarafından verilir. Böyle bir durumda iştah açılınca hemen proteinli besinler verilir. Karbonhidratlı gıdalar normal şekilde verilmeye devam edilir. Tuzsuz yemeğe gerek yoktur. Alkol yasaklanır. Günlük alınan yağ miktarı 50 gramı geçmemelidir. Günlük kalori 3000 i geçmemelidir. Sarılık ortadan kalktıktan sonra 6 ay boyunca alkol kızartma baharat sirke ve mezeler verilmez.

İlaç : Sindirim zorluğu olanlara sindirimi kolaylaştırıcı ilaçlar verilir. Ayrıca B ve C vitaminleri verilir. Kaşıntı bulantı-kusma için de gerekirse ilaç verilebilir. Kusmaları fazla olanlara serum takılabilir. Yine hastanın durumuna göre ilaç tedavisi hekim tarafından başlanabilir.

---------- Post added 19.02.17 at 22:52 ----------

HEPATIT B


Hepatit B hepatit B virüsünün (HBV) neden olduğu tedavisi bulunmayan ciddi bir karaciğer hastalığıdır. Belirti olmadan ya da iştahsızlık ve bulantı gibi hafıf belirtilerle geçirilebilir ya da enfeksiyonun yaşam boyu devam etmesi karaciğer sirozu karaciğer kanseri karaciğer yetersizliği ve ölüm gibi ciddi bir hastalık tablosuyla seyredebilir. HBV ye karşı en iyi korunma öncelikle virüsün bulaşmasını engellemektir. |HBVv nin Bulaşması:
HBV enfekte kişinin kanı ya da vücut sıvılarıyla doğrudan temas yoluyla ya da enfekte anneden yenidoğana bulaşır. |Aşılanma ?
Hepatit B aşısı tıbbi bilimsel ve toplum sağlığı ile ilgili kurumlar tarafından hastalık ve ölümün önlenmesi için güvenli ve etkili bir yöntem olarak önerilmektedir.
Hepatit B aşılarının içinde bulunan timerosaldeki (aşıdaki koruyucu madde) küçük miktardaki cıvanın aşı uygulanan yenidoğanlar için oluşturabileceği risk konusunad çeşitli tartışmalar olmuştur ancak günümüzde timerosal içermeyen yeni aşılar piyasaya sunulmuştur. Birçok bilimsel çalışma bu aşının çok güvenli olduğunu ve multipl skleroz gibi başka kronik hastalıklarla ilişkisinin bulunmadığını göstermiştir. ABD deki birçok sağlık örgütü bu aşının çocuklara rutin olarak uygulanmasını önermektedir.|Hepatit B nin Bulaşmasının Önlenmesi:
·Sizde ya da eşinizde HBV enfeksiyonu varsa cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanın.
·Cinsel ilişkide bulunduğunuz kişide hepatit B varsa test yaptırınız henüz enfekte olmamışsanız aşılanınız.
·HBV enfeksiyonu olan bir kişiyle birlikte yaşıyorsanız test yaptırınız henüz enfekte olmamışsanız aşılanınız.
·Gebeyseniz HBV enfeksiyonu için tarama yaptırmalısınız; enfeksiyon varsa ya da durumunuz kesin bilinmiyorsa çocuğunuza doğumu izleyen birkaç saat içinde hepatit B aşısı yapılmalıdır.
·HBV ile enfekte kişilerin kan ya da diğer vücut sıvılarıyla temas etmeyin.|Hepatit B Enfeksiyonu Olanların:
Yapması Gerekenler:
·Kanınıza ya da diğer vücut sıvılarınıza dokunduktan sonra ellerinizi yıkayın.
·Kullandığınız kağıt mendilleri adet sırasında kullandığınız petleri ve tamponları kağıt torbalara koyarak atın.
·Vücudunuzdaki tüm açık yaraların ve kesiklerin üzerini kapatın.
·Karaciğerle ilgili anormallikler yönünden kontrol edilmek için 6 ay ila 1 yılda bir hekiminizi müraccat edin.|Yapmaması Gerekenler:
·Ciklet diş fırçası jilet havlu ya da kan ya da başka vücut sıvılarınızla temas edebilecek herhangi bir eşyayı başkalarıyla ortak kullanmayın.
·Bebeklere çiğnediğiniz yiyecekleri vermeyin.
·Kan plazma organ doku ya da sperm bağışında bulunmayın.
·Kullandığınız şırınga ya da iğneleri başkalarıyla paylaşmayın.

---------- Post added 19.02.17 at 22:52 ----------

HEPATIT C


Hepatit C hepatit C virüsünün (HCV) neden olduğu bir karaciğer hastalığıdır. Viral hepatite neden olan beş farklı virüsten (A B C D ve E olarak tanımlanır) biri olan hepatitis C karaciğerde iltihaba neden olur. Enfekte kişinin kanı ya da cinsel ilişki yolu ile yayılır. Her yıl HCV ile enfekte kişilerin % 85 inde kronik enfeksiyon geliştiği tahmin ediliyor; bununla birlikte enfeksiyon bulunan birçok kişide belirti görülmez. Bazılarında ise bu enfeksiyon siroza (karaciğer hücrelerinde hasar) karaciğer yetersizliğine ve olası karaciğer kanserine yol açabilir.
Hepatit C en sık görülen kanla bulaşan enfeksiyonlardan biridir ve karaciğer nakline yol açan nedenler arasında birinci sırada yer alır. Tüm dünyada yaklaşık 170 milyon kişi bu virüs ile enfektedir. Hastalığa yakalananlarda bazen 20 yıl boyunca belirti gözlenmediğinden kişiler hastalıklarının farkına çok geç varırlar. Önümüzdeki on yılda bu hastalık nedeniyle ölenlerin ve karaciğer nakli için bekleyenlerin sayısında dramatik bir artış beklendiğinden toplumda öncelikli bir sağlık sorunu durumuna gelme olasılığı yüksektir.
Erken tanı hepatit C nin daha fazla yayılmasını önlemede ve virüsün karaciğerde yol açacağı hasarın azaltılmasında büyük önem taşır.|Hepatit C Testi:
Aşağıda belirtilen kişiler / gruplar risk altında oldugundan Hepatit-C testi uygulanmalıdır.
- Temmuz 1992 tarihinden önce kan nakli ya da organ nakli yapılan kişiler 1987 yılından önce pıhtılaşma sorunları nedeniyle kan ürünü verilenler ya da uzun süreli böbrek diyalizine bağlı olanlar
- Kronik böbrek yetersizliği hemofili ya da kemoterapi gerektiren kanser vakaları gibi sık olarak kan ürünlerinin verildiği hastalar
- Sağlık hizmetlerinde çalışanlar
- Enjeksiyonla madde kullananlar eskiden enjeksiyonla madde kullanmış olanlar
- Yüksek risk taşıyan cinsel etkinlikleri birden çok eşi ve/veya cinsel yolla bulaşan hastalığı olan kişiler|Korunma
- Üzerinde kan bulunabileceğinden iğne diş fırçası makas ya da benzeri araç ve gereci kimseyle paylaşmayın.
- Eldiven giymeden kimsenin kanına dokunmayın.
- Cinsel etkinliğiniz varsa güvenli cinsel ilişki kurun ve prezervatif kullanın.
- Vücudunuza dövme yaptıracaksanız kullanılan araç ve gerecin steril olmasına dikkat edin.
- Hepatit C virüsü taşıyorsanız kan ya da plazma bağışlamayın.
- Hepatit C enfeksiyonunuz varsa fazla miktarda alkol kullanmayın.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147