Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - DahiLiye
Konu: DahiLiye
Tekil Mesaj gösterimi
  #52  
Alt 18.02.17, 23:23
SiLence SiLence isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,503
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Çocuklar yüksek fiziksel aktivite nedeniyle sık sık düşerler. Özellikle kol düzken el üzerine düşme sıklıkla dirsek kırığı ile sonlanır. Bu kırıklar tüm çocuk kırıklarının % 10 unu oluşturur.

Kırık tipleri

Dirsekte değişik tiplerde kırıklar meydana gelebilir.

Dirsek üstü (suprakondiler) kırıklar- Üst kol kemiği (humerus) dirseğin hemen üstünden kırılmıştır. Genellikle 8 yaş altında görülür. En sık ve en ciddi kırıktır. Çünkü sinir hasarına ve dolaşım bozukluğuna neden olabilir.
Dirsek makarası (kondiler) kırıklar- Bu kırıklarda üst kol kemiğinin dirsek eklemini oluşturan makarasının bir parçası kırılmıştır. Bu kırıkların dikkatli tedavsii çok önemlidir . Aksi halde dirsekteki büyüme plağı zedelenerek büyümeyle ortaya çıkan dirsek eğrilikleri görülebilir.
Dirsek çıkıntısı (epikondiler)kırıkları- Dirsek makarasının iki yanındaki epikondil denilen çıkıntıların kırığıdır. 9-14 yaşlarında ve iç taraftakinde sıktır.
Büyüme plağı kırıkları- Üst kol ve ön kol kemiklerinin büyüme plakları dirseğe yakın kemik uçlarındadır. Bu plaklardaki kırıklarda büyümenin bozulması veya asimetrik olması en önemli komplikasyondur. Bu nedenle çok dikkatli tedavi edilmeleri gerekir. Çok iyi tedavi edilenlerinde bile daha nadir de olsa büyüme plağı kökenli büyüme problemleri görülebilir.
Önkol kırıkları- Bir dirsek zorlanmasında önkolun başparmak tarafındaki kemiğinin (radius) başı kırığı veya ezilmesi görülebilir. Bazen bu kırığa dirsek çıkığı da eklenebilir. Dirsek ucu (olecranon) veya diğer önkol kemiğinin (ulna) kırığı nadirdir.
Belirti ve şikayetler

Tüm tip kırıklarda benzer yakınmalar vardır.


Ani ağrı

Hassasiyet

Şişme (hafif veya şiddetli olabilir)

Hareket kısıtlılığı
Tanı ve tedavi

Düşme sonucu çocuğunuzun dirseğimde bir problemle karşılaştıysanız zaman geçirmeden doktora başvurunuz. Doktorunuz öncelikle bir damar ve sinir hasarı olup olmadığına bakacaktır. Sonra röntgen incelemesi yapılır. Bazen her iki dirseğin karşılaştırmalı röntgeni gerekebilir.

Tedavi kırığın yerine ve derecesine göre değişir. Kaymamış veya bazı çok az kaymış kırıklarda 3-5 hafta tam veya yarım alçı uygulaması yeterli olabilir. Bu süre içinde zaman zaman kontrol röntgenleri ile kırığın kayıp kaymadığının kontrolü gerekebilir.

Kırık kaymışsa onu yerleştirmek gerekir. Bazen yerleştirme işlemi cerrahiye gerek kalmadan elle yapılabilir. Bu işlemin genel anestezi altında yapılması idealdir. Ancak kaymış dirsek kırıklarının çoğu cerrahi gerektirir. Bazı tip kırıklarda elle düzeltmeye çalışmak sakıncalı olduğundan doktorunuz direkt cerrahi önerecektir. İyi bir cerrahi sonunda dirsek tamamen normale döner

---------- Post added 18.02.17 at 23:53 ----------

Dissosiyatif Bozukluk

Dissosiyatif amnezi:

Kişilerin önemli kişisel bilgilerini hatırlayamama halidir. Bu durumda sadece belli bir takım hatıra duygu ve düşünceler değil (evlilik mezuniyet törenleri gibi)daha uzun yaşantılar(çocukluk çağlarına ait dönemler ya da ilkokul yılları gibi ) hatırlanamayabilir. Bu belli bir konuya has olabileceği gibi o döneme ait her anıyı da içine alabilir. Gün içinde tekrarlayan unutkanlık dönemleri ile de seyredebilir. Yaygın görülmektedir. Travmatik hatıraların kişiyi etkilemesini önlemek için vücudun bilinçdışı olarak kullandığı bir savunma şeklidir.

Dissosiyatif fug:

Kişinin aniden kendisini nasıl geldiğinden habersiz olduğu bir yerde bulması geçen sürede yaptıklarından habersiz olduğu farklı bir kişi gibi davrandığı dönemlerdir. Bu dönemlerde kişilerin seyahatler yapabildiği kişiliklerinden farklı davranışlar sergileyebildikleri gözlenmiştir. Tek başına görülmesinden ziyade dissosiyatif kimlik bozukluğu içinde bir öğe olarak bulunmaktadır.

Depersonalizasyon bozukluğu

Kişinin vücudunun tümü ya da bir kısmına yabancılaşması ( gerçek dışılık hissi vücudukol ve bacaklarının değiştiği hissi kendini dışarıdan film izler gibi seyrediyor olmabedeninden ruhunun ayrılıyor olduğu hissisanki bir sis perdesi ardından etrafına bakıyor gibi olma vb.) şeklinde daha farklı bir algılayış içine girilmesidir . Bazen etrafını yaşadığı ortamı da yabancı veya daha farklı hissetme hali (derealizasyon) ile birlikte olabilir.

Histerik psikoz:

Kişi için çok önemli üzücü ani bir durum ya da ağır bir gerilimli süreç sonrasında olmayan sesler duyma görüntüler görebilme düşünce bozuklukları kendi ve etrafına yabancılaşma çocuksu ve normal dışı davranışlar ağlayıp-gülme gibi duygusal görünümde ani ve aşırı değişiklikler ya da tepkisizlik hali ile kendini gösterir.İlerleyici değildir. Bir kaç saat bazen de bir kaç hafta sürebilir. Halk arasında" cinnet geçirdi" denilen durumdur. Hastaneye yatış gereklidir. Bu durumun altında dissosiyatif kimlik bozukluğu olabileceğinden olayı bir buzdağının üstü gibi düşünerek görünmeyen kısma yönelik tedavi başlatılmalıdır

---------- Post added 18.02.17 at 23:53 ----------

Divertiküler Hastalık


DİVERTİKÜL NEDİR?

Kalınbarsakların çeperinde yıllar içinde oluşan küçük baloncuklara divertikül adı verilir. 40 yaşından sonra genelde ortaya çıkarlar. Birkaç taneden yüzlerce adede kadar sayılara ulaşabilir.

DİVERTİKÜL OLMASI HASTALIK MIDIR?

Barsaklardaki bu baloncukların oluşması tek başına bir hastalık değildir. Ülkemizde kesin istatistikler olmamakla birlikte gelişmiş ülkelerde örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde 60 yaş civarı insanların yarısında divertiküller mevcuttur. Divertikül içine sert dışkının takılıp kalması ile bu bölgede iltihabi bir hadise başlayınca Divertikülit gelişir.

Divertiküllerin boynundaki kan damarlarından dışkı tahrişi ile kanama olursa Divertikül kanaması belirir.

Divertikülit ve kanama Divertiküler Hastalık grubunu oluşturur.

DİVERTİKÜLER HASTALIK GELİŞMESİNE YOL AÇAN FAKTÖRLER

Posadan fakir beslenme düzensiz ve sert dışkılama alışkanlığı divertiküler hastalık gelişmesine zemin hazırlar.

DİVERTİKÜLİT NE GİBİ ŞİKAYETLERE YOL AÇAR?

Karında genellikle solda bazen sağda ağrı ve hassasiyet ateş yükselmesi genelde ilk şikayetlerdir. Nadiren iltihabi hadisenin süratle ilerlemesi durumunda genel durum bozukluğu ve şok görülebilir.

TANI

Divertikülit sırasında muayene kan tetkikleri ve batın tomografisi ile teşhis rahatlıkla konur. İltihabi durum geçtikten sonra hastaya mutlaka kolonoskopi adı verilen endoskopik tetkik yapılmalıdır. Bu yöntemle kalın barsağın tamamının içi ayrıntısı ile görülür. Yaşanan hadisenin divertiküllere bağlı olup olmadığı kesin olarak anlaşılır.

DİVERTİKÜLİT TEDAVİSİ

Hafif vakalarda antibiyotik tedavisi ve ağızdan gıda alımının azaltılması veya kesilmesi ile durum düzelir.

Ağır vakalarda hastanede damardan antibiyotik tedavisi ve damar yolu ile beslenme gerekebilir.

İltihabi sürecin barsak delinmesine yol açtığı az sayıda vakada acil cerrahi müdahale gerekebilir.

DİVERTİKÜL KANAMASI

Dışkılama sırasında vişne rengi veya kırmızı renkte kanamaya yol açar. 60 yaş üzeri kanamaların en sık nedenlerinden biridir. Hastaneye yatırılmayı gerektirmekle beraber genellikle ağır bir tabloya yol açmaz.

DİVERTİKÜLER HASTALIK ENGELLENEBİLİR Mİ?

Kalın barsakta divertikül adı verilen baloncuklar bir kez oluşunca herhangi bir tedavi ile kaybolması sağlanamaz. Ancak oluşan divertiküllerin divertikülit (iltihap) ve kanama yapma ihtimalini azaltmak özel beslenme rejimi ile mümkündür. Burada amaçlanan yumuşak ancak şekilli bir dışkı oluşmasını sağlayacak kadar posadan zengin bir beslenme tarzına geçmektir. Gündelik en az 30-35 gram posa ve bol miktarda 1.5-2 litre sıvı alımı ile düzenli barsak alışkanlığı oluşturulmalıdır. Bu sayede dışkının barsakta uzun süre kalıp sertleşmesine ve divertiküllere takılıp iltihap ve kanama oluşturmasına engel olunabilir.

DİVERTİKÜLER HASTALIKTA CERRAHİ

Divertikülit veya kanama gibi komplikasyonlar önlemlere rağmen tekrarlıyorsa barsağın yoğun olarak divertikülleri içeren bölümünün çıkartılması gerekir.

Divertiküller içinde iltihaplanma hızla ilerleyip barsak delinmesine yol açması durumunda hastanın acilen ameliyata alınması nadir olarak da gerekebilir.

DİVERTİKÜLER HASTALIK KANSERE DÖNÜŞÜR MÜ?

Hayır. Divertiküllerin kansere dönüşmesi söz konusu değildir. Ancak divertiküllere bağlı olduğu düşünülen durumun tam olarak aydınlatılması için hastalık arazları yatıştıktan sonra barsakların kolonoskopi adı verilen endoskopik yöntemle tetkik edilmesi gerekir. Bu sayede kalın barsağın içi ayrıntılı olarak görülür ve kişideki şikayetleri ortaya çıkaran başka bir durum olup olmadığı kesin olarak anlaşılır.

ÖZET

Divertiküller kalın barsakların çeperinde yıllar içinde oluşan baloncuklardır. Bunların iltihaplanması ile divertikülit veya buradaki damarların tahrişi ile divertikül kanaması gelişebilir. Posadan zengin beslenme ve düzenli barsak alışkanlığının oluşturulması ile iltihaplanma ve kanama ihtimali azaltılabilir. Tekrarlayan iltihap ve kanama hecmeleri cerrahi müdahaleyi gerektirir.

Hastalık arazları yatıştıktan bir süre sonra kolonoskopi adı verilen endoskopik yöntemle tüm kalın barsağın içi ayrıntısıyla tetkik edilmelidir.

---------- Post added 18.02.17 at 23:54 ----------

Diyabetli hastalarda şeker hastalarında diş problemleri

Diyabetlilerde ortaya çıkabilecek ağız ve diş problemleri nelerdir?


Diyabetlilerde görülebilen ağız ve diş sorunları şunlardır:
1. Periodontal hastalıklar yani dişeti hastalıkları
2. Diş çürükleri
3. Ağız içinde mantar infeksiyonları pamukçuluk
4. Ağız kuruluğu


Diyabetlilerde diş ve dişeti problemleri neden daha sık görülür?
Şeker içeren ortamlar bakterilerin çoğalmalarına neden olur. Özellikle kan şekeri kontrolsüz seyreden diyabetlilerde tükrükteki yüksek şeker miktarları bakterileri davet eder ve kolaylıkla dişeti iltihapları ve çürükler ortaya çıkar. Dişeti iltihabı yani periodontitis dişetlerinin dişlerden ayrılmasına neden olur. Zaman içinde diş ile dişeti arasında oluşan küçük cepler yeni bakteri odaklarının gelişmesini sağlar ve olay diş kayıplarına kadar ilerler.
Otonom nöropatisi olan diyabetlilerde tükrük salgısı koyulaşır ve miktarı azalır. Bunun sonucunda ağızın tükrükle yıkanması ve temizlenme süreci kesintiye uğrar. Bunların yanısıra diyabet zaman içinde küçük damarları etkiler ve bu damarların suladığı alanlarda beslenme bozukluklarına neden olabilir. İyi beslenemeyen dişetlerinde iltihap oluşumu kolaylaşır ve zor iyileşir. Kan şekeri yüksekliği bakterilere karşı savunmayı ve iyileşmeyi güçleştiren bir diğer faktördür. Sonuçta diyabetlilerde ağız içinde çeşitli sorunların ortaya çıkmasına neden olur birden fazla faktör bulunur ve zamamında müdahale edilmeyen dişeti iltihapları ciddi sonuçlara yol açabilir. Ağız içindeki infeksiyonlar şeker kontrolünü güçleştirir ve olay bir kısır döngü halini alır. İlerlemiş bir dişeti iltihabı ancak cerrahi müdahale ile iyileşebilir.

Diyabetlilerde diş ve dişeti problemleri nasıl önlenebilir?
Dişeti hastalıkları önlenmesi için herşeyden önce iyi bir şeker kontrolünün sağlanması ve düzenli ağız bakımı gereklidir.

Dişlerinizin bakımında aşağıdaki kurallara uyunuz:
1. Dişlerinizi her yemekten sonra günde en az iki defa fırçalayınız. Fırçalama süresi 2 dakikadan kısa olmamalı. Fırça yumuşak ve dairesel hareketlerle tüm diş yüzeylerinin üzerinde gezdirilmeli. Uçları yuvarlatılmış yumuşak ve naylon fırça kullanılmalı. Fırça dişeti ile arasındaki açı yaklaşık 45 derece olacak şekilde tutulmalı.
2. Dilinizin üzerini de fırçalayınız.
3. Diş aralarındaki bakterileri uzaklaştırmak için günde en az bir defa diş ipi kullanınız.
4. Diş hekiminizi diş temizliği ve kontrolü için en az 6 ayda bir düzenli olarak ziyaret ediniz.

Eğer aşağıdaki durumlardan herhangi biriyle karşılaştıysanız hemen diş hekimine başvurunuz.

1. Fırçalama veya yemek esnasında ortaya çıkan dişeti kanamaları
2. Dişetinde kızarıklık ağrı hassasiyet şişlik
3. Dişetlerinde çekilmeler
4. Diş taşları
5. Dişlerde hassasiyet
6. Dişlerde pozisyon değişiklikleri ve sallanmalar
7. Ağızda kötü koku ve tad
8. Çürükler


Diyabet diş ve dişeti tedavilerine bir engel oluşturur mu?
Diş tedavisi için anestezi uygulanacak olan diyabetlilerde epinefrin içeren anestezik ilaçlardan kaçınılmalıdır. Eğer nöropati varsa bu grup ilaçlar çarpıntı ve kalpte ritm bozukluklarına yol açabilir. Kötü kontrollü diyabetlilerde ciddi diş müdahalelerinden önce sağlık kontrolü yapılması gereklidir. Eğer mümkünse tedavi iyi şeker kontrolü sağlanana kadar geciktirilebilir. Ancak diyabetin kendisi ve insülin kullanımı ağız içi müdahaleler için kesinlikle bir engel ya da tehlike oluşturmaz. Benzer şekilde diyabetliler eğer gerekiyorsa antibiotik tedavisini de rahatlıkla uygulayabilirler. Ağız içi sorunlarının diyabet tedavisini güçleştireceği ve şeker ayarını bozacağı da gözönüne alınarak bu sorunlarla vakit geçirmeksizin mücadele edilmelidir.

---------- Post added 18.02.17 at 23:54 ----------

diyaliz dializ hemodiyaliz periton diyalizi

HEMODİYALİZ NEDİR?


Hemodiyaliz vücudunuzda biriken su ve atık maddeleri atmaktadır. Bu atık maddeler ve sıvı yiyip içtiklerinizden gelmektedir. Normalde bu atıklar böbrekler ile uzaklaştırılmaktadır. Böbrekleriniz çalışmazsa bu atık maddeler ve sıvı vücudunuzda birikip şunlara neden olacaktır:

- Uyku bozukluğu

- Halsizlik

- Kaşıntı

- Geceleri kramp

- Şişmeler

- Sıkıntılı soluma

- Bulantı

- İştahsızlık

- Hıçkırık

- Kilo kaybı

- Anormal kanama

- Kansızlık

Diyaliz bu belirtileri ortadan kaldırır. Fakat eğer yeterli miktarda diyaliz olamıyorsanız bunların bir kısmı kalır.



Yeterli Miktarda Diyaliz ne Demektir ?

Yeterli miktarda diyaliz olmanız önemlidir :

- Kendinizi iyi hissettirir

- Diyalizde uzun süre yaşamanızı sağlar

- Diyalizdeki hayat kalitenizi yükseltir

- Hastane bakımından uzak tutar

Araştırmalar yeterli miktarda diyaliz alanların daha iyi ve uzun yaşadığını göstermiştir. Daha önce belirttiğimiz şikayetlerinizin olmaması bile yeterli dozda diyaliz aldığınızı göstermez. Yeterli diyaliz alıp almadığınızın en güvenilir yolu diyaliz ekibinizin bunu hesaplamasıdır. Bu onlara bir atık madde olan ürenin vücudunuzdan ne kadar temizlendiğini gösterir. Sizin yeterli dozda diyaliz aldığınızı gösteren hesaplar Kt/V URR veya üre azalma oranıdır. Diyaliz ekibiniz ayda bir kez kanınızı alıp bu ölçümleri yapar. Bazen idrar toplamanız da istenebilir.

Sizin diyaliz merkeziniz Kt/V veya URR değerleri ile yeterli dozu hesaplayabilir. Yeterli diyaliz aldığınızdan emin olmak için Kt/ v değerinin en az l2 URR değerinin de en az %65 olması gerektiğini bilmeniz gerekir. Bu değerleri normale getirecek kadar diyaliz almanız gerekir. Hemodiyaliz genellikle haftada 3 kez uygulanır. Yine genellikle her seans 3-4 saat sürer fakat bazen bu miktarlardan daha uzun diyaliz olmanız gerekebilir.



Değerlerinizi Nasıl Mukayese Edeceksiniz:

Eğer ölçülen değerleriniz istenen düzeyde değilse diyaliz ekibinize ne yapmanız gerektiğini sorun. Eğer Kt/V veya URR hedefin altında ise diyaliz ekibiniz aşağıdaki hususları kontrol edecektir.

- Damar yolunuz çalışıyor mu ?

- Diyalizör size uygun mu ?

- Kan ve diyalizat hızı çok düşük mü ?

- Kan örnekleriniz usûlüne uygun mu ?

- Tam tedavide misiniz ?

- Herhangi bir tedaviyi kaçırmamalısınız !



Eğer Yeteri Kadar Diyaliz Olamıyorsanız:

Eğer yeteri kadar diyaliz olamıyorsanız o zaman vücudunuzda fazladan sıvı ve atık maddeler kalacaktır. Zamanla bu sizin kendinizi iyi hissetmenizi ve hayat sürenizi olumsuz etkileyecektir.



Diyalizinizin Programlanması:

Diyaliz ekibiniz sadece size özel planlanmış bir program yapacaktır. Bu planın hedefi normal Kt/V veya URR değerine erişebilmenizi sağlamaktır.

Bu program size:

- Ne tip ve büyüklükte diyalizöre ihtiyacınız olduğunu

- Tedaviniz esnasında kan ve diyalizatın ne hızda dolaşması gerektiğini

- Haftada kaç kez ve her tedavinin kaç saat olması gerektiğini saptar.



Size Verilen Diyaliz Dozunun Hesaplanması:

Size yeterli diyaliz dozunu hesaplamada en doğru ve en sık kullanılan metod "üre kinetik model veya UKM" dir. Bunu yapmak için diyalizinize bakan ekip diyaliz esnasında kan örnekleri alır. İdrar toplamanız da söylenebilir. Bu tetkiklerle diyalizinizin kanınızdaki üreyi ne kadar azalttığı hesaplanır. Göz önüne alınması gereken diğer bir önemli kriter de diyaliz öncesi ve sonrası kilonuzdur. Tüm bilgiler bilgisayara yüklenerek Kt/V hesaplanır. Bu metodla hesaplanan verilmesi gerekli diyaliz dozu diyaliz ekibinize şu konularda yardımcı olacaktır :

- Tedavinizi daha iyi planlayabilmek

- Hedeflenen diyaliz dozuna ulaşmada hatayı ortadan kaldırmak

- Diyaliz merkeziniz doz ayarlamakta URR'yi de kullanabilir. Bu diyaliz öncesi ve sonrası kan üre düzeyini mukayese edilerek hesaplanır.



Diyaliz Takip Kartınız nedir?

Kt/V ve URR'nin yanı sıra diyaliz bakım ekibiniz her ay tedavinizin planlanmasında yardımcı olacak başka kan ve idrar tahlilleri de yapmaktadır. Aynı zamanda onlar diyaliz öncesi sonrası ve diyaliz esnasında kilo ve tansiyonunuzu da takip etmektedir. Önemli test sonuçlarınızın kopyasını isteyip kendi takip kartınızı aşağıdaki örnek gibi tutabilirsiniz.



Tedavinizin Rahat Geçmesi İçin:

Diyaliz ekibiniz sizi diyaliz boyunca rahat ettirecektir. Diyaliz süresince kramp bulantı başağrısı ve baş dönmesi olmazsa tedavinizi rahatça tamamlayabileceksiniz. Bu belirtiler her zaman olmaz ama bunlardan herhangi birisi olursa diyaliz ekibinize aşağıdaki değişikliklere gerek olup olmadığını sorun:

- Sıvı çekimini yavaşlatmak ki bu diyaliz sürenizi uzatacaktır.

- Diyalizattaki sodyum miktarını arttırmak.

- Hipertansiyon ilaçlarını kontrol etmek.

- Kuru kilonuzu veya hedef kilonuzu kontrol etmek.

- Diyalizatı biraz soğutmak.

Kendinize aynı zamanda diyetinizi kontrol ederek ve tedaviler arasında alınan sıvıyı kısıtlayarak yardımcı olmalısınız. Fazla sıvı almanız diyaliz esnasında fazla sıvı çekilmesine ve tedavi esnasında kendinizi kötü hissetmenize sebep olacaktır.
PERİTON DİYALİZİ


Periton diyalizi akut ve kronik böbrek yetersizliğinin tedavisinde kanı zararlı atıklardan temizlemek ve sıvı dengesini sağlamak için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem artık günümüzde kronik böbrek yetersizliği gelişen hastalarda ideal tedavi seçeneği olarak önerilmektedir. Periton diyalizi tedavisinde sağlıklı kişilerde normalde böbrekler tarafından atılan toksik maddeler ve çeşitli metabolitlerin kan dolaşımından temizlenerek atılabilmesi amacıyla periton zarı kullanılmaktadır. Periton zarı karın iç duvarını ve karın içindeki tüm organları örten yarı geçirgen bir zardır.

Tedaviyi uygulamak için bir nefroloji uzmanı veya bir cerrah tarafından küçük bir operasyon ile ince yumuşak silikondan yapılmış bir kateter karın boşluğuna yerleştirilir. Bu işlem yetişkinlerde genellikle lokal anestezi ile kısa sürede yapılır ve bu işlem esnasında hasta herhangi bir acı duymaz. Takılan diyaliz kateterinin yerine sabitlenmesi ve periton diyalizi tedavisine başlanabilmesi için 3 hafta beklenilir. Bu kateter vasıtasıyla periton diyaliz solüsyonu karın boşluğuna verilir. Böbrek yetersizliği nedeni ile vücuttan atılamayan üre kreatinin gibi atık ürünler ve su kandan periton zarını geçerek bu sıvıya geçer. Bekleme süresinin sonunda yine aynı kateter vasıtasıyla boşaltılan sıvı dışarı alınarak vücuttan atılmış olur. Karın tekrar periton diyaliz solüsyonu ile doldurularak bırakılır. Bu işlem yaklaşık yarım saat kadar sürer ve gün içerisinde genellikle 4-5 kez yapılır. Karındaki solüsyonu boşaltmak ve karnı yeniden solüsyon ile doldurmak için kullanılan tüp ve torbalara yalnız değişim işlemi sırasında bağlanılır.


Periton diyalizi 2 şekilde uygulanır:

1) SAPD (Sürekli ayaktan periton diyalizi)

2) APD (Aletli periton diyalizi)

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147