Kan bağışı, kalp krizi ihtimalini yüzde 90 oranında düşürüyor
Ülkemizde her yıl yüzlerce kişinin özellikle trafik kazaları veya acil ameliyatlar sırasında yeterli kan bulunamadığı için hayatını kaybetmesine rağmen kan verme alışkanlığı maalesef istenen seviyede değil.
Oysa kan vermenin hiçbir zararı olmadığı gibi, kan verenin bağışıklık sistemini güçlendirip vücudun yenilenmesine vesile oluyor. Uzmanlar, sağlıklı bir insanın yılda ortalama dört kez kan verebileceğine işaret ederek, kan bağışının fiziksel olarak faydasının yanı sıra psikolojik olarak da kan veren kişide bir rahatlama yaşandığını belirtiyor.
Medical Park Bursa Hastanesi Dâhiliye Uzmanı Dr. Serdal Baysal, yapılan bağışla kandaki yüksek yağ oranının düştüğünü, böylece kalp krizi ihtimalinin de birçok insanda yüzde 90 azaldığını belirtiyor. Dr. Baysal, kanın tek kaynağının insan olması ve ihtiyaç duyulduğunda yerine konabilecek bir yedeğinin olmaması sebebiyle hayat kurtarıcı bir sıvı olduğunu ifade ediyor. Gelişmiş ülkelerde kan bağışının sosyal bir sorumluluk olarak görülüp düzenli kan bağışı yapıldığını kaydeden Dr. Baysal, kan verildiğinde kemik iliğinin uyarıldığını, bunun da genç kan hücrelerinin kemik iliğinde yapılıp kan dolaşımına karışmasını sağladığını belirtti. Kan, kemik iliğinde yapımı sürekli olan bir sıvı olduğu için, kan verme, sağlıklı insanlar için herhangi bir sağlık problemine yol açmıyor.
Dr. Baysal, aksine kalp krizi riskinin yüzde 90 oranında düştüğünü vurguluyor. 18–65 yaşları arasında herhangi bir sağlık sorunu olmayan, kan ölçümlerinde hemoglobin ve hematokrit değerleri normal olan herkes, yılda ortalama dört kez kan verebiliyor. Kan vermeye tok mideyle gitmek gerekiyor. Dr. Serdal Baysal, kan vermenin sıvı kaybına neden olduğundan; işlem sonrasında kişinin bol sıvı alması, sigara/ alkol almaması, ağır egzersizlerden sakınması, dikkat ve denge gerektirecek işlerde çalışanların da kan bağışı yaptıklarında işlerine bir gün ara vermeleri gerektiğine dikkat çekiyor. Normal kan hücresinin hayat süresi 120 gün. Dr. Baysal, kan verdikten ortalama olarak 2–3 ay sonra vücuttaki kan seviyesinin normal değerlere tekrar ulaştığını kaydediyor.
Kan verince ne olur?
KEMİK iliğinin yağlanması önlenip, kan yapımı canlı tutulur.
GENÇ HÜCRELER dolaşıma katıldığı için, bağışçı daha dinç ve canlı olur.
KANDAKİ yüksek yağ oranı düşer. Kalp krizi ihtimali yüzde 90 azalır.
BAŞ ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi rahatsızlıkların giderilmesine çok büyük katkısı olur.
HER kan örneği AIDS, Hepatit-B/C ve Sifiliz yönünden araştırılıyor.
BAĞIŞÇI kişi kan grubu taramasından ücretsiz olarak yararlanmış olur.
Kimler kan veremez?
HEPATİT B, HEPATİT C, CREUTZFELDT-JACOB ve AIDS hastaları hiçbir zaman kan veremez.
SITMA: Tedaviden 3 yıl sonra verebilir.
FRENGİ: İyileştikten 1 yıl sonra verebilir.
TÜBERKÜLOZ: İyileştikten 5 yıl sonra.
DİABET: İlaç kullanmayan veya kan şekeri regüle edilmiş olanlar kan verebilir.
ANEMİ kansızlık teşhisi konulmuş kişiler, astım, kronik bronşit, epilepsi hastası olanlar ve gebeler kan bağışçısı olamaz.
KALP hastalığı, angina pektoris, ciddi kardiyak aritmi olanlar, brusella virüsü almış olanlar, 6 ay içinde büyük ameliyat geçirmiş olanlar kan veremez.
MUSTAFA AYDIN
|