FOLIK ASIT EKSIKLIGI
Folik Asit Eksikliği Erkeklerde Kısırlığa mı Neden Oluyor ?
Vitamin B9 olarak da bilinen Folik asit özellikle sebzelerde portakal suyunda ve tahıllarda bulunuyor. Bugüne kadar folik asitin özellikle hamilelik döneminde bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişimi için olan önemi üzerinde durulmakta idi.
Ancak Kaliforniyalı araştırmacılar folik asit ile ilgili yaptıkları bir çalışmanın sonucunu açıkladıklarında bu vitaminin farklı bir rolü üzerinde de durulmaya başlandı. Araştırma sonuçlarına göre erkeklerde genelde kısırlıkla birlikte olan sperm sayısı azlığı durumunda aynı zamanda folik asit (bir tipi) eksikliği de bulunduğu saptandı.
Araştırmacılardan Lynn Wallock (Oakland Araştırma Enstitüsü Çocuk Hastanesinde araştırma görevlisi) yaptığı açıklamada sonuçların erkek üreme sağlığı açısından önemli olduğunu gösterdiğini belirtti.
Ancak Kaliforniya Üniversitesi üroloji bölümü öğretim görevlilerinden Paul Turek sperm sayısının erkek üreme yeteneğinin ancak bir kısmının göstergesi olduğunu belirterek söz konusu çalışmada incelenen sperm sayısı düşük erkeklerin çoçuk yapıp ypamadıklarının incelenmediğini ve erkeğin üreme yeteneği bakımından normal olması için mutlaka normal sperm sayısına sahip olmasının gerekli olmadığını söyledi.
24 sigara içen ve 24 sigara içmeyen erkeğin incelendiği çalışmada aynı zamanda düşük folik asit seviyesinin sperm içindeki DNA bozuklukları ile de ilişkili olabileceği saptandı. Wallock bu durumun bebeklerdeki doğumsal defektlerle ve yavrunun ileri yaşlarda orataya çıkabilecek kanser hastalıkları ile de ilişkili olabileceğini söyledi. Çalışmanın tamamı Fertility & Sterility dergisinin son sayısında yayınlandı.
Wallock "Bazen sperm sayısını normal düzeyde saptayabiliriz ancak sperm içindeki DNA hasarlı olabilir. Sperm hücresi DNA içeriden bir paket taşıyıcısıdır. Taşıyıcı paketi çok iyi bir şekilde yerine ulaştırabilir ancak paket açıldığında içindeki DNA nın hasarlı olduğu ortaya çıkar" dedi. Ancak bu tespit de öncekiler gibi eleştirilere maruz kaldı.
Turek bu çalışmanın folik asit düzeyi ile doğumsal defektler arasındaki potansiyel riski ortaya koyamayacak kadar basit olduğunu belirtti ve bu çalışma ile tür spekülasyonları ortaya atmanın erken olduğunu söyledi.
Oregon Sağlık Bilimleri Üniversitesinden Peter Sutovsky bu çalışmanın gereksiz yere bazı sigara içenlerin çocuklarına kanser bulaştıracakları (geçirecekleri) korkusuna yol açabileceğini söyledi. Ve bu çalışmada sigara içenlerde sadece bir folik asit tipinin eksikliğinin saptandığının altını çizdi.
Çalışmadaki sigara içenlerin sigara içmeyenlere göre daha yüksek sperm sayılarının olduğuna dikkat çeken Sutovsky sigara içenlerin spermlerinde DNA hasarı bulunma oranının daha yüksek olmasından dolayı vücudun üretkenliği koruyabilmek için daha fazla miktarda sperm ürettiğini ortaya attı.
Bu üç araştırmacının konu üzerindeki birleştikleri ortak konu ise erkek üreme sağlığının devamı için iyi bir diyetin gerekli olduğu.
Turek kısırlık problemi olan erkeklerin iyi yemeleri iyi uyumaları streslerini azaltmaları ve vücutlarına bir mabet yeri gibi özenli davranmaları gerektiğini söyledi. "İyi üreme sağlığı iyi bir beden sağlığı ile mümkündür" dedi.
Wallock erkeklerin her gün 5-9 porsiyon sebze ve meyve yemeleri gerektiğini söyledi. 1998 yılında devletin aldığı kararla belirli yiyeceklerin foli asit ilave edilerek güçlendirildiğini ve çoğu erkeğin yeterli miktarda folik asit aldığını belirtti. Bununla birlikte folik asit ilavesinin tam etkisinin bilimediğini söyleyen bayan araştırmacı yüksek miktarda alkol alan bazı mide ve barsak rahatsızlıkları bulunan ve kanser tedavisi için antifolat ilaçlar kullanan erkeklerin besinlerdeki folik asitten yeterince faydalanamayacaklarını iave etti.
Ne Yapmalı ?
Eğer bebeğiniz olmuyorsa (erkek veya dişi olmanız farketmez) yediklerinizi gözden geçirin. Wallock bu küçük çaplı araştırmanın bile beslenme ile erkek üreme sağlığı arasında olası ilişkiler olabileceğini gösterdiğini söyledi ve folik asit yemek konusunda da aşırıya kaçmamak gerektiğini çünkü nadir de olsa aşırı folik asit tüketiminin hastalığa neden olabileceğini söyledi.
---------- Post added 19.02.17 at 22:48 ----------
GALAKTORRHEA
Normal olarak sadece doğum yaptığınızda veya 1-2 gün evvel süt salgılarsınız. Eğer bunun dışında memelerinizden süt sızarsa olağan dışı bir durumunuz var demektir; buna galaktorrhea (Yunanca gala: süt rhoia: akıntı) denir. Araştırmacılar vakaların yüzde 50 sinde sebebin bulanamadığını yüzde 25 de sebebin prolaktinma denilen bir tür hipofiz tümörü olduğunu söylemektedirler. Bu tümör genellikle selim olmasına karşın süt üretimini düzenleyen prolaktin hormonu salgılar. kalan yüzde 25te galaktorrhea çeşitli nedenlere bağlı olabilir (Örneğin hipertiroidizm belirtisi veya bir ilacın yan etkisi) Galaktorrhea ya sebep olan ilaçlar methildopa (yüksek tansiyon için kullanılan bir ilaç) phenotiazinler (bir müsekkin grubu) depresyona karşı çeşitli ilaçlar ve dekstroamfetamin içerirler.
Belirtiler
- Genellikle her iki meme başından beyazımsı veya yeşilimsi akıntı;
- Amenore ile birlikte olabilir.
Teşhis
Doktor memenizi ve (bazen kanserle birlikte görülen kanlı akıntı olmadığından emin olmak için) memeden gelen sıvıyı inceleyecektir. Tıbbi olarak tarihçeniz galaktorrheanın aldığınız bir ilacın yan etkisi olup olmadığını aydınlatır. Prolaktin seviyenizi belirlemek için kan testleri ve hipotalamus ve hipofizin CT scani (bilgisayarlı tomografi) yapılabilir.
Galaktorrhea bir hipofiz tümöründen kaynaklanmadığı takdirde sağlığınızı tehdit etmez. Bu cins tümörler yavaş gelişir ve bazıları sonunda olduğu gibi kalır. Çoğunlukla ilaçla tedavisi başarıyla sonuçlanır. Eğer başarısız olursa ameliyat veya radyoterapi kullanılabilir.
İlaç Tedavisi
Hipotiroidizm için tiroksin verilir. Hipofiz bir tümörünüz varsa veya testten galactorrhea için hiçbir izahat alınamıyorsa doktorunuz muhtemelen tümörü küçültebilmek prolatin seviyesini düşürebilmek için bromokriptin verecektir. Bromoktriptin çoğunlukla belirlenmeyen bir sebepten de olsa galaktorrhea yı tedavi eder.
Ameliyat
Büyük bir hipofiz tümöründe ameliyat gerekli olabilir. Çünkü bu tümörler yeniden gelişebilirler. Uzun süreli bir bromokriptin tedavisine veya radyoterapi ye ihtiyacınız olabilir.
---------- Post added 19.02.17 at 22:49 ----------
GANGLION
Ganglion cildin altında beliren bir şişliktir genellikle el bileğinde olur fakat bazen ayağın üst kısmında veya bileğin (el) iç tarafında veya parmaklarda olabilir.
Belirtileri
- Bilekte bir şişkinlik
- Bu şişkinlikle birlikte ağrı özellikle bilek açıldığı veya eğildiği zaman bulunabilir fakat genelde bu şişlik ağrısızdır.
Bir mafsal veya tendon içine sızmış olan koyu bir sıvının birikmesinden meydana gelir. Genellikle dokunulduğunda esnektir ve çeşitli büyüklüklerde olabilir.
Teşhis
Bir fizik muayene yapıldıktan sonra başka sorunların varolmadığından emin olmak için bazı testler ve röntgen gerekebilir. Teşhisi doğrulamak için bazen ultrason incelemesi yararlı olur.
Esas itibariyle zararsızdır. Fakat bileğinizde veya ayağınızda bir şişlik fark ederseniz habis bir tümör gibi diğer nedenleri saf dışı bırakmak için bir doktora danışın. Eğer ganglion ağrılıysa doktorunuz ameliyat veya diğer yollarla rahatlama sağlayabilir fakat çoğu durumlarda bu zararsız küçük şişlik tedavi gerektirmez ve yaşayışınızı etkilemez.
Tedavi Ameliyat
Doktorunuz ganglionu birkaç yerden iğneyle deldikten sonra üzerine basınç uygulayarak patlatabilir veya içindekileri iğneyle çekebilir. Çoğu vakalarda ameliyat gereksiz görülür fakat gangliyon ağrılı ise ve direnaja cevap vermiyorsa cerrahi olarak çıkartılabilir
---------- Post added 19.02.17 at 22:49 ----------
GILBERT HASTALIGI
Doğumsal ve ailevi bir hastalıktır. Nadiren görülür. Hafif olan olgularda hastalığın farkına varılmaz. Mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte karaciğer hücreleri kandaki bilirubini alamamaktadır. Bazı hastalarda karaciğer içerisine giren bilirubinin ancak bir kısmı konjüge hale çevrilebilir. Bu durumda indirekt bilirubin 10 mg a kadar çıkabilir.
Hafif derecede bilirubin artışı ile seyreden bir hastalıktır. Serumda indirekt bilirubin değerlerinin arttığı gözlenir. Toplam bilirubin düzeyi 2-5 mg civarındadır.
Doğuştan olmakla birlikte 15-45 yaşlarında ve erkeklerde sık olarak görülür. Zararsız bir sarılık türüdür.
Hastalarda bilirubinin arttığı dönemlerde hafif bir halsizlik bulantı ve karın üst kısmında ağrılar meydana gelebilir. Karaciğer ve dalakta büyüme olmaz.
Karaciğer testleri ve SGOT SGPT değerleri normaldir. Karaciğer biyopsisi normaldir. Hemolitik anemi hastalığı ile karışabilir ancak kan sayımı ile kolayca ayırt edilebilir.
Hastalık şiddetlenme ve hafifleme şeklinde seyreder. Yorgunluk açlık heyacan ve üzüntülerin sarılığın ortaya çıkışında ve alevlenmesinde etkili olduğunu gösteren çalışmalar vardır.
Tedavi gerektirmez sarılık bir kaç günde kendiliğinden kaybolur. Uzun süren sarılıklarda barbitüratlar verilebilir.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|