Ebû Hüreyre anlatıyor: “Kader konusunda birbirimizle münakaşa etmekte iken Resûlullah (sas) üzerimize çıkageldi. O kadar kızdı ki yüzü kızardı. Yanaklarından sanki kan fışkıracaktı ve sonra: ‘Siz bununla mı emredildiniz, yoksa ben size bunun için mi gönderildim? Bilin ki, sizden öncekileri, dini meselelerdeki münakaşalarının çokluğu ve peygamberleri hakkında düştükleri ihtilafları helak etmiştir.’ buyurdu.” (Tirmizî, Kader, 1) Ümmet-i Muhammed’e maddi anlamda toplu bir helak yok ancak bu, maddi-manevi helakın olmayacağı anlamına gelmez. İşte bugün bir milyar yedi yüz milyon Müslümanın içine düştüğü bu hal aslında manevi bir helakın neticesidir. Aramızdaki tefrikalar ve birbirimize karşı tahammülsüzlüğümüz bir yönüyle bu helaka düçar olduğumuzu gösteriyor. Efendimizin (sas) bu beyanını duyan sahâbe kader meselesini tartışma meselesi yapmadı. Ta ki Hz. Osman döneminde fitne kapıları kırılana kadar…Kader meselesini konuşmaya başladığımızda İslâm dünyasında iki uç nokta zuhur etti: “Külli irade diye bir şey yoktur. İnsan asla bir programın mahkumu değildir. İnsan kendi fiillerinin yaratıcısıdır. Dolayısıyla burada irade söz konusudur. Allah insanı yaratmıştır, insan yapacağını yapacak ve Allah’a hesabını verecektir.” diyerek aklı ve iradeyi putlaştıran Mu’tezile, “Bizim irademizin hiçbir anlamı yoktur. Selin önünde giden çer çöp gibiyiz. Dolayısıyla da mesul değiliz.” diyen Mürcie. Kader ekseninden yola çıkarak kaderi mutlak manada inkar eden Kaderiyye, karşısında da insan iradesini tamamen hiçe sayan Cebriyye. İki tane zıt kutup. Ortada bir ana damar var ki adı, Ehl-i Sünnet’tir. Ehl-i Sünnet mezheplerden bir mezhep değildir. Ehl-i Sünnet, Allah Resûlü’nün (sas) sahâbeye intikal ettiği dinin adıdır. Bunu bir kere doğru anlayalım. Eğer biz Ehl-i Sünnet’i mezhep olarak anlarsak yanlış anlamış oluruz.Ehl-i Sünnet uçlarda gezmez. Vasat ümmet olmanın gereği olarak orta görüşü benimser. Kur’ân ve sünnet ne diyorsa, Allah Resûlü (sas) neyi uyguladıysa, sahâbe neyi yaşadıysa onu söyler. İşte bu ana damar çerçevesinden biz kader meselesini anladığımız zaman doğru anlarız. Peki Ehl-i Sünnet ne diyor? Ehl-i Sünnet insan iradesini putlaştırmıyor. İradeyi; külli ve cüzi olmak üzere ikiye ayırıyor.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|