Kaçalım buralardan!
Damarlarında necaset akan, üzerimize devrilmeye hevesli bu şehirden kaçalım!
Aynaya bakınca sadece saç, sadece kaş, sadece dudak, sadece et görülen bu şehirden kaçalım!..
Küçülelim!
Bir dev gibi yaşamıyor muyuz?
Dev aynalarıyla döşeli değil mi her yer?
O yüzden sığamıyoruz evlere, dar geliyor odalar. Az geliyor marketler dolusu gıdalar!
Küçülelim!
Bir paptyanın gölgesine sığınacak kadar küçülelim! Bir karanfilin gövdesine yaslanacak kadar küçülelim! Bir karıncayla göz göze gelecek kadar küçülelim! Bir lokmayla doyacak kadar, bir hırkaya sığacak kadar küçülelim!..
Ve kaçalım buralardan!
Çoğaltıp durduğumuz heveslerimiz, yükseltip durduğumuz kibirlerimiz, deli divane etrafında pervane olduğumuz hayatlarımız üzerimize devrilmeden, bizi mahvetmeden kaçalım buralardan!
Azıcık zorla kendini ve duy beni!
Vakit kalmadı avuçlarımızda! Çocukların gözlerinde ışık kalmadı, kemikleşti bakışlar, anlaşılmayan melodilerle kirlendi odalar, kalpler arasına uçsuz bucaksız mesafeler girdi, görmüyor musun?
Ertelemeden, kim ne der umursamadan, geriye dönüp bakmadan, helak olmadan, kaçalım!
El ele tutuşup, birbirimize tutunup kaçalım!
Daha çok ağlamadan, daha çok kanamadan, daha da çok eksilmeden kaçalım!..
|