Alerji mevsimi başladı
İlkbahar aylarında artan polenler nedeniyle alerjik astım hastalarını uyaran uzmanlar, saman nezlesi olarak bilinen alerjik rinitin ise soğuk algınlığı ile karıştırılmaması gerektiğini belirtiyor.
Saman nezlesi, bahar alerjisi ya da yaz gribi olarak isimlendirilen alerjik rinit, kişilerin duyarlı oldukları alerjenler ile teması sonrası ortaya çıkan ve çok sayıda kişiyi etkileyen bir hastalık. Ağırlıklı olarak burun iltihabı belirtilerinin bulunduğu hastaların önemli bir kısmında alerjik astım, konjonktivit ve deri hastalıkları da görülüyor. Alerjik rinitin başlıca belirtileri; burunda kaşıntı, tıkanıklık, akıntı, hapşırma, kuru öksürük ve boğaz kaşıntısı.
Başta polenler olmak üzere; küf mantarları, çeşitli gıdalar (yumurta, çilek, balık gibi), ev tozu, kedi ve köpek gibi hayvan tüyleri ve çeşitli kimyasallar da hastalığa neden olabiliyor. Alerjik riniti olan kişilerde sinüzit, kulak hastalıkları ve geniz eti gelişimi de sıklıkla görülüyor.
Alerjik astım tanısını koymanın testlerle artık çok kolay olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Levent Tabak, alerjik astımın, genetik olarak alerjiye yatkın olan kişilerin, duyarlı oldukları alerjene maruz kalmalarıyla geliştiğini söylüyor.
Alerjik astımın hava yollarının, mikrobik olmayan iltihabına bağlı gelişen aşırı bronş duyarlılığı olduğunu hatırlatan Prof. Tabak, “Bu kişiler, duyarlı oldukları alerjenler ile temas etmeleri sonucunda; kuru öksürük, nefes darlığı, hırıltı, hışıltı ve göğüste sıkışıklık hissi gibi şikâyetler duyabilmektedir. Bu şikâyetler tekrarlayan nöbetler halinde seyretmekte; şikâyetler geceleri ve sabaha karşı artmakta; alerjenden uzaklaşma ya da ilaç kullanımı sonrasında azalmakta ve hatta tamamen kaybolabilmektedir. Alerjik astım, bazı hastalarda yılın belli aylarında daha fazla görülmektedir” diyor.
Alerjik astımlı hastalarda en sık rastlanılan alerjilerin ev tozu (akar), ağaç ve çimen poleni, kedi-köpek tüyü, hamam böceği ve küf mantarı alerjileri olduğunu belirten Prof. Tabak, şu bilgileri veriyor: “Alerjik astımlı hastalarda çoğu kez tanı, iyi bir hikâye alınması ile konulabilmektedir. Kesin tanı konulabilmesi için kişinin alerjen ile karşılaşması sonrasında şikâyetlerin başlaması ve muayene bulgularının ortaya çıkması; alerjenden uzaklaşması sonrasında ise şikâyetlerin azalıp, kaybolması gerekmektedir. Muayene sırasında tanı, solunum fonksiyon ve çeşitli laboratuar testleri ile konulabilmektedir.
POLENLERDEN KORUNMAK İÇİN BUNLARI YAPIN!
• Doktorunuza danışarak uygun bir yöntem ile hangi polenin bünyenizde alerjiye yol açtığını belirleyin. Her bitki, yılın belli bir döneminde polen ürettiği için alerjik olduğunuz polene göre önceden koruyucu tedaviye başlayarak hazırlık yapabilirsiniz.
• Polen sayısının ılık, kuru ve güneşli günlerde artması; sabahları erken saatlerde ve yağmur sonrasında azalması nedeni ile özellikle polen miktarının fazla olduğu saatlerde, açık alanlarda olabildiğince az sürelerde kalınmalıdır. Çim polenine alerjisi olanlar, bahçe çimlerini kendileri biçmemelidir.
• Polenler ile kaplanma sonucu iç mekânlarda alerjiye neden olma riskine karşı; giysiler ve çamaşırlar yazın açık havada kurutulmamalıdır. Polen mevsiminde pencereler, kapalı tutulmalıdır.
• Eğer mümkün ise polen mevsiminde tatile çıkılmalı ve şikâyetleri tetikleyen polenlerin bulunmadığı, kıyıdaki esintiler vasıtası ile polen sayısının nispeten daha az olduğu deniz kıyısında yer alan bölgelere seyahat edilmelidir.
• Otomobil alma ya da değiştirme ihtiyacı gündeme geldiğinde; polen yakalayıcı hava filtreleri olan otomobiller tercih edilmelidir. Otomobillerinde polen filtresi olan kişiler de otomobillerinin bakımları esnasında polen filtrelerinin değiştirilmesine özen göstermelidir.
• Alerjisi olduğu halde çiçek yetiştirmekten vazgeçmek istemeyenler, böcekler vasıtası ile döllenen renkli süs bitkilerini; örneğin gülü tercih etmelidir. Bu tarz çiçeklerin polenleri, hava ile taşınamayacak kadar ağır olduğu için semptomlara yol açma olasılıkları daha düşüktür.
TANI İÇİN SOLUNUM FONKSİYON TESTİ
Spirometri cihazı ile solunum fonksiyonlarını ölçerek, çeşitli akciğer hastalıklarına tanı koymak mümkündür. Nefes darlığı, öksürük ve göğüste sıkışıklık hissi olan hastalarda bu şikâyetlerin, öncelikle akciğer hastalığına bağlı olup olmadığı araştırılmalıdır. Solunum fonksiyon testleri ile bu şikâyetlerin, akciğer hastalığına bağlı olup olmadığı büyük ölçüde anlaşılabilmektedir.
Solunum fonksiyon testleri ile önce hastanın akciğer fonksiyonları değerlendirilmekte; çıkan sonuca göre ilaç tedavisi uygulanmakta ve yeniden uygulanan solunum fonksiyon testlerinde düzelme gösterilmesi ile tanı konulabilmektedir. Solunum fonksiyonları normal olan kişilerde de bronş provokasyon testi ile yine astım hastalığı olup olmadığı belirlenebilmektedir.”
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|