Kardeşim, tabiat olaylarına Mikail a.s bakar.

Sovyetler birliği - Afganistan savaşı esnasında; Ruslar bir beldeye uçak ile bomba saldırısı yapacakken, o esnada bir Allah dostu zat işaret parmağı ile işaret ederek uçağı düşürür ve o belde halkının öldürülmesini engeller. Allah'u Teala da bu evliya zâta; benim iznim olmadan o uçağı neden düşürdün, onların ömür boyu ibadet ederek ulaşamayacakları makamları o bomba ile şehit olarak ulaşacaklarını söyler ve bunu yaparak onların bu makama erişmelerini engellediğini söyleyerek o zatın evliyalığını elinden alır. (O zat ise Allah'a 40 gün yalvarıp yakararak eski durumuna geri döner.)

Allah'u Teala bilelim veya bilmeyelim her şeyi bir hikmete binaen yapar.. O şeyden razı olalım veya olmayalım o şey o kimse için en hayırlısıdır.

Sünbül Efendi Hz.lerinin gözde bir müridi varmış. Diğer müridler hep onu kıskanırmış.. Şeyhimiz yeni gelen birine neden bu kadar iltifat gösteriyor biz senelerdir bu kapıdayız şeklinde.. Şeyhi bu konuşmalardan haberdar olur ve o müridinin değerini diğerlerine göstermek için bir soru sorar..

Allah c.c size tasarruf yetkisini vermiş olsaydı neyi değiştirirdiniz şeklinde sorar.. Her bir mürid kendisine göre gördüğü bir eksikliği dile getirerek onu düzeltirdim der. Sıra o müride gelir. Sen neyi değiştirirdin diye sorar.. O mürid ise, her şeyi merkezinde bırakırdım, her şey yerli yerindedir zaten der. Bu cevaba sevinen şeyhi bu cevabı beğenerek o zaman senin adın merkez efendi olsun bundan sonra der. Diğer müridler o kimsenin derecesini böylece anlamışlar ve yaptıkları kıskançlıktan ötürü de pişman olmuşlar..

Üç türlü evliya vardır biri tasarruf yetkisi olan evliya, bir diğeri tasarruf yetkisi olmayan evliya, sonuncusu da tasarruf yetkisi olduğu halde bunu kullanmayan evliya..

En üstünü de sonuncusu olandır.. Çünkü Allah'ın her bir işindeki hikmeti görür ve o şeyi düzeltmek için tasarruf yetkisini kullanmaz.

Hz. Süleyman a.s cinlere de sözü geçen bir peygamberdi ve bir gün şeytanın bağlanmasını Allah'tan ister ve Allah da onun dileğini kabul eder ve şeytan bağlanır.. Herkes şeytanın bağlanmasından dolayı, ibadet üzere bir hayat yaşar ve kimse Hz. Süleyman'a gelmez olmuş.. Nübüvvet sırrı ortadan kalktığı için şeytanın bu düzen için gerekli olduğunu anlar ve şeytanı yine serbest bırakır. Böylece halk yine yanlışlara düşer ve tekrar Hz. Süleyman'a gelmeye başlarlar..

Yani bu sistemde her şeyin önemli bir rolü yani hikmeti vardır. Afrika halkı susuzluk içerisindedir ama dünyanın tatlı suyunun %70'i afrika kıtasındadır.

Evinin altında hazine bulunan ama üstünde sefil bir hayat yaşayan yoksul bir kimse gibi.. Biz de aslında onlar gibiyiz.. Dünyanın tüm rezervleri neredeyse bizim topraklarda.. Ama o kadar zenginliğe göre sefil bir hayat sürüyoruz.. Belki bunu hakkediyoruz, belki bunun için büyüyüp o hazineyi çıkaracak yaşa gelmemiz lazım.. Hz. Musa ile Hz. Hızır a.s hakkındaki o yetim çocuk biziz.. Eğer biz o altınlara şimdi ulaşsak, bizim elimizden alırlar ve bize vermezler.. O yüzden büyüyüp reşit olmamız gerekiyor..

Vesselam..