Kanın kirlenmesi ve kan temizliği
Kanın kirlenmesi ve kan temizliği
Öncelikle bedende temizlenecek yerlerin tespit edilmesi gerekmektedir. Örneğin kanın temizlenmesi, barsakların temizlenmesi, karaciğerin temizlenmesi son derece önemlidir. Barsaklar, karaciğer ve kan bedenin kirlenmeye en açık organlarıdır. Derimizden aldığımız kirler ilk önce kana geçerler ve kan vasıtasıyla karaciğere oradan da etkiledikleri birincil organa yönelirler.
Bu süreçte kan, karaciğer ve etkilenen organ veya beden bölgeleri kirlenmenin etkisine mutlaka hep birlikte maruz kalmış olurlar. Bazı kişiler kanın aynı zamanda bir organ olarak değerlendirilmesi gerektiğini yeteri kadar kavrayamamış olabilirler. Oysaki kanımız; kolay ve sık kirlenmeye maruz kalan, bizatihi dolaşım sistemimizin, hormon sistemimizin en önemli taşıyıcısı konumundadır. Kanın içinde taşınmayan bir enzim, vitamin, toksin veya element yoktur. Oksijen yaşamın en önemli gereksinimidir ve kanımız vasıtasıyla tüm dokulara, organlara, hücrelere kadar taşınır...
Vücuttaki kanın temizlenmesi
Eğer beden içinde taşıma işlemini yapan kan olmasaydı insan bedeni kirlenmeden kurtulamayacak ve yaşamını sonlandırmak zorunda kalacaktı. Zira bedenin içinde devamlı hareket halinde bulunan ve bir numaralı görevi taşıma olan kanın bu görevini başka hiçbir sıvı asla aynı kalitede yapamaz. Bu kadar önemli olan kan; taşıma görevi sırasında hem temizleyici faktörleri ve hem de kirletici maddeleri taşıyarak çok kompleks bir görevi yerine getirir.
Kan temizliği için yapılması gerekenler
Kanın temizlenme işlemi için yapılması gereken en radikal girişimlerden birisi ve belki de en önemlisi kanın beden dışına çıkarılmasıdır. Böylelikle kan azalan total miktarını tekrar yerine koymak amacıyla bedenin kan üretim merkezlerini aktif bir şekilde canlandırarak yeni ve temiz kanın meydana gelmesine yönelik çalışma yapacaktır. Kanın dışarıya alınması aslında bedenin kendi içine yapılmış bir müdahaledir. Uyuyan bedenin dürtülerek uyarılması anlamını da taşır. Beden sadece dıştan deriye yapılarak uygulanan dürtme, masaj gibi veya diğer uyarılma işlemlerine ihtiyaç hissetmez. Kanın dışarıya verilmesi işlemi de bir bakıma aynı etkinin ortaya çıkmasını sağlar. Bu bakımdan son derece önemlidir. Beden etki tepki prensibine göre çalışır. Kanın bir miktarı beden dışına çıktığında, vizkositesi seyrelip sulanır, aynı zamanda akışkanlık özelliğinde de artma meydana gelir. Kanın koyulaşmış ve kirlenmiş hali bu şekilde bir miktar hem temizlenme imkânına sahip olur, hem de akışkanlığının artması sayesinde metabolizmayı canlandırması, barsakların ve karaciğerin daha rahat çalışmaya başlamasını güçlendirir. Bu anlamda anti-aging yöntemi olarak da kabul edilebilir. Böylelikle bedenin kendi kendisini temizleme gücü ciddi olarak artar. İnsanların kan vermelerinden sonra yaşadıkları rahatlama hissi tüm bu değişimlerin bir ürünüdür.
Bedenin yaşlanmasını yavaşlatır
Kanın dolaşım sisteminde azalması ve akışının seyrelmesi demek aynı zamanda onun taşımakta olduğu oksijen miktarında artma meydana gelmesi demektir. Sadece bu değişim bile çok ciddi sonuçlara neden olabilecek kadar güçlü ve önemli bir değişimdir. Hem temizlenerek bir arınma hem de bedenin yaşlanma sürecini yavaşlatma anlamını taşır. Dolaşım sisteminde dolaşan kanın tazelenmesi; dinamo etkisi olan taşıyıcılığı nedeniyle bedenin her fonksiyonunun gençleşmesi demektir.
Isırgan tohumu, zerdeçal, kekik...
Kanın temizlenmesinde en etkili yöntemlerden birisi de bitkilerden faydalanmaktır. Bazı bitkiler vardır ki etkilerini direkt olarak kanın temizlenmesi üzerinden yaparlar. Bu bitkiler bazılarının dedikleri gibi ot değillerdir. Bunlar tıbbi bitkiler olup temin edilmeleri bazı disiplin ölçülerinde olur. Örneğin ısırgan tohumu, zerdeçal, kekik, karabaş otu, biberiye bu bitkilerden en popüler olanlarıdır. Bunların genel faydalarından ilerleyen yazılarda bahsedilecektir. Kan temizleme işlemi elbette sadece bu bitkilerle sınırlanamaz. Birçok bitkinin kanın temizlenmesi ve yenilenmesi amacıyla kullanımı vardır...
Ozon tedavisi
Ozon tedavisi son yıllarda kanın temizlenmesi işleminde oldukça popüler bir uygulama haline gelmiştir. Çok yakın bir zamana kadar ülkemizde bulunmayan kanı temizlemeye yarayan ozon veren bu aletler yapılacak işlemi çok daha pratik bir hale dönüştürmüşlerdir. Yurt dışında daha çok anti-aging amaçlı kullanılan bu uygulama artık güzellik merkezlerine kadar yaygınlaşmış ve disiplinden kısmen uzak bir şekilde yaygınca kullanılmaya başlanmıştır. Hekimler ozon tedavisi amacıyla farklı uygulamalardan yararlanmaktadırlar. Bunlar ozonlu su içilmesi, ozonlu saunalar içinde bir süre durmak, bölgesel bazı yaraların iyileşmeleri için bölgesel uygulamaların yapılması, direkt olarak bir şişeye alınan kanın ozonlanarak tekrar genel kan dolaşımına verilmesi gibi pek çok uygulama şekilleri kanın kısa sürede temizlenmesi amacıyla yapılan değerli uygulamalardır.
Tamamlayıcı tıp
Tamamlayıcı tedavilerin hemen hepsi kanın temizlenmesine katkıda bulunur. Akupunktur, Nöral Terapi, Tıbbi Bitkiler, Ayurveda, Refleksoloji bunlardan sadece bir kaçı olarak belirtilebilir. Özellikle Akupunktur ve Nöral Terapi gibi tedaviler kanın temizlenmesinin yanında aslında bedene bunun çok daha ötesinde önemli oranda katkı yaparak bedenin iç temizliğinin gerçekleşmesini sağlarlar. Son yıllarda yaygınlık kazanmaya başlamış olan Nöral Terapi tedavisi; tüm bedenin kendisine gelerek toparlanmasında, anti-aging anlamında temizlenmesinde, yaşlanma sürecinin yavaşlamasında sayısız faydaları ortaya çıkarır.
Sportif etkinlikler
Belki çok sıradan olacak fakat kanın temizlenmesinde en zahmetsiz ve pratik uygulama olarak egzersiz ve sportif etkinlikler mutlaka önemli bir çözüm olarak düşünülmelidir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, insan bedeni için egzersiz ve sportif etkinlikleri gelecekte onların yakalanacakları hastalıklardan korunmalarında en güçlü faktörlerden olduğunu ortaya koymuştur.
Zira spor yaparken hızlanan kan dolaşımımız ve kalbimiz daha güçlü hareket edecek, derin nefes alıp vermeyi zorunlu hale getirecek ve böylelikle kanın oksijenlenmesi doğal bir şekilde sağlanmış olacaktır. Bu kadar doğal bir temizleme etkisi olmasına rağmen yine de gelişmiş ülkelere göre ülkemizde, sportif etkinliklere gösterilen ilginin istenilen düzeyde olmadığını söylemek mümkündür.
Sağlıklı düşünme potansiyelini geliştirmek amacıyla vazgeçilemeyecek en önemli insan alışkanlığı spor yapmak olmalıdır. Özellikle mevsim değişimlerinde bedenlerin spora olan ihtiyaçları artmaktadır. Geçmişte sporun insan sağlığına olan etkisi bugünlerde olduğu kadar bilimsel yayın ve kitap çalışmalarıyla anlatılmaya çalışılmamıştı. Sporun ruh sağlığı üzerine yapmış olduğu olumlu etkiler hakkında son zamanlarda yayınlanan eserler geleceğe çok daha umutla bakılabileceğinin güzel bir örneğini oluşturmaktadırlar.
|