Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Jinekoloji (kadın hastalıkları ve dogum)
Tekil Mesaj gösterimi
  #50  
Alt 19.02.17, 21:35
SiLence SiLence isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,504
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Nedeni açıklanamayan kısırlık

Günümüzde tıbbın olanakları ile nedeni ortaya konulamayan kısırlık durumlarında nedeni açıklanamamış kısırlık (idiopatik infertilite) söz konusudur. Testler ile ortaya çıkarılamayan sperm fonksiyon bozuklukları, yumurtanın çatlaması ve tüpler içindeki hareketinde bazı bozuklukların varlığı öne sürülen varsayımlar arasındadır.

Nedeni açıklanamamış kısırlık olgularında rol oynayan psikolojik etkenlerin varlığı tam olarak belli değildir. Stresin kadın üreme sistemi ve hormon dengesi üzerinde olumsuz etkiler yapabileceği bilinmektedir. Ancak burada sebep-sonuç ilişkisi belli değildir. Yani kısırlık nedeniyle mi stres olmaktadır yoksa stres nedeniyle mi kısırlık olmaktadır. Stresin ortadan kalkma durumunda doğal yollardan gebeliklerin oluştuğu bildirilmiştir. Özellikle kısırlık tedavilerine cevap alınamayan çiftlerde bazen tedavinin kesildiği ve çifte dinlenme şansı verildiği aylarda kendiliğinden gebelik olabilmektedir.

Nedeni açıklanamamış kısırlık terimi günümüzdeki tanı yöntemlerinin sınırını göstermektedir. Tanı yöntemlerindeki ilerlemelerle birlikte bu gruba sokulan çift sayısı da azalacaktır


İnfertilite Tedavisi:
Tedavi araştırma safhasında bulunan nedene bağlı olarak yumurtlamayı sağlamak için hormon uygulanmasından cerrahi müdahaleye veya tüp bebek gibi yardımcı üreme tekniklerine kadar değişebilir.

Yumurtlama problemleri

Kısırlık nedeniyle doktora başvuran kadınların yaklaşık % 20’sinde yumurtlama problemi vardır. Kadın üreme fonksiyonları bazı hormon bezleri tarafından salgılanan hormonlarla kontrol edilir. Bu bezlerden beyin sapında bulunan iki tanesi FSH ve LH hormonları yumurtlamanın oluşmasında temel rol oynarlar.

Bu bezlerdeki hormon salınımındaki bozukluklar yumurtlama problemlerine yol açarlar. Bu durumda yumurtlama çeşitli ilaçlarla (Klomifen, Pergonal Humegon, Metrodin) uyarılmalıdır. Yumurta gelişimi kandaki hormon seviyeleri ve ultrasonla takip edilerek, yumurtlama için uygun zaman tayin edilebilir. Bazı durumlarda yumurtanın çatlaması çeşitli ilaçlarla (Profazi, Pregnyl) sağlanabilir. Döllenme için en uygun zaman böylece belirlendikten sonra çifte ilişki önerilebileceği gibi halk arasında aşılama diye anılan spermlerin yıkanması sonrası rahim içine yerleştirilmesinden ibaret olan inseminasyon da yapılabilir.


İnseminasvon tedavisi

İnseminasyon daha çok rahim ağzına ait problemlerin bulunduğu, sperm sayısında ve hareketliliğinde hafif bozuklukların bulunduğu veya çifte ait hiçbir problemin bulunamadığı açıklanamayan kısırlık durumlarında uygulanmaktadır.

İnseminasyon için erkekten alınan sperm sıvısı laboratuar koşullarında çeşitli yıkama işlemlerine tabi tutularak sperm hücreleri dışındaki tüm sıvılarından arındırılmakta, sperm hücreleri çok az bir sıvı içinde konsantre edilmekte böylece sayı hareketlilik oranı artırılmaktadır. Daha sonra bu sıvı ince bir kateter yardımı ile rahim ağzından geçirilerek doğrudan rahmin içine verilmektedir.

Bu tedavi rahim ağzından salgılanan mukusun spermin rahim içine geçişini engellediği durumlarda en iyi sonucu vermektedir. İnseminasyon ayrıca nedeni açıklanamamış kısırlık olgularında ve hafif erkek kısırlığı olgularında da daha düşük başarı oranları ile kullanılmaktadır. En yüksek gebelik oranlarının ilk üç uygulamada olduğu altı uygulamadan sonra gebelik şansının çok düşük olduğu gösterilmiştir. Uygun koşullarda yapılmış üç inseminasyon sonrası yardımcı üreme tekniklerine geçilmesi düşünülebilir. Özellikle nedeni açıklanamayan kısırlık olgularında çiftlerin yaklaşık yüzde 25'inde tüp bebek uygulanmasında spermden veya yumurtadan kaynaklanan bir döllenme bozukluğu görülmektedir. İnseminasyon tedavisi ile gebelik şansı altı uygulama sonucu yaklaşık olarak yüzde 30 civarındadır.

Yumurtlama yokluğu ilaçlara yanıt vermediği bazı durumlarda yumurtalık yetmezliğine bağlı olabilir. Tedavisi olmayan bu durumda tek çözüm ülkemizde uygulanmasına izin verilmeyen yumurta veya embriyo bağışıdır.

Yardımcı üreme teknikleri

Erkek ve kadın üreme hücrelerinin doğal yollardan bir araya gelemediği durumlarda daha ileri tekniklere başvurmak gerekmektedir. Bu tekniklerin çoğunda kadının yumurtaları ultrason kontrolünde bir iğne ile emilerek vücut dışına alınmaktadır. Bu amaçla çeşitli ilaçlarla aynı anda birçok yumurtanın gelişmesi sağlanmakta ve uygun koşullarda 20'den fazla yumurta hücresi elde edilebilmektedir. Sperm elde edilmesi ise çoğu zaman çok daha kolaydır ancak menisinde sperm bulunmayan erkeklerde spermleri yumurtalık kanalından veya doğrudan yumurtalıklardan elde etmek için cerrahi işlemlere gerek duyulmaktadır

---------- Post added 19.02.17 at 22:05 ----------

Jinekolojik kanserlerde tarama yöntemleri

Son yıllarda kanser tedavisinde önemli gelişmeler kaydedilmesine karşın, erken tanı hala önemini korumaktadır. Aslında hastalık başlamadan önce kansere dönüşebilecek hücrelerin saptanması erken tanı ve tedaviden daha önemli olup, kanser sıklığının ve kansere bağlı ölümlerin azaltılması açısından en temel noktayı oluşturmaktadır. Şimdi kadın genital sistem kanserlerinin azaltılması ve erken tanısı açısından izlenmesi gereken yollara bir göz atacağız.

SERVİKS (RAHİM AĞZI) KANSERİ

Daha önce en sık rastlanan kadın genital sistem kanseri iken, smear testi ile kanser öncesi hücrelerin saptanabilmesi veya kanserin tanısının erken konulabilmesi sonucunda şu anda kadın genital kanserleri arasında üçüncü sıklıkta rastlanmaktadır. Rahim ağzında kanser öncesi değişiklikler gösteren hücreler, 5-10 yıl gibi uzun bir süre sonra kansere dönüşürler. Bu da smear testinin önemini ortaya koymaktadır. Smear testi uygulaması sonucunda rahim ağzı kanserine bağlı ölümler % 40 azalma göstermiştir.

Risk Grupları:

1. Erken yaşta cinsel ilişki

2. Birden fazla kişi ile cinsel ilişki veya eşinin birden fazla kadınla ilişkisinin olması

3. Sigara kullanımı

4. Bağışıklık sistemi bozuklukları. Bu gruplarda bulunan kadınlarda rahim ağzı kanseri daha sık görülür.

Öneri: Rahim ağzı kanseri sıklığının azaltılması veya erken tanı açısından en önemli test smear testidir. Rahim ağzı kanseri olan hastaların % 50’si hiç smear testi yaptırmayan kadınlarda görülüyor. Smear testinin yılda bir defa yapılması öneriliyor. Üç yıl boyunca yapılan üç test normal ise ve kadında bir risk faktörü yok ise sonra daha az sıklıkta yapılabilir. Yukarıda sözettiğimiz risk faktörleri olan kadınlarda daha sık test yapılabilir.


RAHİM KANSERİ

Rahim kanseri doğum kanalında görülen en sık kanser tipidir, ancak % 75’i erken dönemde yakalanabildiği için ölüm oranı daha az ve yaşam süresi uzundur. Bunun nedenide kanserin erken dönemde anormal kanama ile belirti vermesidir.

Risk Grupları:

1. Polikistik over hastalığı olanlar

2. Tamoksifen adlı ilacı kullananlar (meme kanseri tedavisinde kullanılır

3. Şişman olanlar

4. Şeker hastalığı olanlar

5. Ailevi barsak, meme veya yumurtalık kanseri olanlar

Öneri: Rahim kanserinin kansere dönüşmeden önce saptanması konusunda yaygın kullanılan bir test bulunmamaktadır. Ancak kanserin erken belirti vermesi erken tanı için önemli bir avantajdır. Bu nedenle adet dışı kanamaları olan ve adet kanaması fazla olan hastaların doktor kontrolüne gitmesi, vajinal ultrasonografi ve gerekirse biyopsi yaptırması önerilir. Yukarıda belirtilen risk faktörleri olan hastaların bu konuda daha duyarlı olması gerekir. Menopoz döneminde olan hastalarda kanama daha önemlidir. Bu dönemdeki herhangi bir kanama durumunda mutlaka doktora başvurmak gerekir.

YUMURTALIK KANSERİ

Yumurtalık kanseri genellikle geç dönemde belirti verdiği için erken tanı daha da önem kazanmaktadır. Ancak ne yazık ki erken tanı konusunda henüz yaygın olarak uygulanabilecek bir yöntem geliştirilememiştir.

Risk Grupları:

1. Genetik eğilim: Ailede yumurtalık, meme, rahim veya barsak kanseri

2. Hiç çocuk doğurmama

3. Daha önce meme, barsak veya rahim kanseri öyküsü

Öneri: Daha öncede belirttiğimiz gibi kanser gelişimi başlamadan veya erken tanı için henüz bir yöntem bulunmamaktadır. Yılda bir defa muayene ve vajinal ultrasonografi ile bazı hastaların erken tanısı konulabilir. Ailevi yumurtalık kanseri olan hastalarda 35 yaşından sonra yumurtalıklar alınabilir. Eğer hasta yumurtalıklarının alınmasını istemiyorsa daha sık aralıklarla vajinal ultrason ve gerekirse CA-125 adı verilen kan tetkiki ile takip yapılabilir.

MEME KANSERİ

Meme kanseri kadınlarda görülen en sık kanser tipidir.

Risk Grupları:

1. Erken yaşta adet görme

2. Geç gebe kalma

3. Doğurmamışlık

4. Geç menopoz

5. Ailevi eğilim

Öneri:

1. 20 yaşından itibaren her yıl kendi kendine meme muayenesi

2. 20-29 yaşları arasında 3 yılda bir doktor muayenesi

3. 40 yaşından sonra her yıl muayene ve 1-2 yılda bir mamografi

BARSAK KANSERİ

Barsak kanseri kadınlarda en sık rastlanan kanser tiplerinden bir tanesidir. Kadınlar her yıl düzenli olarak jinekologlara başvurdukları için, barsak kanserinin kanser öncesinde veya erken dönemde tanısının konulabilmesi için izlenmesi gereken yollar konusunda jinekologlar öneride bulunabilir. Barsak kanserinde de rahim ağzı kanserinde olduğu gibi kanser öncesi dönemde veya erken dönemde yapılacak tetkiklerle mümkündür.


Risk Grupları:

1. Ailevi barsak kanserleri (Poliple birlikte olan veya olmayan)

2. 50 yaş üzeri

3. Daha önce adenomatöz polip saptanması

4. Daha önce rahim, yumurtalık veya meme kanseri tanısı konması

Öneri:

1. 50 yaşından itibaren her yıl muayene ve dışkıda kan bakılması

2. 50 yaşından itibaren 5 yılda bir sigmoidoskopi (Endoskopi ile kalın bağırsağın bir bölümüne bakılması)

3. 50 yaşından itibaren 10 yılda bir kolonoskopi (bütün kalın bağırsağa bakılması) veya 5-10 yılda bir defa barsak filmi çekilmesi

---------- Post added 19.02.17 at 22:05 ----------

JİNEKOLOJİK MUAYENE



Jinekolojik muayeneden korkmayın

Jinekoloji, cinsel sağlığı ve üreme sağlığını korumaya yönelik kadınlara özel tıbbi bir bakımdır. Bu bakım, hastalıklardan korur, kanserlerin erken tanısını, üreme organlarını etkileyen enfeksiyonların erken tanı ve tedavisini ve daha sonra görülebilecek kısırlık gibi komplikasyonların önlenmesini sağlar.

Jinekoloğa başvurulduğunda yapılacak işlemler nelerdir?

Bir çok genç kız için ilk jinekolojik muayene oldukça tedirgin edici gözükse de önemi düşünüldüğünde bu randevunun kesinlikle ertelenmemesi gerekir. Bir genç kızın bu randevuda nelerle karşılaşacağını bilmesi endişelerini yenmesinde yardımcı olur. Öncelikle kişisel, ailesel, cinsel ve tıbbi öyküler alınır. Jinekolojik muayene yapılır ve laboratuvar testleri istenir. Muayenenin adet kanamasının olmadığı bir dönemde yapılması gerekir. Adet kanaması hem laboratuvar testlerinin sonuçlarını hem de muayeneyi etkiler. Muayene öncesindeki birkaç gün vajinal duş ve krem kullanımından kaçınmak gerekir.

Jinekologla ilk randevudan önce sorulmak istenen soruların belirlenerek not alınması randevunun daha verimli geçmesini sağlar. Jinekoloğa verilen bilgilerin ve aktarılan şikayetlerin eksiksiz olması gerekir. Jinekoloğa verilen tüm özel bilgiler gizli kalır. Yanlış ya da eksik bilgi verilmesi tedaviyi ve sorunların belirlenmesini olumsuz etkiler.

Jinekolojik muayenede doktora verilmesi gereken bilgiler nelerdir?


Tıbbi öyküde neler aktarılmalı?
Son adet tarihi
Adet döngülerinin uzunluğu
Adet kanamasının ne kadar sürdüğü
Ara kanamaların olup olmadığı
Genital ağrı, kaşıntı ve akıntı varlığı

Başka bir tıbbi problemin olup olmadığı
Aile fertlerinde görülen hastalıklara ait bilgiler
Önceden geçirilmiş hastalıklar, cerrahi işlemler ve kullanan ilaçlara ait bilgiler
Sigara, alkol ve beslenme alışkanlıkları hakkında bilgi

Birçok genç kız ilk jinekolojik muayene öncesinde son derece tedirgin olur. Oysa jinekolojik muayene ağrıya yol açmayan kolay ve beş dakikadan fazla sürmeyen bir işlemdir. İlk muayene öncesinde kişinin kendini rahatsız hissetmesi son derece doğaldır ve muayenede neler yapılacağı konusunda önceden bilgi sahibi olmak endişeleri azaltır.

Muayene nasıl yapılır?

Jinekolojik muayene ile genital organların durumu ve jinekolojik problemler değerlendirilir. Jinekolojik muayene için iç çamaşırının çıkarılıp, jinekolojik muayene masasına yatılması istenir. Bu sırada karın ve bacakların örtülebileceği bir örtü verilir ve muayene başlamadan önce masanın uç kısmına kayarak ayakların muayene masasının iki yanında bulunan özel ataçmanlara geçirilmesi istenir. Doktorun muayene yapabilmesi için bacakları ayırarak yatmak gerekir. Bu pozisyonda kişinin kendini rahat bırakması muayene işlemini çok kolaylaştırır. Doktor eldiven giyerek dış genital organları muayene eder. Kızarıklık, tahriş, kist ve siğil olup olmadığını kontrol eder. Çok kısa süren bu işlem herhangi bir acı vermez. Karından yapılacak ultrasonografi ile üreme organları değerlendirilir. Jinekolojik muayene sonrasında doktor idrar tahlili ve kan sayımı gibi birkaç tahlil isteyebilir.

Jinekolojik açıdan ilk muayene için "18 yaş"tan bahsedilse de yaşa bakılmadan mutlaka jinekolojik kontrolden geçilmesini gerektiren durumlar vardır;
Karnın alt bölgesinde ağrı
Adet düzensizlikleri, adet kanamasının olmaması veya aksaması
Anormal kanamalar
Dış genital organlarda ağrı, şişlik, kaşıntı, kitle ve yaralar bulunması
Vajinal akıntı, kaşıntı ve ağrı olması
On beş, on altı yaşına gelinmesine rağmen adet kanamasının olmaması
Cinsel temas yoluyla geçen hastalıklara maruz kalınması

Yılda kaç kez yapılmalıdır?

Jinekolojik muayene esnasında ilk olarak vajinanın dış kısmında herhangi bir iritasyon (kızarıklık, tahriş) veya hastalık olup, olmadığı inceleniyor. Ardından pap test (sürüntü testi) yapılıyor. Alınan hücrenin anormal olup, olmadığı araştırılıyor. Çok hızlı yapılan bir işlem ve can acımıyor. Eğer canınız acırsa, bunu doktora söyleyin! Cinsel yaşamı başlamış kişiler için pap testi yaptırmak önemli. Çünkü cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar çeşitli kanserlere neden olabiliyorlar ve bu yolla teşhis koyulabiliyor. Bu testten sonra doktor yumurtalık ve rahimi kontrol edip, sağlıklı olup, olmadıklarına bakıyor.

Doktorların çoğunluğu jinekolojik muayeneyi yılda bir kez tavsiye ediyorlar. Amerikan Kanser Enstitüsü, ilk üç jinekolojik muayane de pap test yapılmasını, eğer sonuçlar normalse, hangi sıklıkla uygulanacağını doktorla konuşmaları gerektiğini öneriyor. Bu tür muayeneler devlet, üniversite ve özel hastanelerde yapılabiliyor. Özel sağlık sigortaları da ücretini ödüyor.

Genç kızların düzenli sağlık kontrollerinde ikinci sırada, tansiyon takibi var. Son derece çabuk yapılan, kolay bir işlem. Her gittiğinizde doktor tansiyonunuzu kontrol etmeli. Özellikle ailenizde tansiyon hastası varsa veya çok şişmansanız tansiyon ölçümlerini ihmal etmemelisiniz. Her iki yılda bir öneriliyor. Üçüncü aşamada, cilt doktoru bulunuyor. Özellikle cildinizde anormal bir durum, renk değişmesi, benlerde büyüme varsa, hemen deri hastalıkları uzmanına başvurmalısınız. 20-40 yaşları arasındaki kadınların üç yılda bir, sorunları olmasa da cilt doktoruna gitmeleri gerekiyor.

Meme muayenesi yapılmalı mıdır?

Eğer 20 yaşına girdiyseniz, her üç yılda bir meme kanseri için tetkikler yaptırmalısınız. Memelerinizde herhangi bir şişkinlik, kitle hissettiyseniz ve bu kitle, adet kanamanızın bitiminde kaybolmadıysa, hemen doktora gitmelisiniz. 20 yaşından itibaren üç yılda bir meme kontrolünden geçmek gerekiyor. Özellikle ailenizde meme kanseri vakası olduysa, doktorunuza ne zaman mammografi çektirmeniz gerektiğini sormalısınız. Düzenli gittiğiniz doktor buna karar vermeli. AIDS başta olmak üzere Hepatit B, herpes gibi bulaşıcı hastalıkların olup, olmadığı araştırılmalı. Bu konuda uyanık olmak gerekiyor. Testlerin sonucu negatif çıksa bile sık aralıklarla yenilenmesi şart. Çünkü mikrop alındıktan uzun süre sonra hastalıklar kendini belli edebiliyor. Düzenli sağlık kontrollerinin sonuncusu, diş hekimi ziyareti. Hem temizlenmesi hem de kontrol için diş hekimi sık sık ziyaret etmek gerekiyor.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________
aSSertive HeartLess'e bir mektup yazmaya başlayınca "HeartLess" diye başladı,"HeartLess" diye bitirdi.Gördü ki hitaptan öteye geçemedi.Anladı ki aşkın namesinde ser-nameden öte kelam yok. Ve aSSertive'nin lügatinde "HeartLess"ten öte sözcük yok..
aSSertive isimli Üye şimdilik offline konumundadır Mesajı Moderatöre bildir Alıntı ile Cevapla Hızlı Cevap
Alt 04-07-2009, 10:00 #110
Profil
aSSertive
Master of the Hepsy

aSSertive - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 5,593
Standart

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Kabakulak ve Gebelik

Kabakulak hastalığı paramiksovirüs adı verilen virüs ailesine bağlı bir virüsün neden olduğu bir enfeksiyon hastalığıdır. Aynı grup virüsler içinde kızamığa neden olan virüs de bulunur.

Genelde 5-15 yaş grubu çocuklarda görülen kabakulak tüm dünyada çok yaygın bir çocukluk çağı hastalığıdır.Sıklıkla kış aylarında ortaya çıkar.

Görülme sıklığı
Kabakulak aşısının ilk kez kullanılmya başladığı 1967 yılından beri hastalığın görülme sıklığında büyük bir düşüş yaşanmıştır. Amerika Birleşik Devletlerinde 1967 yılında 152.000 civarında olan yıllık hastalık sayısı 1990'lı yılların sonunda 1.000'in altına düşmüştür.

Bulaşma yolları
Hastalık havadan damlacık yolu ile ya da hasta olan birinin eşyalarının kullanılması yolu ile bulaşır. Hasta olan kişi öksürük ya da hapşırma ile virüsleri havaya salar ve bu virüsü soluyan kişi hastalığı kapar. Bulaştırıcılık belirtilerortaya çıkmadan 1-2 gün önce başlar ve 10 gün kadar devam eder. Kuluçka süresi ortalama 18 gün olup 7-23 gün arasında sürebilir.

Belirtileri
Virüs üst solunum yollarında çoğalmaya başlar. Daha sonra ise kan yolu ile (viremi) tüm vücuda yayılır. Genelde salgı bezlerini ve nadiren merkezi sinir sitemini tutar. En sık kulağın hemen altında bulunan ve parotis olarak adlandırılan türük bezinde belirtilere neden olur.

Hastaların %15-20'sinde herhangi bir belirti ortaya çıkmadan sessizce kendiliğinden iyileşir. Belirtiler ortaya çıkan kişilerde ise en sık karşılaşılan bulgular ateş, başağrısı, iştahsızlık, salgı bezlerinde hassasiyet, çene civarında ve kulak altında ağrı ve şişliktir.

Hastalığa yakalanan erişkin erkeklerin %30'unda ise şiş ve ağrılı testisler görülür. Ergenlik döneminde geçirilen kabakulak hastalığı ileriki dönemlerde sperm bozukluklarına neden olabilir ancak bu çok sık karşılaşılan bir durum değildir.

Çok nadiren beyinde de enfeksiyona (ensefalit, menenjit) neden olabilir.

Belirtiler genelde 1 hafta içinde hafifleyerek kendiliğinden kaybolur.

Birkez kabakulak geçirildiğinde ömür boyu bağışıklık sağlanır ve daha sonra kişi virüsle karşılaşsa bile hastalık ortaya çıkmaz.

Hamilelikte kabakulak
Hamilelik döneminde kabakulak diğer dönemlerden daha şiddetli seyretmez.

Hamilelik sırasında kabakulak görülme sıklığı 10.000'de 0.8-10 arasındadır.

Hamileliğin ilk 12 haftasında anne adayında kabakulak olması durumunda düşük oranlarında anlamlı bir artış söz konusudur. Düşük en sık virüsle karşılaşıldıktan sonraki ilk 2 haftada görülür.

Düşük olmaması durumunda bebekte herhangi bir anomaliye neden olmaz. bu nedenle gebeliğinin erken dönemlerinde kabakulak ile temas eden bir kadında gebeliği sonlandırmak gerekmez.


Kabakulak virüsü plasenta ve bebekte de enfeksiyon yaratma potansiyeline sahip olsa da yapılan pekçok çalışmada anne adayında görülen hastalığın bebekte anomaliye neden olduğu gösterilememiştir. Endokardial fibrosiz adı verlen ve kalp kaslarında kalınlaşma olrak tanımlayabileceğimiz bir surum ile ilgisinin olup olmadığı açık değildir.

Çok nadiren doğum sonrası bebekte solunum sıkıntısı, kanda trombosit sayılarında azalma ya da dalakta büyüme olabileceği ileri sürülmektedir.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147