BEHCET HASTALIGI
Bu hastalık 1937 yılında Dr. Hulusi Behçet tarafından üçlü beulgular kompleksi olarak (ağızda aft cinsel bölgede yaralar gözde iridosiklit) tanımlanmıştır. Ancak daha sonraki bulgular hastalığın vücudun bir çok yerinde belirti ve değişikliklere neden olabileceğini göstermiştir. Erkeklerde daha sık görülür.
Hastalığın nedeni bugüne kadar tam olarak belirlenememiştir virüs kaynaklı olduğu yönündeki düşünceler yerini oto-immün hastalık düşüncesine terketmektedir.
Ağızdaki belirtiler: dudaklarda dilde yanakta damakta veya ağız arka duvarında tek veya çok sayıda yaralar (aftlar) şeklinde görülür. Bu yaralar genellikle bir mercimekten bezelye büyüklüğüne kadar (nadiren daha büyük) kenarları kırmızı bir hale ile çevrili sınırları belirgin yuvarlak veya oval zemini kirli tereyağı görünümünde ve ağrılı aftlardır.
Cinsel bölgedeki belirtiler: erkeklerde peniste ve testisleri çevreleyen deride kadınlarda vajina ve vajina ağzında (dudaklarda) her iki cinste idrar kanalı ucunda (üretra) ve makatta aft şeklinde yüzeyel veya daha derin yaralar gözlenebilir.
Gözdeki belirtiler genelde ağrı ve ışıktan rahatsız olma şeklinde başlar. Erken dönemde konjonktivit (~göz kapağının iç yüzeyinde enfeksiyon) gelişebilir. Behçette en sık gözlenen göz rahatsızlığı tek veya çift taraflı hipopiyonlu iritis tir (bunu doktorunuz saptayacak). Bazı hastalarda kanlı (hemorojik) koriyo-retinitis saptanabilir.
Ağız ve genital bölgedeki yaralarla birlikte hastada ateş ve bölgesel lenf büyümesi gözlenebilir. Gözdeki belirtiler daha ileriki dönemlerde meydana gelir ve körlükle sonuçlanabilir.
Behçet; ataklarla kriz şeklinde seyreden bir hastalıktır. Göz ve sinir tutulumlarında durum son derece ciddidir. Kendiliğinden iyileşme son derece nadirdir.
Teşhis
A-Temel Kriterler
1- Ağızda aftlar
2- Cinsel bölgede aft benzeri yaralar
3- Göz bulguları
B-Diğer Kriterler
1- Atrit : Hastaların yarısından fazlasında eklem iltihabı veya eklem ağrısı vardır. Yaklaşık 1-4 haftada iz bırakmadan düzelirler. En sık diz ve ayak bilekleri tutulur. Tutulan eklem sayısı fazla olmaz.
2- Damarlarda tıkaç oluşumu: özellikle göz toklar damarlarında
3- Sinir tutulumu : beyin sapı tutulumu (dissemine skleroz benzeri) omurilik tutulumu (transvers miyelit) organik konfüzyonel sendrom (ensefalit).
4- Mide - barsak tutulumu : mide ülseri ülseratif kolit karın ağrısı ishal
5- Kalp tutulumu : anevrizma kardit
6- Akciğer tutulumu
7- Diğer bulgular : idrarla protein atılması kanlı idrar amiloidozis ailede behçet hastalığı
Behçet Hastalığı ile karışabilecek diğer hastalıklar
1- Aftöz stomatit
2- Cinsel bölgede aftlar
3- Deride vaskülit (damarsal rahatsızlık)
4- Gözde benzer rahatsızlıklar
5- Artritler
6- Reiter sendromu
7- Stevens-Johnson hastalığı
TANI KOYABİLMEK İÇİN YUKARIDAKİ KRİTERLERDEN 3 ADET GEREKİR ANCAK TEMEL KRİTELERDEN İLK İKİSİNİN OLMASI ZORUNLUDUR.
Hastaların %90 ında paterji testi pozitiftir (deriye iğne batırıldıktan 24-48 saat sonra deride küçücük apseler meydana gelir).
Yine hastaların %80 inde HLA-B5 saptanır.
Tedavi
Etkili ilaç yoktur. Göz için kortikosteroidler kullanılır. Kolşisinin de etkili olduğu durumlar vardır.
İlk atakalar sırasında kortizon oldukça etkilidir.
Duruma göre bir çok ilaç kullanılabilir.
---------- Post added 19.02.17 at 22:37 ----------
BEL AGRISI
Yetişkinlerin %80 inde yaşamlarının bir döneminde önemli derecede bel ağrısı olmaktadır. Bel ağrısı işgücü kaybına neden olan ve faaliyetlerimizi etkileyen sağlık sorunlarından birisidir. Belle ilgili zedelenmeler işyerinde çalışanlar arasında görülen toplam yaralanma ve hastalıkların yaklaşık %20 sini oluşturmaktadır.
Bel ağrısının önlenmesi amacıyla yaygın olarak uygulanan stratejiler vücut formunun geliştirilmesine yönelik egzersiz sırt mekaniği ve ağırlık kaldırma konusunda eğitim ve lomber desteklerdir (genellikle ek destek sağlamak üzere belin çevresine hafif bir elastik kuşak sarılması). Ancak bu önlemlerin etkinliği tam olarak bilinmemektedir.
Bel ağrısına birkaç etken neden olabilir. Bunların başında zedelenmeler ve yaşlanmanın etkileri gelir. Bel ağrısı vakalarının çoğunluğunun önemli olduğu düşünülmemektedir ve bunlar doktorun önereceği basit tedavilerle geçmektedir.
BEL AĞRISININ ÖNLENMESİ :
- Sırt kaslarınızın güçlü ve esnek olmasını sağlamak için düzenli egzersiz yapın.
- Ağırlık kaldırırken doğru teknikleri uygulayın (bütün cisimleri vücudunuza yakın tutarak kaldırın ve bükülmekten ileriye doğru eğilmekten ya da cismi kaldırırken uzanmaktan kaçının)
- Uygun vücut ağırlığını koruyun ve sigara içmekten kaçının
Ayakta dururken ya da otururken uygun pozisyonda olmaya dikkat edin.
NE ZAMAN DOKTORA GİTMENİZ GEREKİR?:
Belirtiler şiddetliyse ve birkaç gün içinde geçmiyorsa
Ağrı günlük etkinlikleri engelliyorsa
Barsak ya da mesane kontrolüyle ilgili sorunlarınız varsa
Kalça ya da rektum bölgesinde uyuşma hissediyorsanız
Bacağınızda güçsüzlük ya da uyuşma varsa
TEDAVİ SEÇENEKLERİ :
İlaç :
Hafif ila orta şiddette belirtileri olan kişilere asetaminofen aspirin ya da ibuprofen gibi ağrı kesiciler yeterli olabilir.
Sırta sıcak ya da soğuk uygulaması:
Belirtilerin başlangıcını izleyen 48 saat içinde her seferinde 5-10 dakika süreyle olmak üzere sırtınıza soğuk su torbası (ya da buz torbası) uygulayabilirsiniz. Kırk sekiz saatten uzun süren belirtiler için ağrıyı gidermek amacıyla bir sıcak su torbası uygulamayı ya da sıcak su banyosunu deneyebilirsiniz.
Spinal manipülasyon :
Bu tedavi sadece bu konuda uzman bir kişi tarafından uygulanmalıdır ve bazı vakalarda belirtilerin ortaya çıktığı ilk ay içinde yararlı olabilir.
AMELİYAT
Bel ağrısı vakalarının çoğunluğu ameliyata gerek olmadan tedavi edilebilmektedir. Ameliyatın en sık rastlanan gerekçesi disk kaymasına bağlı basınç nedeniyle sinirde ve bacakta oluşan ağrıdır.
---------- Post added 19.02.17 at 22:37 ----------
BEYIN FELCI
Beyin felci çocukluk döneminin en yaygın olarak görülen sakatlık nedenlerinden biridir. Doğum öncesinde sırasında veya sonrasında merkezi sinir sisteminin hareket işlev alanlarının hasar görmesinden kaynaklanır.
Beyin felcinin birçok nedeni vardır. Yaygın nedenlerden biri; beyin dokusu içinde yeterli oksijen bulunmamasıdır (anoksi). Yapılan araştırmalar beyin felci olan bebeklerin üçte birinin vücut ağırlığının 2250 gramın altında olduğunu da ortaya çıkarmıştır. Doğum sancısı ve doğum sırasında beynin hasar görmesi bakteriyel menenjit gibi bir enfeksiyon ve hemoraji (kanama) de diğer nedenleri oluşturur. Ancak genellikle belirgin bir açıklama bulunamamaktadır.
Dört tip beyin felci vardır: Spastik beyin felci ekstrapiramidal beyin felci atonik beyin felci ve bu tiplerin karışımından oluşan beyin felci.
Spastik beyin felci en yaygın olan tiptir. Spastik beyin felci bulunan bir bebekte yeni doğanlara özgü bazı reflekslerde anormal inatçılık görülür. Hiperaktif bir tutma refleksi bebeğin ellerinin iyice sıkılmış bir yumruk biçimini almasına yol açar. Bebek büyüdükçe kol ve bacakları daha spastik ve katı bir hal alır.
Hastalık her iki kolu ve her iki bacağı da tutabilir (spastik kuadrepleji). Bu durum varsa genellikle bir ölçüde zekâ gecikmesi de söz konusu olmaktadır. Yaygın olarak konvülsiyonlar görülür.
Hastalık tüm kol ve bacakları tutuyor ancak kollar daha hafif bir derecede etkileniyorsa bu durum dipleji (iki taraflı felç) olarak anılır. Diplejili çocukların ellerini oldukça iyi kullandıkları da görülebilmektedir. Zekâ düzeyleri genellikle normal ya da normale yakındır fakat resim çizmeyi ve harf yazmayı öğrenmekte bazı güçlüklerle karşılaşabilirler.
Beyin felci bulunan tüm çocukların üçte birinde spastik hemipleji (vücudun yalnızca bir tarafını tutan felç yarım felç) söz konusudur. Spastik hemiplejili çocuklar genellikle alt-normal gruba giren bir zeka düzeyine sahip olma eğiliminde olmakla birlikte bu durumdaki bazı çocuklar orta ve hatta ortanın üstü zekî düzeylerine sahip olabilmektedir.
Ekstrapiramidal beyin felci ilk olarak bir bebeğin kaslarının zayıflığı ve esnekliği ile kendini gösterir. Bu beyin felci tipi genellikle bebek 6 aylık olana kadar teşhis edilememektedir. Erken bir belirti bebek bir şeye uzanmaya çalışırken ellerinin anormal bir pozisyon almasıdır.
Kronik beyin felcinin iki biçimi vardır; atonik ve konjenital beyincik ataksisi. Atonik dipleji ileri derecede zekâ gecikmesi ile birlikte görülür. Spastisite gnellikle daha sonra çocukluk döneminde gelişir. Konjenital beyincik ataksisi beyin felcinin seyrek görülen bir biçimi olup hafif derecede zeka gecikmesi ile birlikte bulunmaktadır.
Beyin felci bulunan bir çocuğun geleceği büyük ölçüde zeka özürlülüğü de bulunup bulunmadığını bağlıdır. Bir çocuk tekerlekli sandalye kullanmasını gerektiren ciddi hareket sorunlarına sahip olsa bile kendi kendine gözleme yeteneğine sahipse bir dereceye kadar düzelme sağlanması daha kolay olur. Çocuğun sakatlığına karşı ailenin tavrı bu bireyin olumlu bir kişilik imajı geliştirip geliştirememesi üzerinde etkili olur.
---------- Post added 19.02.17 at 22:38 ----------
BEYIN KANAMASI
Beyin kanamalarının nedenleri arasında en sık rastlanılanı hipertansiyona bağlı beyin içi arter kanamasıdır (intraserebral kanama = serebral arter kanaması).
Beyne ait damarsal hastalıklar arasında en kötü tabloya yol açan durum serebral arter kanamasıdır. Tipik özellikleri; yaşlı şişman erkek ve hipertansiyonu olan bir hastada ani baş ağrısı bulantı kusma ve hızlı gelişen tek taraflı felç ile birlikte şuur kaybı meydana gelir. Daha sonra kanamanın yeri şiddeti beyinde meydana gelen diğer değişiklikler ve hastanın diğer genel hastalıklarına bağlı olarak ya hasta kaybedilir ya gittikçe kötüleşen koma gelişir ya da sekel bırakabilecek yavaş bir iyileşme görülür.
Kanamaların şiddeti çok değişkendir çok az miktarda olabileceği gibi beynin dış tabakasında yarık şeklinde kanamalar da meydana gelebilir.
Kanamaların yerine göre gözde kanama tarafında kayna baş ağrısı görme alanı bozuklukları meydana gelebilir (bazı noktaları göremez). Göz hareketleri kanamanın yerine göre değişkenlik gösterir (aşağı kayma yatay bakış gibi).
Tedavide öncelikle koma gelişmişse ona yönelik tedavi gerekir; tansiyon düşürülmelidir. Beyin ödemi gelişimine yönelik tedavi düzenlenir. Koma gelişmeden cerrahi olarak tedavi edilebilen hastaların yaşama şansları diğerlerine göre daha yüksektir. Ancak genel durumu iyi olmayan ve yaşı ilerlemiş olan hastalarda cerrahi girişim de risklidir.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|