Uyku Hastalıkları
Uyku Apne Sendromu
Hazırlayan: Doç. Dr. Sadık Ardıç
SSK Ankara Eğitim Hastanesi
Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Kliniği Uyku Laboratuvarı Sorumlusu
Uyku apne sendromu
Uyku apne sendromu, uyku sırasında horlama, solunumun 10 saniyeden fazla durduğu apne nöbetleri ve gündüz aşırı uyku eğilimi ile karakterize bir hastalık sendromudur.
Uyku apne sendromunda henüz açıklanamayan mekanizmalarla uyku sırasında üst solunum yollarında gelişen tıkanmaya ve santral nedenlere bağlı olarak solunum durmaları olmaktadır. Hastalar, apne nöbeti dediğimiz durum dışında gece boyunca sıklıkla horlarlar. Uyku apnesi var diye bilmek için saatte görülen apne sayısının 5'den büyük olması gerekir. Bu apneler sıklıkla oksijen desatürasyonu dediğimiz kandaki oksijen yüzdesinin düşmesi ile seyreder. Apne indeksinin yüksekliğine bağlı olarak hipoksi gelişir. Bu hipoksi pulmoner arter basıncının artmasına,daha sonra sistemik kan basıncının artmasına neden olarak hastalarda sistemik hipertansiyon ve uzun vadede kor pulmonale gelişmesine neden olur. Eğer genç hastada, nedeni açıklanamayan hipertansiyon ve kor pulmonale varsa akla uyku apne sendromu gelmelidir.
Hastalarda apne geliştiğinde, apnenin sonlanması sırasında arousal dediğimiz beyin uyanması olur. Bu kimi zaman farkında olunmayan hareketlerle ya da tam uyanmayla sonlanır. Buna uyku bölünmesi (fragmantasyonu) diyoruz. Bu bölünmeler apnenin sıklığına bağlı olarak ne kadar sık oluyorsa, hastanın uyku kalitesi o kadar bozuluyor ve olumsuz semptomlar o kadar çok artar. Bu bireyin uykudan dinlenmemiş, yorgun kalkmasına neden olur. Bunlara bağlı olarak hastada baş ağrısı, sinirlilik, kişilik değişikliği, huysuzluk, çabuk yorulma, genel isteksizlik hali ortaya çıkar. Gündüz aşırı uyku eğilimi hastalığın şiddeti ile doğru orantılı olarak artar.
Apnelerin sıklığı, süresi, bir başka deyişle oksijen desatürasyonun derecesi,arousal indeksinin yüksekliği hastanın klinik bulgularının kötüleşmesine, eşlik eden hastalıkların hızla gelişmesine neden olacaktır.
Uyku apne sendromunu yaşamı nasıl etkiler?
Uyku apne sendromlu hasta kronik olarak yorgun, sinirli, huysuz, isteksizdir. Gündüz aşırı uyku eğilimi vardır. İşte eski başarısını gösteremez. Dikkatini toplayamaz, önemli toplantılarda uyuklar.
Hasta, araba kullanırken direksiyon başında uyuklar, bu uyuklama ciddi trafik kazaları ile sonuçlanabilir. Makina başında çalışan işçide yine küçük uyku atakları nedeniyle iş kazaları olabilir.
Hastaların önemli yakınmalarından biride horlama olup, hastanın eşi, oda arkadaşı ve diğer aile bireyleri horlamanın oluşturduğu gürültüden rahatsız olurlar. Bu kimi zaman eşlerin boşanmalarına kadar gidebilir.
Hastalığın şiddetine bağlı olarak libido(cinsel istek) kaybı olabilir.Hastalarda enpotans (iktidarsızlık) gözlenebilir.
Gündüz aşırı uyku eğilimi nedeniyle, hasta çoğu zaman otururken, önemli bir toplantıda konuşurken, yemek yerken, oturarak çalışırken horlayarak uyumaya başlar.
Uyku apne sendromu tedavi edilmezse nelere neden olur?
Uyku apne sendromunun tedavisi yapılmazsa, hayatı tehdit eden bir hastalık olacaktır. Hasta, gelişen hipertansiyon, pulmoner hipertansiyon gibi nedenlerden dolayı kötüleşecek sağlığı hızla bozulacak,bunlara bağlı gelişecek komplikasyonlarla kaybedilecektir.
Hastalığın ağırlığına bağlı olarak gece apnelerinin uzaması sonucu solunum arresti, koroner spazmı yada ciddi kardiyak aritmilerle kaybedilecektir.
Sılıkla uykuda gözlenen ani ölümlerin nedenlerinden birinin uyku apne sendromu olduğu bilinmektedir.
Hasta tedavi edilmezse, gündüz aşırı uyku eğilimi nedeniyle gündüz uyanık kalamayacak ve işlerini yapamayacak, işini kaybecektir.
Çoçukluk çağında, çoçukların gelişmesinde gerilik, ani çoçuk ölümleriyle karşılaşılabilir. Erişkinde görülen diğer klinik durumlar tedavi edilmezse zaman içerisinde çoçuklarda da gelişebilir.
Uyku apne sendromu düşünülen kişilere öneriler
Genel önlemlerde, hasta şişmansa zayıflaması önerilir. Bunun için ev diyetleri, profesyonel diyet önerileri, ilaçla zayıflama yöntemleri, cerrahi olarak gastroplasti yöntemleri ile zayıflamaya çalışılır.
Kişi sigara içiyorsa bunu kesinlikle terk etmelidir. Sigaranın üst solunum yollarında oluşturacağı ödem uyku apne sendromunun ağırlaşmasına neden olarak ikincil hastalıkların çabuk ortaya çıkmasına kolaylaştırır.
Alkol kullanımıda yine üst solunum yollarında ödeme neden olur. Arousal eşiğini yükselterek apneden çıkmayı güçleştirir. Sinir iletisinde azalma yaparak solunum yollarının kolay kapanmasına neden olur. Her koşulda hastalığın ağırlaşmasına neden olur. Bu nedenle hastaların alkol kullanmaktan kaçınmaları önerilir.
Hastanın uyuma pozisyonunu ayarlaması, sırt üstü uyumaması önerilir. Eğer sıklıkla sırt üstü yatarak uyumayı tercih ediyorsa, bu durumda gece kıyafetinin sırtına sert cisim koyarak yan yatmayı sağlaması önerilir.
Sedatif ve hipnotik ilaçların uykudan önce alınmasın kaçınılması gerektiği, hastalığın seyrini kötüleştireceği için önerilmelidir.
Tıbbi tedavi yaklaşımlarında eşlik eden hastalıkların tedavisi öncelikle yapılmalıdır. Örneğin kronik obstriktif akciğer hastalığının tedavisi ,uyku apnenin daha hafiflemesini sağlayacaktır. Hipotiroidinin tedavi edilmesi, uyku apne semptomlarının ortadan kalkmasını sağlıyacaktır.
Uyku hastalıklarının tanısı nasıl konulur?
Uyku hastalıkları tanısı bu iş için özel donanımla donatılmış, uyku laboratuvarı dediğimiz mekanlarda konulur. Uyku laboratuvarlarında polisomnografi dediğimiz uykunun evrelerini ayırt etmeyi (EEG kanalları, göz hareketleri (EOG), çene EMG'si), solunumsal kayıtların (Airflow,göğüs ve karın kas hareketleri, oksimetre), EKG, bacak EMG'si kayıtlarının yapıldığı bir cihazla uyku çalışması yapılır. Hasta bu laboratuvarda normal uykusu sırasında yukarıda belirtilen kayıtlar yapılarak tetkik edilir. Sabah hasta uyandıktan sonra bu kayıtlar değerlendirilip ne tür bir hastalık olduğu konusunda karar verilir.
Bu işlem sırasında herhangi bir ilaç, sedatif, alkol gibi uyku kalitesini etkileyecek materyal kullanılmaz. Hastanın olabildiğince doğal uyuması sağlanır.
Hastanın rahatsızlığının türüne göre tedavili uyku çalışması yapılarak, hastanın tedaviden ne kadar yarar göreceği saptanır.
Uyku hastalıkları tanısında polisomnografi altın kuraldır. Tanı için bazan ambulatuvar tarama cihazları da kullanılmaktadır. Ancak hastalığın tanısı ve tedavisinde polisomnografi olmazsa olmaz kuraldır.
Polisomnografi pahalı bir tanı aleti gibi algılanmakla birlikte radyolojik tanı amacıyla kullanılan birçok cihazdan daha ucuzdur. Ayrıca sağıltılan hastaların kazanılması ve hastaların iyileşmesine bağlı sosyo-ekonomik kazanımlarla kıyaslandığında cihazın çok ucuz olduğu ortadır.
Ülkemizde uyku laboratuvarı nerelerde var?
Ülkemizde uyku laboratuvarları çok fazla olmayıp yaygınlaşma eğilimindedir.
İlk iki laboratuvardan birisi İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöröloji Anabilim Dalındadır. İkincisi ise Ankarada Gülhane Tıp Akademisi Psikiatri Anabilim Dalındadır.
Üçüncü laboratuvar, 1995 yılında SSK Ankara Eğitim Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz kliniğinde, tarafımdan kurulmuştur. Sonra sırasıyla Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalında ,Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalında, İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde , Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Nöröloji ve Göğüs Hastalıkları ve Tbc Anabilimdallarında ortaklaşa, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöröloji ve Göğüs Hastalıkaları kliniklerinde vardır.Bu arada birçok üniversitede, kurulma aşamasında olan uyku laboratuvarları vardır.
|