Alıntı:
Atakanca Nickli Üyeden Alıntı
Derine inersek madde yok deriz. Allah bilir
|
Maddenin olduğunu sana kim söyledi ki
Evren her an var edilip her an yok edilmektedir. Bu sözü eskiler örneklendiremezken biz onu kolayca örneklendirebilmektediz. Bir film karesi gibidir. Her bir kare art arda o kadar hızlı başlayıp o kadar hızlı bittiği için biz onu devam eden bir film şeridi olarak görüyoruz. Yani her anımız yeni bir resim karesidir. Filmde bir an bir kesinti olsa o filmde siyah kare oluştuğu gibi, evrende de bir an yaratılma olmasa o zaman evren yok olurdu..
Bu durumun bizdeki karşılığı hayal etmektir. Zihninde canlandırdığın şeyi bir an düşünmesen o düşündüğün şeylerin hepsi kaybolur.. Düşündüğünde ise hepsi var olmuş olur. Ama bu var oluş eğreltidir.. Yani kendi vücudu yoktur. Bizler de Hakkın hayalindeki süretleriz. Bizim kendimize ait bir vücudumuz yoktur.
Kitaplarda denilir ki, Allah c.c gölgeyi bile ayrıyetten yaratmaktadır şeklinde.. Yani güneşin önündeki bir nesnenin arkasına gölgesi kendiliğinden düşmez. O gölge olarak ayrı bir şekilde yaratılır. Bu yüzden Peygamber Efendimizin s.a.v gölgesi yoktur. Eğer güneşin yani ışığın bir nesnenin arkasındaki bir karanlık olmuş olsaydı Peygamber Efendimizin de gölgesi olması gerekirdi.
Bu duruma da örnek vermek gerekirse, bir ressam bir resim yaparken güneşi, insanı ve onun gölgesini ayrı bir şekilde çizmesi gerekmektedir. Her ne kadar güneşten dolayı gölge oluşuyor gibi gözükse de o gölge oraya ayrı bir şekilde konulmuştur..
Bu aslında yaratılışın ne kadar mükemmel olduğunu gösterir.. Biz onu ışıktan olduğunu sanıyoruz ama halbuki öyle değildir.. Güneş neden uzayı aydınlatmaz sorunun cevabını da içeriyor aslında bu bilgi..Çünkü aydınlatma işlemini güneş yapmamaktadır. Öyle olduğu sanılmaktadır.. Aynen ateşin yaktığının sanılması gibi.. Yakan, ateşin kendisi değildir.. Ateşin yakmadığını gören buna hayret ederken, ateşin yaktığını gören kimse niye buna hayret etmez merak ediyorum