Cennete varanlar, gönlü cennette olanlar, Allah’a iman edip, âşık olup Allah ile beraber olanlar; Allah’ı seven, Allah’ın sevdiği, Allah’tan razı olup Allah’ın da kendilerinden razı olduğu kullardır. Bu yüzden hayatımızı Allah’a, Allah’ın yoluna kurban edersek Hz. İnsan oluruz. Hayatımızı Hz. İnsan olmak için, Allah’ın güzelliğinin üzerimizde tecelli etmesi, El Esmau’l Husna olmamız için, Allah’ın saf nuru, meleklerin secde ettiği varlık olmak için kullanırsak Allah’ın muradı üzerimizde gerçekleşmiş olur ve Allah’a kul oluruz. Hayatımızı bunun dışında bir şeye harcadıysak en fazla bulabileceğimiz, kazanabileceğimiz şey yolunda hayatımızı harcadığımız şey olur, öyle değil mi?
Allah ayet-i kerimede; “insanlardan öylesi var ki dünyayı tercih edip; ‘rabbim bana dünyada ver’ derler. Böylelerinin ahiretten nasibi yoktur” buyurur (Bakara /200). Allah böylelerinin, dünyayı tercih ettikleri için kaybettiklerini söyler. Allah onlara dünyadayken istediklerini verir; çünkü ayet-i kerimede; “ona da ondan (takdir ettiğimizden) veririz” buyurmuştur (Şura /20). Hani köpeğe kemik atarsın ya, işte ayette kullanılan kelime mana itibariyle böyledir; yani ona da köpeğe kemik atar gibi bir şeyler veririz.
Neden?
Aklını kullanmadığı için! Allah ona Hz. İnsan olma imkânını vermiş; ama o bunu anlamaya bile çalışmamıştır. Böyleleri cenneti isterken bile; “namazı kılıyoruz, orucu tutuyoruz, kimsenin hakkını yemiyoruz, onun için cenneti umuyoruz” derler. Ne cennetinden bahsediyorsun, sen cenneti rüyanda bile göremezsin arkadaş! Cennet böyle kazanılmaz, Allah böyle mi söylüyor! Allah ayet-i kerimede; “Allah cennet karşılığında mü’minlerden mallarını ve canlarını satın almıştır” buyurdu (Tevbe /111). Demek ki Allah cenneti satıyormuş.
Neye karşılık?
Namaza, oruca veya hacca karşılık değil malların ve canların; yani hem zahiri hem manevi tarafın verilmesine karşılık satıyormuş. Zahiri tarafını; yani dünyasını, canını Allah’a feda etmeyen, kurban etmeyen, Allah’a satmayan cenneti alamaz. Bunu Allah söylüyor. O halde ne dememiz gerekir? -Sadakallahul azim; Allah doğru söylemiştir. Bunun dışında bir şey söyleyenler yalan söylemiştir.
Bütün mesele; aklımızı kullanıp anlamak, anlayıp gerekeni yapmaktır. Allah mutlaka herkese öğretir. Yeter ki öğrenmeyi, anlamayı, yapmayı isteyelim, Allah bu imkânı bize sonuna kadar tanır.
|