Ledün ilmi çok geniştir. Ledün ilmini kitaplardan öğrenemezsiniz. Ama her evliyanın sohbetinde veya kitaplarında bu ilimden bir parça bulabilirsiniz.

Bu ilimden bir nebze de olsa bahsedebilirim bi iznillah.

Allah'u teala bu evreni mükemmel bir sistemle yaratmıştır. Evren, insanın tafsilatlı açılımıdır. Yani evrende olan her şey insanda, insanda olan her şey de evrende mevcuttur. Bu ikisi arasındaki benzerlikleri bilmeye, ilmi ledünni denir. Tabi başta dediğim gibi ilmi ledünni bir çok şeyin ilmini kapsar ama ana temeli budur. Evrene bakarak insanı, insana bakarak da evreni kavrama ilmidir. Bunun bir çok şubeleri mevcuttur. Mesela harf ilmi bunun bir şubesidir. Sayı ilmi başka bir şubesidir.. Havas ilmi başka bir şubesidir. Hepsi ancak alim bir zatta bir araya gelebilir.

Her müslümanın kalbinde bu ilimlerden bir kırıntı mutlaka mevcuttur. Evliyanın sözlerinde de bu ilimden bahsedilir ama çoğu kişi onun ilmi ledünniye ait bir şey olduğunu bile bilmez.

Örnek vermek gerekirse; İlkbahar çocukluk, yaz gençlik, sonbahar yetişkinlik ve kış da yaşlılık zamanını belirtir. Burada dikkat ederseniz mevsimler ile insanın ömrü benzeştirilmiştir. Eğer bu benzeştirmeyi anlarsanız, ilmi ledünni'nin temelini de anlamış olursunuz.

Bu benzeştirme alelade yapılmış bir benzeştirme değildir. Bu benzeştirme bize hikmet ehli bir zat tarafından söylenmemiş olsaydı biz bunu kendimizce bulamazdık. Bu halkça bilinen bir örnek olduğu için ne var bunu bilmede diyebilirsiniz..

Örneklere kolaydan başladım ki anlayabilesiniz bu ilmin ne kadar derin olduğunu..

Yağmur rahmettir denilir. Yağmurun insandaki karşılığı göz yaşıdır. İnsan göz yaşı döktüğünde o kişinin kalbine rahmet iner. Nasıl ki yağmur toprağı yeşertirse, o kişinin kalbi de rahmet sebebiyle yumuşar ve ondan güzellikler sadır olur.

Dağların bizdeki karşılığı kemiklerdir. Dağlar, yer yüzünün sabit olmasını sağlar. Eğer insanda kemik olmamış olsaydı insanda dağsız yer yüzü gibi sabit bir şekilde duramazdı. Hadiste kıyamete yakın depremlerin çoğalacağından bahsedilir. Bunun nedeni ise dağlardaki bozulmalardan olduğu söylenir. İnsan için kıyamet ölümdür. Yaşlanan birinin kemiklerindeki bozulmalar sebebiyle insanda titremeler yani depremler olur. Hadisin batıni bir manasını da bu şekilde öğrenmiş olursunuz..

Kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikin.. Kıyamet ölümdür.. Elinizdeki fidan, yetiştirmek üzere olduğunuz talebe veya mürid.. Yani batıni anlamı, öleceğinizi bilseniz bile elinizde bulunan talebeyi yetiştirmekten geri durmayın'dır.

Güneş Hakkı temsil eder. Bulut kişinin hak ile arasına giren günahıdır. Kişi günah işleye işleye kara bulutlar hak ile arasına girer ve artık güneşi göremez olur. Belli bir süre sonra da güneşi görmediğini söyleyerek onu inkar etmeye kalkar yani ateist olur.

Buradaki incelikleri anlayabiliyorsanız, ilmi ledünni ne demektir onu da biraz anlayabilirsiniz.

Ashabım (gökteki) yıldızlar gibidir. Kime uyarsanız hidayete erersiniz. Yıldızlar ne zaman ortaya çıkar.. Güneş battığı zaman. Burada güneşten maksat Peygamber Efendimizdir s.a.v. (Eğer mesnevi hikayelerindeki manalara nüfus etmiş olursanız, bir hikayede olan bir şeyin yine başka bir hikayede başka bir mana için kullanıldığını anlardınız.) Yani benden sonra ashabımdan kime uymuş olursanız, yolunuzu kaybetmez ve sıratı müstakimden ayrılmazsınız denilmektedir. Tabi burada denilen şeyler batıni manalarıdır. Bir de batının batını vardır ki işte o ilim gerçek ilmi ledünni sahiplerindedir.

Burada verdiğim örnekler hep Allah dostlarının kitaplarında okuduğum şeylerdir. Yoksa bu bilgileri düşünerek elde edemezsiniz.

Bizler rüya alemindeyiz.. Peki gece rüya gören bir kimse gördüğü rüyanın tabirini merak ediyor da, bu rüya aleminde gördüğümüz şeylerin tabirini niye merak etmez.. Asıl tabir edilmesi gereken şey burasıdır.

İnsanın başına gelen her şey bir rastlantı değildir. Her şeyin bilelim veya bilmeyelim arkasında yatan hikmet yönü vardır. Bu hikmeti bilebilmeye ilmi ledünni denir.

Mesela bir kimseye köpek havlamış olsa, bu hikmet nazarıyla o kişiye nefsinin diğer insanlara karşı böyle olduğunu anlatmak istemektedir. Etrafınızda yaşanan her şeyin nefsinizde bir karşılığı vardır ve bu size gösterilmek istenmektedir. Tabi okuma yazma bilmeyen kişinin yazıyı görmesi neyse, hikmet bilmeyen kişi de ondan bir şey anlamaz.

Yazıyı uzattım ama daha anlatmak istediğim şeyleri bile anlatamadım.. Vesselam..